2010 yılında Merkez Bankası'nın uygulamayı öngördüğü para politikalarına son yazımda değinmiştim. Bir süredir olduğu gibi yeni yılda da "enflasyon hedeflemesi rejimi" ile ana amaç olan "fiyat istikrarına" ulaşılması üzerine inşa ediliyor para politikaları. Rejim değişmediği gibi araç da değişmiyor; kısa vadeli faiz oranı.
Merkez Bankası para politikaları ile uyumlu olarak kur politikalarını da açıkladı. Önümüzdeki sene, 2000 yılı "faciasından" sonra devreye giren "dalgalı kur politikasına" devam edilecek. Facia diyorum, çünkü 2000 yılı iktisadi koşulları altında kurların sabitlenmesi tam anlamıyla bir intihar idi. Neden sabit kur politikası uygulanmıştı? Çünkü, ileriye yönelik kur belirsizliği vardı, bu yüzden dolarizasyon süreci çok hızlanmıştı ve bunun yanı sıra kur riskinin yükselmesine bağlı olarak iktisadi aktörler uzun dönemli anlaşmalara girmiyorlardı.
Merkez Bankası iktisadi faaliyetlerin ertelenmemesi ve yavaşlamaması için, aktörlerin önünü açmak adına kur riskini kendi üzerine aldı. İlk başta kulağa hoş geldi ve gerekli görüldü. Ancak, böyle bir kur politikasının uygulanması için gerekli unsurların varlığı sorgulanmadı. Tabii, sonuç malum 2000 Kasım ve 2001 krizleri. Kamu açıklarının çok yüksek olması ve çevrilemez hale gelmesi sonucunda zaten bir kriz yaşayacaktık.
DİLİ YANAN
Bu yanlış kur politikası yüzünden krizin şiddeti oldukça artmış oldu. Yani, duvara çarparken fren yerine gaza basmış olduk bir yerde.
O acı deneyimden sonra yoğurdu üfleyerek yiyor Merkez Bankası.
2010 yılında da kur riski piyasaya bırakılıyor.
Uygulanacak dalgalı kur politikasına "kirli yönetilen dalgalı kur politikası" diyebiliriz. Merkez Bankası gerekli gördüğü durumlarda döviz piyasasına müdahale edeceğini söylüyor. Hangi durumlar açık değil. Örneğin, kurların yüzde şu kadar düşmesi veya azalması durumunda döviz alım satımı yapacağım demiyor. Duruma göre müdahaleyi öngörüyor. Bu yüzden kirli olarak tanımlıyoruz kur politikasını.
Merkez Bankası yayımladığı "2010 yılı Para ve Kur Politikası" raporuna göre şu hallerde döviz alımları yapacak: Bildiğiniz gibi bir süredir, 30 milyon dolar ve 30 milyon dolarda opsiyonlu olmak üzere günlük 60 milyon dolar döviz alımı yapıyor. Merkez Bankası kriz için ara vermişti döviz alımına. Çünkü, dövizin iktisadi faaliyetlere katkı yapması açıcından piyasada kalmasını istedi. Bu yıl yeniden döviz alımlarına başlayacak Merkez Bankası. Fakat, öngörülerin dışında bir gelişme olduğu takdirde bu miktarı değişebileceğini de vurguluyor.
GÜÇLÜ REZERVLER
Kurlar piyasadaki arz ve talebe göre dalgalanacak. Döviz arz ve talebi üzerinde para ve maliye politikası, uluslararası gelişmeler ve beklentiler gibi unsurlar etkili rol oynuyor. Eğer, döviz arzının talepten daha fazla olduğu algısı yaparsa Merkez "döviz rezervi biriktirme" amaçlı döviz alımı yapacak.
Merkez Bankası, döviz alımların arz ve talep dengesini bozmamasına dikkat edecek. Bunun için, alım ihaleleri önceden belirlenen koşullar çerçevesinde ve şeffaf bir şekilde yapılacak.
Aynı zamanda, Merkez Bankası güçtü döviz rezervinin de önemli olduğunun bir kez daha altını çizdi. İç ve dış şokların olumsuz etkilerinin giderilmesi ve güven unsuru açısından döviz rezervleri önem taşıyor.
Kriz yönetiminde oldukça başarılı olan Merkez Bankası'na yeni yılda para ve kur politikaları için başarılar diliyoruz.