• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Atatürk’ün ekonomi politikaları CAHİT SÖNMEZ

Atatürk'ün ekonomi politikaları

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 12.11.2010, 00:00
Çarşamba günü Ulu Önder Atamızı saygıyla andık. Yaptığı devrimlerin ve belirlediği ilkelerin ne kadar çağdaş olduğunu bir kez daha hatırlamış olduk. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra gündeme getirdiği ve uygulamaya çalıştığı ekonomi programlarına baktığımızda, her konuda olduğu gibi ekonomi konusunda da ileriyi gördüğünü ve modern bir vizyona sahip olduğunu gözlemliyoruz.
Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra uygulamak istediği ekonomi programları öncesinde iki büyük dezavantajı da göz önünde bulundurması gerekiyordu. Birincisi, Osmanlı'dan kalan yüklü miktardaki borçlar, ikincisi ise Avrupa'nın buharlı makineleri sanayide kullanmalarına rağmen, bir takım nedenlerle Türkiye'nin yeni teknolojilerden mahrum olması.

İKTİSAT KONGRESİ
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra halkın içinde bulunduğu durumu Mustafa Kemal şöyle özetliyor: "Milletimiz fakir düşmüştür. Memleketimiz harap olmuştur. Bu fakirliğin ve harabenin esbab-ı muhtelifesi vardır. Bunların en mühimi iktisadi meselelerdir."
Her şeye rağmen, işe 17 Şubat 1923 tarihinde "Türkiye İktisat Kongresi" ile başlıyor Mustafa Kemal. Yurdun çeşitli bölgelerinden 1135 temsilcinin katıldığı kongrede öne çıkan temel kararlar şu şekilde belirleniyor;
* Çalışma özgürlüğü esas kabul edilecek,
* Tekelleşmeye izin verilmeyecek,
* Ekonomik gelişmeye katkısı olmak koşuluyla yabancı sermayeye karşı çıkılmayacak,
* İhracat, hayvancılık, ormancılık, madencilik gibi alanlarda genellikle yerli üretim teşvik edilecek.
Türkiye ekonomisi 1930'lardan önce fazla yol kat edemediği gibi bir de 1929 Büyük Buhran'ın neden olduğu ağır hasarları da üstlenmek zorunda kaldı. Çiftçi ürettiğini satamaz hale gelince ve ihracat yapamayınca sanayileşme süreci de duraklıyor ne yazık ki. Bu durumda, Mustafa Kemal sanayinin geliştirilmesi ve yeni sınai tesisleri kurabilmek için devletin bizzat teşebbüse geçmesi gerektiğini hararetle savunuyor.
Ulu Önderin "devletçilik" tanımı gerçekten oldukça etkileyici diyebiliriz; "Türkiye'nin tatbik ettiği sistem 19. asırdan beri sosyalizm kuramcılarının ileri sürdükleri fikirlerden alınarak tercüme edilmiş bir sistem değildir. Bu, Türkiye'ye has bir sistemdir."

YENİ İŞLETMELER
İşte, bu bilinçle Türkiye'nin o gün için sahip olduğu iktisadi faktörlere uygun olarak bir çok ilde dokuma, deri ve kundura, iplik fabrikaları kuruluyor, kömür işletmeleri açılıyor. Diğer bir deyişle, 1980'lerdean sonra "devlet üzerinde kambur" olarak tanımlanan KİT'ler kuruluyor. Aynı zamanda, devletçilik ilkesi çerçevesinde dış ticaret de yapısal dönüşüme uğruyor, korumacı diyebileceğimiz ithalat kısıtlamaları gibi önlemler devreye giriyor. Bugünlerde 2008 krizinden sonra bazı ülkelerin dolaylı olarak uygulamaya çalıştığı önlemler olduğunu hatırlatalım.
İktisadi süreç 1934'den başlayan ve devam eden "beş yıllık sanayi planları" ile desteklenmeye çalışılıyor. Sonra hatırlayacağınız gibi sanayi planlarının yerini "beş yıllık kalkınma planları" alıyor.
Özetleyecek olursak, Mustafa Kemal'in ekonomi politikalarının temel çerçevesini şu 4 başlık oluşturmuştur:
* Türk Lirası'nın değerini koruyan anti-enflasyonist para politikaları.
* Gerçek kamu kaynaklarına dayanan denk bütçe politikası.
* Korumacı dış ekonomik ilişkiler politikası.
* Ulusal kaynakların etkin kullanımını sağlayan planlı kalkınma politikaları.
Sıcak para ile büyüdüğümüz küreselleşme sonrası yıllarda Mustafa Kemal'in İktisat Kongresi'nde vurguladığı şu sözler ekonomik açıdan durumu çok güzel özetliyor: "Bir devlet ki, kendi uyruğundaki halka koyduğu vergileri yabancılara uygulayamaz; bir devlet ki kendi gümrük resimleri ve her türlü vergi işlemlerini düzenleme hakkından alıkonulur; bir devlet ki kendi kanunlarına göre yargı hakkını yabancılara uygulayabilmekten yoksundur; o devlete bağımsız denilemez."


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI