• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Özelleştirme gerçeği CAHİT SÖNMEZ

Özelleştirme gerçeği

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 25.05.2012, 00:00
Özelleştirme İdaresi, 2011 yılını da kapsayan "Özelleştirme Uygulamaları" raporunu kamuoyuna duyurdu. Detay bilgiler var... Ne kadar özelleştirme yapılmış, hangi yöntemlerle yapılmış sorularının yanıtları veriliyor, birçok rakamsal veriler sunuluyor. Rakamların analizini yapacağız, ancak raporu okurken ilk aklımdan geçen şu oldu, 26 yılda büyük yankılarla yapılan özelleştirme bu muydu?
Rapora göre, 1986 yılında başlanan özelleştirme macerasında 2011 yılı sonu itibariyle 43.1 milyar dolara ulaşılmış. Üstelik net gelir de değil. Özelleştirme sürecinde yapılan harcama, yani maliyetler çıkarıldığında net getiri 32.4 milyar dolara iniyor. Türkiye'nin aylık ihracatının 10 milyar dolar civar olduğunu göz önünde bulundurursak, 26 yılda 200 civarında satılan kurum karşılığında, sadece 3 aylık ihracat geliri elde edilebilmiş. Özelleştirilen 200 kurumun 189'unda devlet payı sıfır düzeyinde iken, 11 şirkette düşük oranda payı kalmış kamunun. Geçenlerde Petkim'deki yüzde 10'un biraz üzerinde payını da elden çıkardı.
Onca kurumun satışından sağlanan gelirin düşüklüğünün yanı sıra, özelleştirme yöntemleri de dikkat çekiyor. 1986 yılından bugüne kadar yapılan özelleştirmelerin yüzde 47'si blok satış ile gerçekleşmiş. Halka arz yöntemi yüzde 16'da kalıyor. İMKB'deki satış yüzde 3. Kalan kısım ise varlık ve tesis satışlarından oluşuyor. Yöntem kompozisyonu batı normlarının tam tersi. ABD ve Avrupa ülkeleri milli değerlerini özelleştirirken halkına satmayı tercih etmiş. Bu yüzden halka arz yöntemi yüzde 50'nin rahatlıkla üzerine çıkıyor.

ÜLKE DENEYİMLERİ
Amerika, birkaç satış hariç, 1980'lerin başında Reagan'ın kurduğu "Federal Mülkiyeti İnceleme Teşkilatı" tarafından özelleştirmeye hızlı bir ivme verdi ve 1991 yılında kamu kesiminin yüzde 50'sini sattı. Amerika özelleştirme sürecini tamamlayıp kenara çekilmedi, özelleştirme sonrası süreci de dikkate aldı. Özelleştirilen kurumlarda yaşanan istihdam sorunlarına karşın sektörler arası geçişi sağlayacak alt yapıyı da oluşturdu. İşte bu zeminde 650 bin civarında işçi sektör değiştirdi ve mağduriyet söz konusu olmadı. İngiltere'de de özelleştirme bayrağını Thatcher taşımış. İngiltere'de 90'ların başında yarıdan fazla özelleştirme gerçekleştirmiş, 1 milyonun üzerinde yerel yönetimlere ait gayrimenkulleri özelleştirmiş. Tüm bu faaliyetler sonucunda 9 milyon vatandaşı hisse senedi yoluyla özelleştirilen kurumlara ortak olmuşlar.
Ekonominin iç dinamikleri açısından Türkiye ile benzerlik gösteren Latin Amerika ülkelerinde bile halka arza önem verilmiş. Örneğin, Brezilya Petroban şirketini özelleştirirken halka arz yöntemini benimsemiş ve 5 milyar hisseyi banka şubeleri kanalıyla halkına satmış.

NEDEN KAR GETİRENLER?

Tamam, yöntemi de geçelim. Asıl raporda dikkat çeken nokta, 2004 yılından sonra hep kar sağlayan kamu kurumları özelleştirilmesi. 1986'dan 2004'e kadar geçen sürede özellikle siyasi nedenlerle kar sağlayamayan, gerekli istihdamın yüzde 30 fazlasına sahip kamu kuruluşları da özelleştirilmiş. Bir yerde özelleştirme amacına uygun bir süreç olduğunu söyleyebiliriz. Ancak 2004 yılı ve sonrasında nedense hep yüksek getiri elde eden kurumlar blok satış yöntemiyle özelleştiriliyor. Aynen, aile bireyinin borcunu ödemek için evdeki kıymetli gümüş tepsiyi satması gibi.
Karlı şirketlerin özelleştirilmesi ne yazık ki, istihdam yaratıyor, vergi veriyor, sermaye tabana yayılıyor gibi özelleştirmenin süslü püslü kılıfının içine girmiyor. Zira, bu karlı kuruluşları yabancı sermaye aldığında zaman geçirmeden karı ülkesine transfer ediyor ve doğal olarak Türkiye ekonomisine kanalize olmuyor. Birkaç yıl yeniden yatırım zorunluluğu getirerek kısmen kendimizi avutuyoruz o kadar.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın bu yılki özelleştirme hedefi 12.5 milyar dolar seviyesinde rapora göre. Hem 2012 hedefinde hem de bundan sonrasında yabancılara mülk satışı önemli rol oynayacak. Yunanistan adalarını satıyor diye üzülürken... Neyse, yabancılar mülk aldıklarında bu gayrimenkulleri ülkelerine götüremeyeceklermiş. Öyle duydum özelleştirmeyi savunanlardan.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA