• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Bir iyi bir de kötü haber CAHİT SÖNMEZ

Bir iyi bir de kötü haber

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 18.09.2013, 00:00
Gelenektir iyi haberden başlamak... Ben de öyle yapayım... İyi haber bütçeden geldi, gerek aylık gerekse yıllık bazda bütçe performansı beklentilerimizin üzerinde gerçekleşti. Maliye Bakanlığı verilerine göre bütçe gelirlerindeki artış, giderlerdeki artıştan fazla olunca bütçe kıl payı da olsa fazla verdi. Nominal çapa olan "faiz dışı bütçe fazlası da" haliyle tatminkar seviyelere ulaştı.
İyi bir başlangıç yaptım yazıma, ancak rakamların detaylarından artık kronikleşmiş sorunlarla ilgili hiçbir yol kat edilemediği de gün ışığına çıkıyor. Şöyle açıklamaya çalışayım:
Hemen hemen her ülkenin bütçe gelirlerinin içinde verginin payı neredeyse yüzde 80'leri aşar. Dolayısıyla, bizde de vergi dışı ve diğer gelirlerin katkısı yüzde 15'leri aşamıyor. Yani, bütçeye gelir olarak ne geliyorsa çoğunlukla vergilerden geliyor. Peki bu normalse yanlış olan ne? Vergi gelirlerinin kompozisyonu çok önemli. Eğer vergi gelirleri içinde "tüketimden alınan" dolaylı vergiler aslan payında sahipse bütçe gelirleri doğrudan ekonomik büyüme hızına paralel hale geliyor. Büyüme hızının yükselmesi durumunda vergi gelirleri artıyor, düştüğünde ise azalıyor. Oysa, tüketimden öte gelirlerden vergi alınsa ve tüm vergi gelirleri içindeki payı yüksek olsa mali performans pamuk ipliğine bağlı olmaz.

KDV VE ÖZELLEŞTİRME
Yılın ilk 8 ayında gerçekleşen 231 milyon TL'lik bütçe fazlasının ortaya çıkmasının temel nedeni ithalden alınan KDV gelirlerinin yüzde 29.6, özel tüketim vergisinin yüzde 24.1 ve dahilden alınan KDV'nin yüzde 22.4 gibi yüksek oranlarda yükselmesi. Diğer bir nedeni ise özelleştirmeden elde edilen kaynaklar. Bu yıl içinde özelleştirmeden bütçeye 8.3 milyar TL kaynak aktarımı yapılmış.
Bütçenin iç dinamiklerini göz ardı ettiğimizde, performansın özellikle de 34 milyar TL'ye ulaşmış faiz dışı fazlanın, ekonomi açısından önemli olduğunu vurgulamamızda fayda var.
Gelelim kötü habere...
İşsizlik oranı bu yıl içinde kısa süreli olsa da hafif aşağı yönlü hareketini sonlandırdı ve yeninden başını yukarı kaldırdı. Geçen yılın eş dönemine göre işsizlik oranı 0.8 puan artarak yüzde 8.8'e çıktı. TÜİK tarafından açıklanan veriler içinde ön plana çıkanı genç nüfustaki işsizlik oranının yüzde 17.1'e kadar tırmanması. Üstelik kentsel kesimde bu oran yüzde 20 sınırına dayanıyor. Ne yazık ki, 5 gençten birisi işsiz.

TARIM DIŞI İSTİHDAM
Aynı dönemde tarım dışı istihdam da çıkış gözlemliyoruz. Tarım sektörü dışarıda tutulduğunda işsizlik oranı yüzde 8.8'den yüzde 11'e ulaşıyor. İşsizlik oranının dönemsel yükselişlerini normal karşılıyoruz. Ancak, büyüme hızının ivmelendiği bir dönemde oranın düşmesi gerekirken yukarı çıkmasını paradoks olarak değerlendirmeliyiz. Tam tersi sonucun ortaya çıkmasında bazı faktörler rol oynuyor aslında. Birincisi, işgücüne katılım oranı artıyor. İstihdam edilenlerden fazla katılım varsa işsizlik rakamı otomatikman yukarı çıkıyor. Yapılan ampirik çalışmalar işgücü nüfusuna katılımların karşılanmasını ve böylece işsizlik oranının belli seviyede kalmasını sağlamak için yıllık 550-600 bin kişiye iş bulunması gerekiyor. Bu rakama ulaşılması da ancak yıllık 100 milyar dolar civarında tarım dışı kesime yatırım yapılması zorunluluğu anlamına geliyor. Finansman, eğitim, istihdam üzerindeki maliyetler, tarım sektöründeki gizli işsizlik gibi faktörleri de bu paradoksu açıklamak için sayabiliriz.
Sözün özü, temel parametrelerdeki düzelmeler ya da bozulmalarda hep aynı noktaya çıkıyoruz, yapısal reformlar. Tamamlanmadığı sürece düzelmeler kalıcı olamayacak, bozulmalarda kronikleşecek ne yazık ki.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA