Futbol otoritesi değilim ama futbolu severim, pek çok maça giderim, futbol yayınlarını da okurum. Gençlikte top koşturmuşluğumuz da var. Ünlü İngiliz futbol otoritesi Walter Winterbottom en iyi hakemin tarifini şöyle yapmış: "En iyi hakem, sonucu oyuncuların tayin etmesine izin veren, sahada adeta kaybolmuşcasına ikinci planda kalandır."
Pazar günü Atatürk Stadı'ndaki Göztepe-Karşıyaka maçına gittim. Hakem Hüseyin Sabancı, bırakın Walterbottom'un tarifine uymayı, aksine "Bir hakem maçı nasıl katleder de, futbolcuların alınteri ile, kulüplerin kaderiyle oynar" bunun şovunu yaptı. Neticede ne oldu: Futbolcular sinir küpüne döndü, kendini kaybetti. Bir futbolcunun, Şehmus'un kendini kaybederek hakemin boğazına sarılması için nasıl bir tahrik gördüğünü varın siz tahayyül edin.
* * *
Hüseyin Sabancı'nın bu ilk sabıkası değil. Şanlıurfa'da oynanan Şanlıurfaspor-1461 Trabzonspor maçının da 34. dakikada yarıda kalmasına neden oldu. Urfa'dan Atacan ile Koray Avcı'yı kırmızı kartla oyundan atınca Urfalılar sahaya girdi, karşılaşma tamamlanamadı. O maçtan kalan kasıt ihtimali yüksek ilginç bir diyalog da şu: Ligin ilk devresinde Şanlıurfaspor'da oynayan ve daha sonra Karşıyaka'ya transfer olan Şehmus'un anlattığına göre, Göztepe maçında Banahene'nin yerine oyuna girerken hakem "Hoşgeldin Şahmus Bey", kırmızı kartla oyundan attıktan sonra da "Güle güle" demiş. Hele 10 dakika duran ve inkitaya uğrayan maçı 4 dakika oynatarak bitirmesi de pot üzerine pottu. Korku içersinde bir an önce maçı bitirmeye kalktı, bazı futbolcuların, "Beni de at" demelerine ve kasdi tekmelere rağmen işlediği hataların ezikliğini yaşayarak başka kırmızı kartlara cesaret edemedi.
***
Hakemler elbette maçın hakimi. Ama adalet dağıttıklarının bilinci içersinde herkesin hakkını vermeliler, kendilerini futbolcuların, takımların üzerinde görmemeliler ve "Ben asar, keserim. Verilecek ceza bir, iki hafta maç alamamaktır. Daha sonra zaten unutuluyor ve iş devam ediyor. Bildiğimi okurum" davranışını kimse kendisinde yetki göremez. Merkez Hakem Komitesi'nin böyle bir derbiye İzmirli hakem ataması zaten baştan yanlıştı. Çünkü hakem ağzıyla kuş tutsa bir tarafın suçlamasına muhatap olurdu. Verirsin Cüneyt Çakır'ı, Fırat Aydınus'u veya Hüseyin Göçek'i, rahat edersin, kimsenin gıkı çıkmaz.
***
Ben hem Göztepeli hem de Karşıyakalı taraftarlara teşekkür ediyorum. Stres katsayısı yüksek bir maçtı. Ona rağmen tribünlerden, hakemin yediği haltlara kadar ne ağır ve devamlı küfürler vardı, ne de maçı gerecek eylemler. Hüseyin Sabancı'nın içine ettiği maçın bitiminden sonra da sahaya atlamak veya başka bir eylem görülmedi. Evet her iki taraftar grubundan da koltuklar kırıldı, sahaya atıldı ama bu pek çok maçta gördüğümüz cinsten. Hoş gördüğümüz sanılmasın ama oluyor.
***
Derbi maç bitti, ne oldu dersiniz? Yine İzmir kaybetti. Şimdi zaten İzmir'e hoş bakmayanların eline koz verdik. Göztepe ile KSK'nin arası bu olaylar nedeniyle daha bir tatsızlaştı. Karşıyaka'nın teknik heyetinin başta Cihat Arslan tamamını tribüne gönderen Sabancı kendisini korumak için elbette raporu dilerim zehir zemberek yazmaz. Şehmus 10-15 maç arasında ceza alabilir ama eğer adalet varsa 15 maç da hakem Sabancı'ya ceza verilmeli, maç yönetmesi engellenmelidir. Şehmus'un dışında Sercan da kırmızı kart gördü, kulübeden Erdi Kasapoğlu da ihraç edildi. Adnan Güngör ve Onur Türk sarı kart cezalısı. KSK Başkanı Cihan Büyükoral, yaptığı açıklamada, "Camiaya danışacağız, eğer uygun görürlerse, tepki olarak bundan sonraki maçlara A-2 takımla çıkacağız" diyor.
Peki kime zararı oldu bu durumun? Cevap vereyim Göztepe'ye... Çünkü KSK bu hafta İzmir'de Samsunspor ile karşılaşacak. Sarı-kırmızılılar gibi küme düşmemek için çırpınan Karadeniz ekibine kıyak olmadı mı bu?
küpe
Yanlış, sonsuz şekillere girebilir. Doğru ise yalnız bir türlü olabilir.
Rousseau