• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

2010'da şükretmek...

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 31.12.2009, 00:00
Aile büyüklerimiz bizi büyütürken her vakit şükretmenin önemini bilinç altımıza yerleştirmeye çalışırlardı. Kendi adıma söyleyeyim, bunun hiç zararını görmedim. Allah'la aramdaki ilişkinin tarihine bakıyorum, ne vakit elimdeki az şey için şükretsem daha çok şeyin sahibi oluyorum; ne vakit şükretmeyi unutsam elimdeki bir çok şeyin bir kartopu gibi eriyip gittiğini görüyorum.
Bu girişi şunun için yaptım... Türkiye giderek sahip oldukları değerlerin kıymetini bilmeyen, şükretme duygusu giderek zayıflayan insanların yaşadığı bir ülke haline geliyor. Özgür bir vatana sahip olmak, güçlü bir ordunun sağladığı güvenlik şemsiyesi altında yaşamak, bize ekmek veren bir ekonominin imkanlarından yararlanmak, hakkımızı arayacağımız bir hukuk düzeninin içinde bulunmak bir çok insanımızda herhangi bir şükür duygusu uyandırmıyor. Bu sosyolojik durum sağlıklı bir toplumsal yapıya işaret etmiyor.
***
Bir an için gözlerimizi kapayalım ve 1923'e gidelim. Cumhuriyet'in kurulduğu yıllara... Mustafa Kemal Atatürk, reisicumhur olarak çıktığı ilk yurt gezisinde gördüğü manzaradan dehşete kapılmıştı. Yoksulluğun dibine vurmuş, zavallı, çaresiz, kırık dökük bir ülke manzarasıydı bu. Ama Atatürk bir iradenin adıydı. Bu manzara onu yıldırmadı.
10. yıl nutkundaki, "Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır" haykırışları o çaresizlik halinden kurtulma konusunda millete duyduğu güveni ifade etmekteydi.
1950'ye kadar çok şey başarıldı bu ülkede. 1950'ye gelindiği vakit Türkiye hala at nalı çivisi ithal eden bir ülkeydi. Sadece 65 köyünde elektrik vardı. 2 tane üniversiteye sahipti. Ülke nüfusunun yüzde 70'i okuma yazma bilmiyordu. Veremden, tifodan kırılan bir ülkeydi Türkiye. Ve bu ülke yaratıcı aklıyla demokrasiyi, millet iradesini keşfetti. Hızla Atatürk'ün hedeflerinin peşine düştü. Bu ülkede ilkel kafalı adamların yaptığı darbeler olmasaydı Türkiye bugün 70 milyon insanıyla ve sahip olduğu küresel güçle Atatürk'e "başardık" tekmili veren bir ülke haline gelecekti.
***
Şimdi açalım gözlerimizi ve bugün girmekte olduğumuz 2010 yılında sahip olduklarımıza bir bakalım. Bugün 70 milyonluk yarısı genç olan bir nüfusa sahibiz. Bu nüfusun önemli bir kısmı eğitimli, iyi beslenmiş, sağlıklı insanlardan oluşuyor.
Türkiye koskoca bir ekonomiye sahip. Ticaret hacmimiz önümüzdeki bir-iki yılda 1 trilyon doları yakalayacak. Türkiye'yi dünyanın 17. büyük ekonomisi haline getiren bir rakamdır bu.
Dünyanın en güçlü ordularından birine sahibiz.
Dünyanın en hilesiz seçimlerini organize edebilen ve halkın iradesiyle demokrasisi işliyor. Bugün artık gelişmiş bir sivil toplum var. AB üyesi olmak için müzakere yapıyoruz. AB'ye girsek de girmesek de AB standartlarına giderek daha çok yaklaşan bir ülke haline geliyoruz.
Sorunlarımız yok mu? Var tabii. Hem de bazen ürküntü veren sorunlar bunlar.
Mesela bölücülük ve terör bizim asabımızı çok bozuyor. Ama bilmeliyiz ki, Türkiye bütün tarihimiz boyunca Türklerin kurduğu en güçlü devlettir. Bu güç ve büyüklükte bir ülkenin bölünmesi imkansızdır. O nedenle bu ülke bütün sorunlarını kaçınılmaz bir biçimde en yakın vadede çözecektir.
O nedenle, 2010 yılına girerken milletçe şükredeceğimiz çok şeye sahip olduğumuzu bilmemiz gerekiyor. Sahip olduklarımızın değerini bilir ve şükredersek daha çoğuna sahip olacağız,eminim.
Bu duygularla tüm Egeli hemşerilerimizin yeni yılını kutlarım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA