Hepimizin şaşkınlıkla izlediği Balyoz soruşturması dün hangi istikamete gideceğinin ilk sinyallerini verdi. Savcılar, söz konusu olan emekli ve muvazzaf subaylar olduğu için olağanüstü bir titizlikle soruşturma yürütüyorlar. Bazı emekli rütbeli subayların mahkemeye çıkarılmadan serbest bırakılması bunu gösteriyor. Savcılar kimseyi üzmek, oyalamak niyetinde değil. Ancak ellerindeki suç kanıtlarına göre de kimsenin rütbesine, görevine bakmadan doğruca ağır ceza hakimlerinin önüne tutuklanma istemiyle gönderiyorlar. Dün 7 subay tutuklandı. Bu subayların 5 tanesi general rütbesinde ve bazıları halen görev başındaki askerlerdi. Görünen o ki, Balyoz darbe planına karışmış olan diğer sanıkların da birçoğu önümüzdeki birkaç gün içerisinde hakim karşısına çıkacak ve yine muhtemeldir ki bazıları tutuklanacak.
***
Bu arada bu gelişmelerin birçok vatandaşımızı tedirgin ettiği de bir başka gerçek. Öyle ya, toz konduramadığımız koca koca paşalar bir adi suçlu gibi karakola götürülüyor. Bu tablonun herkesi rahatsız etmesi çok normal. Fakat bu ülkenin geçmişi anormalliklerle dolu. Bu ülkeye büyük hizmetler eden başbakan ve bakanları da üzerlerinde pırıl pırıl üniformalar bulunan askerler öldürmüştü. Defalarca darbe yaparak hayatımızı karartanlar da üzerinde bol apoletlerin yer aldığı giysileri üniformaları giyen generallerdi. Bunları unutmayalım. Eline "vatanı koru" diye silah verilen insanlar hukuka herkesten fazla uymak zorundadır. Hukuk ve rejimin diğer denetim mekanizmaları da en fazla elinde silah olan devlet görevlisi üzerine titizlenmelidir. Zira, o silahın kullanılmasına karar verildiği an da kimsenin yapabileceği bir şey yok. Bir ülkenin geleceği, çocuklarımızın geleceği bir grup muhterisin elinde yok olup gidiyor. Hep öyle olmadı mı? Şimdi hukuk darbe girişimlerini tespit etti, yakaladı ve sorguluyor. Suçlu olduğu kanıtlanan cezasını çekecek ve Türkiye demokratik cumhuriyetin korunması konusundaki titizliğini bütün dünyaya göstermiş olacak. O nedenle kimse endişe etmemelidir. Hukuk duruma hakimdir.
BAŞBAKAN'A HAKARET
Bu köşeden kaç kere yazdım. Bu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda çok ciddi bir disiplin sorunu var. O derece sabıkalı bir komutanlık haline geldi ki, 28 Şubat'tan bu yana deniz subaylarının adının karıştığı işleri alt alta yazdığımız zaman bir A4 kağıdına zor sığıyor. İşte en son yaşanan olay: Askerlere parola olarak başbakana sövdürüyorlar. Böyle bir şey nasıl olur demeyin, Deniz Kuvvetleri'nde oluyor işte. Deniz Kuvvetleri'nin sayın komutanı kendi takımından kendisine yönelik suikast girişimini ört bas etmek için eyyamcılık yapacağı yerde emri altındaki bu rezaletlere son vermelidir. Türk ordusunun Deniz Kuvvetleri'nin bugün halk nazarındaki imajı çok kötüdür. Bahriyeli efsanesi hiç bu kadar hasar görmemişti, İnebahtı'da bile...