Fethullah Gülen Hocaefendi'yi dost bir doktor arkadaşımdan dinlemiştim. Hizmet hareketine yakın bir televizyonun yöneticileri Fethullah Gülen Hocaefendi'ye gelmişler. Demişler ki, "Hocam, artık bizim televizyonda diziler yapmaya karar verdi, çünkü toplumda böyle kuvvetli bir beklenti var. Ancak, aşk, sevgi gibi konu ve hikayeler olmadığı zaman bizim seyircimiz tarafından dahi seyredilmiyor bunlar."
Hocaefendi'yi ziyaret edenler tabi ki bu niyetlerini gerçekleştirmeye dönük bir izin almak amacındalar. Fethullah Gülen Hocaefendi bu sözleri dinledikten sonra şu cümleyi söylüyor: "Hiç aşksız, sevgisiz bir şey olur mu bu dünyada." Orada bulunanlar alacakları mesajı almışlardır. Fethullah Gülen Hocaefendi sözlerini sürdürür ve şu anektodu anlatır: "Bir gün bir yakını Merhum Nurettin Topçu'ya iş bulması için bir genci gönderir. Genç gelir Nurettin Topçu'ya ve durumunu arz eder. Nurettin Topçu gence 'sen hiç bir kıza aşık oldun mu?' diye sorar. 'Hayır' diye cevap verir genç. 'Git o zaman' der Nurettin Topçu, 'aşık ol öyle gel." Bunu anlatır Hocaefendi kendisinden izin istemeye gelenlere.
***
Bu günlerde bir film kıyameti koparıyor memlekette. "Eşrefpaşalılar" adıyla çevrilen film bazı bakımlardan çok ilginç bir film. Bir kere muhafazakar dünyanın insanları bu filmle sinema sektörüne tam olarak giriyorlar. Ortaya alabildiğine kendi çizgilerini koymaya çalışmışlar. "Bizim mahallede baskı yok, küfürsüz komedi, şiddetsiz aksiyon, düzeyli romantizm" gibi reklam spotlarıyla Cem Yılmaz, Şahan Gökbakan filmlerine inceden bir eleştiri de gönderiyorlar. Filmin alt başlığı "Kulak kesiyorlardı, kulak kesildiler" şeklinde çok merak uyandırıcı bir cümle. Bu cümlenin neyi anlattığını filmi seyredince görüyorsunuz. Racon kesilen, yerine göre "kulak kesilen" ve "insan deşilen" mahalleye bir cami hocası gelmiştir ve o andan itibaren düzen değişmeye, katı gönüller yumuşamaya, yüz çizgileri rahatlamaya başlamıştır. Rivayet odur ki, o hoca, yukarıda etrafındakilere "aşksız hiçbir şey olmaz" diyen Fethullah Gülen Hocaefendi'dir.
***
Film hakkında bir iki düşünce benden. Filmi sinema tekniklerinin kullanımı ve senaryo bakımından oldukça başarılı buldum. Fakat Eşrefpaşalıların anlatıldığı bu filmde neden İzmir'den Eşrefpaşa'dan görüntülerin yer almadığını anlamadım. Bence çok temel bir eksiklik bu. Diğer yandan filmde yer alan oyuncularının rollerinin hakkını verdiklerini söyleyebilirim. Özellikle Sinan Albayrak müthiş bir başarı sergiliyor. Sinan'la 1992 yılında ilk kez Aydın Menderes'in ofisinde tanımıştım. Arkadaşım ve benim bu dünyada tanıdığım en samimi mücadele insanlarından olan Hakan Albayrak'ın kardeşi Sinan. O tarihte uzun saçlı, yakışıklı bir mankendi. Sonraki yıllarda dizilerde rol almaya başladı. Bu son başarısından sonra hiç şüphe yok Türk sinemasında bir Sinan Albayrak gerçeği uzun süre kendini var edecektir.
EKŞİ SÖZLÜK'TE EŞREFPAŞA
Ekşi Sözlük'te söyle anlatılıyor Eşrefpaşa: "Yaz akşamları insanların hala kapı önünde çiğdem çitlediği, ağır ağabeylerin mahalleye gelene kadar 3 kişiyi harcayıp alayına racon kestiği ama sokaktan girdiği anda yanlış yapmadığı, evde yapılan yemeğin, karşı, yan, üst ve alt komşuya da hala dağıtıldığı, herkesin dar gelirli olduğu ama kimsenin aç kalmadığı, hep beraber pazara inilen, kavga çıktı mı sebebine bakılmaksızın hep beraber girilen, sanki 60'larda bilemedin 70'lerde zamanın durduğu, evlerin sınırlarının pek de kesin olmadığı yer. Düğün olduğunda en büyük halayın kurulduğu, cenaze olduğunda omzuna vurulan, kalabalıktan üzüntünü anlamadığın, askere giden varsa sefere çıkılıyormuş havası esen her daim solcu ama bir o kadar da vatansever, dünyanın en garip hayat hikayelerinin görülebileceği masal şehri."
* Doç. Dr. Nurettin Topçu, Türk fikir hayatının hala yeterince tanınmayan en büyük isimlerindendir. Anadolu milliyetçiliği akımının kurucusudur. Sağ ve sol görüşe mensup tüm ciddi aydınlar onun hala aşılamamış bir sosyolog olduğunda hem fikirdir. HK.