Gazetede bir haber: "Amerikalı gıda mühendisi John Fagan, GDO'ların(Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) hayvanlar üzerinde yapılmış araştırmalara göre, kısırlığa ve alerjik hastalıklara neden olduğunu söyledi. Çok uluslu şirketlerin tarım ilacı satmak için sıkıştırdığı Türkiye, Asya ve Afrika'da GDO'lu ürünleri yaygınlaştırmaya çalıştığını iddia etti. Fagan, şunları da söylüyor: 'Bu sadece gıda güvenliği değil, ulusal güvenlik meselesidir ve çok ciddi bir sorundur'."
***
Bu haber benim çok ilgimi çekti. Son dönemlerde bu GDO tartışmalarının sıkça yapılıyor olması değil ilgimi çekmesinin nedeni. Geçtiğimiz ay Ankara'da Milli Kütüphane'de eski gazete arşivini taramaktaydım. Aslında 1876 ile 1950 arası anayasa tartışmaları olmuş mu, olmuşsa nasıl olmuş? sorusuna cevap aramaktaydım.
İlginç bir şey bulurum da anayasa tartışmalarının yapıldığı şu günlerde yazarım ümidiyle tozlu gazete sayfaları arasında kendimden geçtiğim bir andı. Gazete arşivinde çalışmanın şöyle bir zorluğu var:
Genellikle aradığınız şeyin dışındaki haberlere gözünüz kayar. Çünkü, bugünkü düşünce biçiminizle size çok ilginç gelen öylesine haberler çıkar ki karşınıza, kendi mevzunuzu filan unutur gidersiniz.
Bazen de şaşırtır sizi eski gazete koleksiyonları. Kendi yaşadığınız zaman boyutuna özgü zannettiğiniz bazı tartışmalı konuların mesela 80 yıl önce de tartışıldığını görürsünüz.
İşte şimdi böyle bir olayı anlatacağım: 1937 yılının Cumhuriyet Gazetesi serisini inceliyordum. 17 Eylül 1937 tarihli sayısında Peyami Safa'nın bir makalesi gözüme çarptı. Makalenin adı, "3000 Yıl Sonrakiler." Peyami Safa, Barker adında bir İngiliz bilim adamından söz ediyor ve onun 3000 yıl sonra insan vucudunun bugünkünden farklı olacağı yönündeki görüşünü aktarıyor. Bu bilim adamına göre, kadında ve erkekte saç denilen şeyden kıl kadar eser kalmayacakmış. Bütün dişler dökülecekmiş. O tarihlerde insanlar tamamiyle kimyevi gıdalarla besleneceği için onların tesiriyle kaybedecekleri dişlere de ihtiyaçları kalmayacakmış. Ayrıca gözler zayıflayacağı için kadın erkek kalın renkli gözlükler takacakmış. Modern kunduralar giymek yüzünden vücudun bütün yükü ayak başparmağına bindiği için öteki parmaklar vazifesiz kalarak tamamiyle kaybolacakmış. Bir tür Darvinist yaklaşım gibi geliyor size değil mi? Ama hemen söyleyeyim, muhazafakar bilim adamları bile 21. yüzyılın Darvin'in yeniden değer kazanacağı bir yüzyıl olacağını iddia ediyorlar ki, başka bir tartışmayı gerektiriyor.
***
Peyami Safa makalesini şu ilginç spekülasyonla sürdürüyor: Greta Garbo'nun bir resmi karşısında, bundan 3 bin sene sonra gelecek bir kadın ne düşünebilir? Greta'nın saçlarına bakarak, "Aman ne iğrenç" diyecektir; "Denize düşmüş bir kabağın üstüne yapışmış yosunlar kadar iğrenç."
Greta'nın dişlerine bakarak, "Aman ne korkunç, yırtıcı bir orman hayvanının dişleri kadar korkunç." Gretan'nın gözlerine bakarak, "Aman ne ayıp şey" diyecektir, "Ruhun en gizli yerlerini, edep yerlerini aksettiren gözleri, böyle çırılçıplak meydanda bırakmak ne ayıp." Makalesini şöyle tamamlıyor Peyami Safa: "Fakat, üç bin sene sonra yalnız kimyevi gıdalarla besleneceği söylenen insanların, hayvanları parçalayarak etlerini yiyen bugünkü ataları hakkında düşünecekleri şey daha ağır olacaktır."
73 sene evvel Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan bu makale bugün insanlığın başındaki GDO tehdidini en çarpıcı bir biçimde haber veriyor. Ne dersiniz?