• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Saadet Kongresi'nde aslında ne oldu?

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15.07.2010, 00:00
Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş Türk kamuoyu tarafından yeni yeni tanınıyor. Öyle sanıyorum ki, yüzde 5 ile yüzde 7 arasında gidip gelen bir oy yüzdesi ne sahip olan partisinden daha yüksek bir sempati alanına sahip Numan Kurtulmuş ismi. Milli görüş geleneğinden gelen partilerin tarihinde gözlenen lider-parti-halk ilişkisi bakımından bugüne kadar görülmemiş iki farklılığı sergiliyor Saadet. Bunlardan birincisi şu: Milli görüş geleneğini sürdüren partilerde, içinde de olsa dışında da olsa, her vakit mutlak lider Prof. Necmettin Erbakan olmuştur. Örneğin 12 Eylül'le birlikte Milli Selamet Partisi kapatılınca yeni kurulan partinin başına elbette bir emanetçi getirildi, Ahmet Tekdal sembolik genel başkanlık yaparken Erbakan evinden partiyi her kademesiyle yönetiyordu.
Yine aynı şekilde hatırlayalım, 1999'da Refah Partisi Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılınca yerine kurulan Fazilet Partisi'nin başına Recai Kutan getirildi. Ancak herkes biliyordu ki gerçek genel başkan Milli görüş'ün lideri Erbakan'dı ve "o ne derse o" olurdu. Nitekim Partideki yenilikçi kanat bir kongre mücadelesinde epey bir mesafe kat etmesine rağmen partiyi Erbakan Hoca'nın elinden almaya muvaffak olamamışlardı.
***
Fazilet Partisi de kapatılmıştı. Bu geleneğin en pırıltılı yüzleri daha özgürlükçü, daha şeffaf ve daha demokratik bir parti özlemiyle Hoca ile yollarını ayırdı. Saadet ilk başlarda bocaladı. Girdiği her seçimden de başarısız çıktı. Herkes Numan Kurtulmuş'un genel başkan olmasını istiyordu. Kurtulmuş genç , birikimli, medeni ve görgülü bir insandı. Ama Erbakan Hoca uzun süre bu isme sıcak bakmadı.
Numan Bey de acele etmedi. Çünkü Hoca "mutad" olduğu üzere, bir "nefer" istiyordu, Numan Bey ise partiye gerçekten" lider" olmak istiyordu. Sonunda çaresizlik hali Numan Bey'i partinin başına taşıdı. İşte ondan sonra birinci fark ortaya çıkmakta gecikmedi: Numan Kurtulmuş, dışarıdan yönetilmeyi asla kabul edemezdi, bu Hoca bile olsa böyleydi. Partinin başına geçtiği günden bu yana Hoca'yı üzmeden durumu idare etti ama kararları hep kendisi verdi.
Diğer yandan, Numan Bey tabanda tutmuştu. İlk kez 2009 mahalli idareler seçimlerinde psikolojik barajı geçirtti partisine. Yüzde 6'ya yakın oy almıştı Saadet. Bu sonuç, Milli görüş geleneğinde ikinci farklılığı ortaya çıkardı. Bugüne kadar bu geleneğin partileri, başında kim olursa olsun, Erbakan Hoca'nın ismi üzerinden oy devşirirlerdi. Ama son seçimde görüldü ki, Milli görüş tabanı için çekim ve dikkat merkezi Necmettin Erbakan değil, artık Numan Kurtulmuş'tu.
***
Geçen hafta yapılan kongre bu durumu netleştirdi. Aslında bu mücadelenin altında iki yaşlı ve kurnaz mühendisin ince hesaplarıyla, onurlu, ilkeli, şeffaf bir genç siyasetçinin ahlaki duruşu vardı. Onur ve ahlak, birazcık hasar alsa da, kazandı. Konuyu biraz açayım: Necmettin Erbakan ve Süleyman Demirel SP ve DP'yi bir seçim ittifakına hazırlamaktaydı.
Numan Bey bu planı sezdi ve kongredeki tavrı koydu. Çünkü bunun Ergenekon örgütünün işine yarayacak bir gelişme olduğunu gördü. Ve partiyi her şeyi göze almış ve Demirel-Cindoruk ikilisiyle seçim işbirliğine hazırlanan Hoca'nın elinden kurtardı. DP kendini Demirel-Cindoruk ikilisinden kurtaramadı ve battı; SP ise bu tuzaktan kendini kurtardı.
Yaşananların perde arkası, benim görebildiğim kadarıyla, budur.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA