Türkiye seçime gidiyor. CHP gibi büyük partiler kendilerine çeki düzen veriyorlar.
Ancak ne hikmetse, birden bire, kaos mühendisleri icat ettikleri tahrik araçlarını çalıştırmaya başladılar. İşte size şu son iki hafta içerisinde toplum olarak maruz kaldığımız tahrikçi girişimlerden bir kaçı.
Öğrenci olayları: Senelerdir herhangi bir düzenli eylem yapmayan öğrenciler birden yumurtalı, taşlı-sopalı eylemlere başladılar. Bu eylemcilerin üniversite öğrencileri içerisinde küçük bir grup olduğu anlaşılıyor. Öğrencilerin herhangi somut bir talebi yok. Sadece yumurta atıyorlar ve medya aracılığıyla da bir öğrenci ayaklanması görüntüsü vermeye çalışıyorlar. Öğreniliyor ki, bu öğrencilerin içerisinde yasadışı örgütlerin uzantıları var. Türkiye demokratikleşirken ve üstelik seçime giderken bu eylemlerin amacı ne? İstikrara zarar verme ve seçim sonuçları üzerinde şüphe uyandırma dışında bir amaç taşıdığına dair herhangi bir belirti yok.
***
İki dil talebi: Bir taraftan hükümetin açılım siyaseti yavaş da olsa sürerken; bir taraftan da devlet organları Abdullah Öcalan'la görüşmeler yaparak, Kürt sorununun çözümü konusunda mesafe almaya çalışıyor. Ancak ne hikmetse, birden Kürt toplantıları ve bu toplantılarda alınan kararlar ortalığa dökülmeye başlıyor. Ne istiyorlarmış bu beyefendiler? Demokratik özerklik istiyorlarmış. Ayrı bir güvenlik birimi istiyorlarmış. Derken, Kürt partisinin başındaki adam konuşmaya başlıyor: "iki dilli bir ülke istiyorlarmış!" Açık konuşuyum, bu kadar ağır ve bu kadar iğrenç bir tahrik olmaz. Çözüm konusundaki bütün çabaları çöpe attıracak cinsten bir akılsızlık ve kötü niyet taşıyor bu tahrikler.
Bakın ardından ne oldu? Genelkurmay Başkanlığı 5 maddelik bir açıklama yaptı. Dediği şu bu açıklamada askerin: "Ey millet, kışlamda sessiz oturmam kimseyi yanıltmasın; gidişatı iyi görmüyorum, hiç dinlemem gereğini yaparım!"
Bu tercümeyi ayrıca tercüme etmeye gerek var mı? Ve şimdi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli konuşuyor; o her zaman tahrikçilerin oyunlarını bozan Devlet Bahçeli, ne diyor? "Ayağınızı denk alın!"
Ben Devlet Bey'i iyi tanıyan birisi olarak herkese bir hususu hatırlatmak istiyorum: Devlet Bahçeli'nin bu küçük cümlesini herkes çok ciddiye alsın. Hatta askerin açıklamasından daha fazla ciddiye alsın, ben bu kadar söyleyeyim.
***
Alevi protestosu: Yine çok ilginç bir durum. Bu hükümet tarihte ilk kez "Alevi açılımı" yapan bir hükümet. İlk kez Alevilere rüyalarında göremeyecekleri haklar veriliyor. Çalışmalar neredeyse tamamlandı. Ancak bir bakıyorsunuz ki, Alevi dernek yöneticileri sağda solda kışkırtıcı, kin ve düşmanlık dolu açıklamalar yapıyorlar. Tunceli'de bir grup Alevi, eğitim faaliyetleri yapan Gülen cemaatini şehirden kovmaya kalkıyor. Nasıl bir motivasyon ve nasıl bir rol verildiyse, en bölücü ve en tehlikeli sözleri söylüyorlar: "Yezid" diyorlar. Tunceli insanının ve bizim Alevilerimizin dili değil bu nefret dili. Kim o zaman bu insanları sokağa döken? Hemen ardından Kahramanmaraş'ta yaşananlar. 32 sene sonra ilk kez Aleviler Maraş olaylarını protesto etmek için toplanıyorlar. Ve hemen karşıt grup da tabii.
Görüntü insanın içindeki ışığı söndürecek kadar karanlık. Soru şu: 32 yıldır susan insanları birden bire meydanlara çıkartıp nefret sloganları attırtan güç veya güçler kimler?
Herkesin oturup olan biteni bir kere daha düşünmesini öneriyorum.