Doğrusu gelişmeler beni çok şaşırtıyor. Gözümüzün önünde ilk seçim ittifakı fiilen kuruldu. CHP ile Aydın Doğan Grubu açık açık ittifak yaptı. Bu durumu kanıtlayan işaretler çok belirgin. İşte Oktay Ekşi. Bizzat Kılıçdaroğlu'nun iltifatkar sözleriyle CHP'li oldu. Milletvekili olacağı ise, şimdiden ilan edildi. İttifak göstergeleri bununla da sınırlı değil; en önemli il başkanlığına, İstanbul İl Başkanlığı'na Doğan Grubu'nun eski CEO'su Nebil İlseven getirildi.
Sadece bu atamanın bile kendi başına sembolik değeri CHP-Doğan işbirliğinin derinliğini göstermeye yetiyor. Bu ittifaka kurumsal bir veçhe kazandıran başka isimler de var: Örneğin, Erdoğan Toprak, Süheyl Batum, Hurşit Güneş... Bu isimler belirli dönemlerde Aydın Doğan'ın müesseselerinde çalışmış insanlar. Şimdi hepsi CHP'nin üst düzey yöneticileri.
***
Peki CHP'nin yeni yönetimi, siyaset dışı bir odakla böyle bir ittifak ihtiyacını niçin duydu? Öyle ya, CHP'nin önümüzdeki seçimlere dönük bir iktidar iddiası da görünmüyor ortada. Sanırım bunun nedeni şu: Bütün siyasetçilerin içine düştükleri bir yanılgı var; sanki bazı medya gruplarının desteğini arkalarına alınca, kendilerini bir tür güvence altında hissediyorlar.
CHP'nin Aydın Doğan ile ittifaka girmesinin bir başka özel nedeni de var sanırım: Kılıçdaroğlu'nun seçim sonrasında kendisini güvence altına alma isteği. Kime karşı? Tabii Baykal'a, Önder Sav'a ve Gürsel Tekin'e karşı. Oysa medya ile kurulan bu tür ortaklıklarda işler hiç planlandığı gibi gitmiyor. Bu ittifaklar bir süre sonra karşıtlıklara, hatta düşmanlıklara dönüşüveriyor. Hem Tansu Çiller hem de Mesut Yılmaz tecrübelerinde bunu yaşayarak gördük. Her zaman söylüyoruz, bu tür ittifaklar siyasi partiler için esarettir.
***
Yukarıda yazdıklarımı kafamızda daha anlamlı bir yere oturtmak istiyorsak, bir zahmet Deniz Baykal'ın CHP liderliğinden tasfiye sürecine bir bakalım. Soru şu: Baykal'ın kaset kazasına sayfalarında en fazla yer veren gazete hangisiydi? Hürriyet'ti değil mi? Peki, Baykal'ın CHP genel başkanlığından ayrılması için en ağır yazıları kim yazmıştı? Hürriyet yazarları, değil mi? Kılıçdaroğlu'nun seçildiği kurultayda masaların üzerine çıkıp alkışlayanlar nerenin gazetecileriydi peki? Doğan Grubu'nun, değil mi?
Bu hatırlatmalar bir bütün olarak düşünüldüğü vakit, CHP-Aydın Doğan ittifakına ait büyük resim de ortaya çıkıyor.
CHP'ye dair peş peşe hayal kırıklıkları yaşıyoruz; bakalım sonu nereye varacak.