Taraf Gazetesi'nin başyazarı olan o adamı hiç sevmedim.
Babasını da hiç sevmedim.
O babası ki, 60'ların sonunda İşçi Partisi milletvekili iken "Doğu mitingleri" düzenleyen ve "Kürtçülük mikrobunu" uyandıran adamlardan biridir.
Özal'a sığınıp eski günahlarını unutturmaya çalışmıştı.
Şimdi de aynı uğursuz rolü oğlu oynuyor.
Bir yandan, Kürt vatandaşlarımızı "Hadi ne duruyorsunuz, siz de Mısır ve Tunuslular gibi isyan edin" diye alçaklığın en yalın diliyle kışkırtıyor...
Diğer yandan, ekmeğini yediği anavatana küfreden Kıbrıslı bazı müptezellerle ruh ikizi olduğunu gösteriyor.
Sevmiyorum bu adamı...
Marksist cibilliyetini sevmiyorum!
Liberalliğini güvenilir bulmuyorum!
Bu toprakların adamı değil bu adam!..
"Benim için vatan bir hiçtir, benim için yazı önemlidir" dediğini kulaklarımla duyduğum günden bu yana sevmiyorum.
Bir adam bu denli vatansızken başkalarının vatan arayışına niçin bu kadar destek verir, onu da bilemiyorum.
***
Sevmiyorum ben bu adamı...
Yabancı ülke diplomatlarının dedikodularını gazetesine manşet yaptığı için sevmiyorum.
Bu ülkenin en çelebi, en namuslu, en bilge adamlarından biri olan Sadık Albayrak'a attığı pusudan dolayı sevmiyorum.
Din istismarcısı bir ateist olduğu için...
Sevmiyorum!..
Doğrudur, görünürde bir demokrasi mücadelesi vermiştir kalemi.
Ama anlıyorum ki, bu milletin mukaddes nesi varsa, hepsini çürütmek için güvenli ve dokunulmaz bir platform edinme kurnazlığıdır bu çabanın nedeni.
***
Bu adamın yazdığı romanları da sevmiyorum.
Evrensel hiçbir başarının sahibi değil yazdıkları.
Sonunda marketlerde bir meteliğe düştüğünü hatırlamaktayız o romanların.
Her romanın içine kurnazca yerleştirilmiş üç beş sayfa pornografik replik...
Genellikle başkasının karısı olan kadını ezerek, işkence ederek, ona sahip olma ayrıntısı...
Ve erkeğin döverek sevmesinden hoşlanan kişiliksiz kadın tipi...
Dikkat çekmek için yapılmış bir kurnazlık.
Hasta ve kontrolsüz nefislere atılmış yem.
Dikkat çekmek için yapılan demokratlık gibi.
***
Ve ülkenin başbakanına yaptığı hakaretler...
Dik duran bir adamı yaralamak için kalemini nasıl da hançerleştirdi.
Alamut Kalesi'nin "hançer ehli" karanlığını görüyorum onda.
Bu adamı ne seviyorum ne de güveniyorum.
Başbakan cevap vermekle hata etti.
Daha bir hafta geçmeden, Ziya Paşa'yı konuşturdu Yaradan:
"Onlar ki verir laf ile dünyaya nizamat
Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde"
Allah'ın parmağı yok ki, gözüne soksun!..
Daha ne olsun!
Velhasıl...
Ben, bu ve bunun gibi liberalleri de...
Konjonktür demokratlarını da sevmiyorum.