Hatırlayalım, 12 Eylül referandumunda HSYK'nın seçimle gelmesini mümkün kılan anayasa maddesini "AK parti yargıyı ele geçiriyor" diye yerden yere vuranlar vardı. Bunların en azgınları da İzmir'in sözüm ona hukukçularıydı. Bunun için ne kıyametler kopardılar, ne eylemler yaptılar, ne nutuklar attılar! İzmir Barosu'nun o günlerde yaptığı açıklamalara bakan "vatan elden gidiyor" duygusuna kapılır. Şimdi yaklaşık 12 bin hakimin iradesiyle göreve gelmiş bir HSYK var. Bir süredir yargı camiasının tayin ve terfileriyle ilgili kararlar alıyor. Bu kararların hukuka aykırı olduğunu söyleyen, siyasi etkilerle alınmış kararlar olduğunu iddia eden henüz bir kişi çıkmadı. Sadece yalan yanlış iddialar ortaya atanlar oldu, o iddialarda bizzat haksızlığa uğradığı iddia edilen kişiler tarafından yalanlandı. Kars'taki heykellerin yıkımını durdurma kararı veren hakimin tayini gibi konular.
***
Dün gündeme bomba gibi bir haber düştü. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz, Ergenekon davasından alınmış bir başka göreve tayin edilmişti. Bu beklenmedik bir gelişmeydi, öyle ki daha önceki HSYK bunu denemiş ama başaramamıştı. Ben şahsen Zekeriya Öz'ün Ergenekon davasından alınmasını çok yanlış buluyorum. Ancak HSYK nasıl bir gerekçeyle bu tayini yaptı bilemiyorum. Bilindiği gibi son günlerde gazetecilerin tutuklanması ve kitap toplama olaylarından dolayı her kesimden eleştiri alıyorlardı Ergenekon savcıları. Tekrar edeyim, bana göre haksız eleştirilerdi ve o savcılar sadece görevlerini yapıyorlardı. Ama diğer yandan ben mevcut HSYK yapısının gerekçesiz böyle çok önemli bir tayin yapmayacağını düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde bu tayinin nedenleri nasılsa ortaya çıkar. Burada, görev yerleri değiştirilen Savcı Zekeriya Öz'ün tayin karşısındaki olgun tutumunu da alkışlamak gerekiyor. Onun, "Savcı değil dosya önemlidir, devlette devamlılık esastır" sözleri değerli bir hukukçu olduğu yönündeki kanaatlerimizi pekiştiriyor. Bizim barocuların savcı Öz'den örnek almasını dilerim.
***
Benim asıl üzerinde durmak istediğim husus şu: Bu son gelişmelerle birlikte 12 Eylül 2010'da anayasa değişikliği yapılırken kıyameti koparanların, "Yargı siyasallaştı, AK Parti yargısı oldu" diyenlerin bütün sözleri, endişeleri ve iddiaları havada kalmıştır. Yargı siyasallaşmış olsaydı, bu HSYK "ele geçirilmiş" bir kurul haline gelseydi dünkü kararı veremezdi. Dünkü kararla ilgili en çok itiraz AK Parti içinden gelmiştir. Herkesin bu tür kararlara itiraz etme, eleştirme hakkı elbette vardır ama seçimle gelmiş, güvendiğimiz bir kurulun kararıdır, beğenmesek de kabul edeceğiz, çare yok.
İzmir'in barocuları... Siz dün söylediğiniz sözleri unutun, şarkılar söylemeye devam edin!