• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Kalkınma nedir?

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 06.03.2012, 00:00
Kalkınma sadece niceliksel değil, içinde niteliksel özellikleri de kapsayan bir kavram. Toplumsal değişim demek. Toplumun istenmeyen bir konumdan, istenen bir konuma geçmesi için yapılan bir nevi toplumsal müdahale.
Ancak kalkınma deyince aklınıza sadece gayri safi milli hasıla gibi ekonomik terimler gelmesin. Kalkınmanın gerçekleşmesi için sosyal kalkınmanın da gerçekleşmesi gerekiyor. Yani sadece erkeklerin durumuna bakılarak, erkekler için önlemler alınarak kalkınmanın gerçekleşmesi mümkün değil.Bu bilgileri Antalya'da yapılan kadın girişimciler toplantısında bir konuşma yapan sosyolog Yıldız Ecevit'ten dinledim. Sadece ben değil, Anadolu'nun çeşitli illerinden gelen girişimci kadınlar, yaklaşık 30yıldır kendini kadın konularına adamış bir sosyal bilimci olan Yıldız Ecevit'ten kalkınma ve kadın ilişkisine dair tarihsel süreç hakkında bilgi edindik.
Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi. Aynı zamanda bu üniversitede 94 yılında kurulan "Kadın Çalışmaları Master Programı"nın da başkanı olan Yıldız Hoca, kadın ve kalkınma ilişkisinin tartışılmasına 160'lı yallarda başladığını söyledi.

MODERNLEŞME EKOLÜ

"Önce 'Kalkınmada kadın' yaklaşımı vardı. Sonra 'Kalkınma ve kadın' yaklaşımına geçildi. Sonra kadın yerine 'toplumsal cinsiyet' yaklaşımı benimsendi ve bugün geldiğimiz nokta 'kadın ve güçlenme' yaklaşımı" dedi.
1. aşamada, yani 60 ve 70'lerde hep modernleşme konuşuluyor. Batılı sosyologlar, ekonomistler, politikacılar, "Batı modernleşti, üçüncü dünya ülkeleri de Batı'ya benzer gelişmelerde bulunurlarsa onlar da modernleşir" diyor. Onların savunduğu bu görüşe 'Modernleşme Ekolü' deniliyor. Herhangi bir eşitsizliğe, çelişkilere değinmiyor, sadece teknolojiye vurgu yapıyorlar ve biraz pembe bir tablo sunuyorlar. Sanayileşme ile her şeyin çözüleceğini düşünüyorlar, "Geniş aileler çekirdek aileye dönüşecektir, kentler büyüyecektir, kalkınma olacaktır" deniyor. Kadınların geri kalmışlıklarının geleneksel tutumlardan kaynaklandığını, sanayileşme ile bunun halledileceğini öne sürüyorlar. Onların yaklaşımına göre kadın iş gücüne katılırlarsa işleri olacak, çalışacak, para kazanacaklar, para kazanınca da ekonomik bağımsızlıklarına kavuşacaklar. Sihirli bir değnek dokunacak, kadınlar fabrikalara koşacaklar ve her şey güzel olacak.

ÇATIŞMACI EKOL

Öyle olmuyor tabii. Bunun üzerine ikinci aşamaya geliniyor, 'Çatışmacı Ekol' deniyor buna da. "Sizin gördüğünüz gibi değil hayat" diyor bu görüşü savunanlar. Özellikle sanayileşme sırasında kadının elindeki kaynakları kaybedebileceğine dikkat çekiyorlar. Danimarkalı ünlü bir kadın iktisatçı Ester Boserup, "Öyle dediğiniz gibi olmuyor, kadın topraktan kopuyor, sanayileşme ile kaynaklarını kaybedebiliyor, eve kapanıyor. Dışarı çıkarsa hem dışarıda hem evde iş gücüyle karşılaşıyor, çocuk doğuruyor, böylece erkek ve kadın arasında fark derinleşiyor, erkeğin toplumsal itibarı artıyor vs" diyor.
Üçüncü aşama, 'Toplumsal Cinsiyet' yaklaşımı. Niye kadın denmiyor, çünkü kadın ve erkek arasındaki güç dengesizliklerine bakılıyor. Bütüncül bir bakış bu, kadın ve erkeği tek başına ele almıyor, toplumsal alana katılmasıyla birlikte ele alıyor. "Kadının kamusal alana katılması yetmez, dışarı çıksın, evde de işleri yapmaya devam etsinle olmaz, erkek de özel alana katılmalı" deniyor. Aile içinde iş bölümüne gönderme yapılıyor, sosyal eşitsizliklere dikkat çekiliyor. Deniyor ki, "Kadın-erkek eşit değil, toplumda farkındalık yaratarak bunu düzeltmek gerekir." İşte kadın örgütlerinin de 30 senedir yapmaya çalıştığı bu.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA