Ayı balıklarının hüzünlendikleri zaman ağladığını düşünebiliyor musunuz? Ya da su samurlarının bebeklerini kaybettikleri zaman gözyaşı döktüklerini? Ben de Desmond Moris'in "Çıplak Kadın" adlı kitabında okudum.
"Ağlamak, başlı başına güçlü bir işarettir. Biz insanlar ağlayabilirken diğer primatların (iri beyinli büyük memeliler) bundan yoksun olması her zaman ilgi konusu olmuş ve bunun, atalarımızın milyonlarca yıl önce suda yaşamla ilgili bir aşamadan geçmiş olmasından kaynaklandığı ileri sürülmüştür" diye yazıyor kitabının "Gözler/ağlayan gözler" bölümünde ünlü zoolog.
Gözlerin yoğun bir şekilde yaşarmasının, denize dönen memelilerin gözlerini bir temizleme fonksiyonunun gelişmiş bir şekli olduğunun ileri sürüldüğünü söylüyor. Ve suda yaşamla ilgili bu açıklamanın son derece mantıklı olduğunu düşünüyor.
AĞLAYAN TEK PRİMAT
"Eğer insan bundan milyonlarca yıl önce suda yaşamış ve deniz suyuna uzun süre maruz kaldığı için gözyaşı üretimi güçlenmişse, toprağa dönüp avcı yaşantısını sürdürmeye başladığında, suda yaşadığı zamanlardaki yaşlı gözlerini muhafaza etmesi pekala mümkündür" görüşünde.
Bu özelliğimizi duygusal durumlarda ortaya çıkararak sosyal bir mesaj vermek amacıyla kullanabiliyor olmamıza dikkat çekiyor ve bunu yapan tek primat olduğumuzu söylüyor.
Ağlamakla ilgili bir diğer tez ise, sıcak ve tozlu bölgelerde yaşamanın bir sonucu olarak gözyaşı üretiminin artmış olması. Yoğun duygusal durumlarda ortaya çıkan ağlamak da bu durumun bir sonucu olabilirmiş.
Bu teze, diğer memeliler niye ağlamıyor diye karşı tez ileri sürülürse, buna da, "diğer memelilerde gözyaşlarının görülmesini engelleyen tüyler var" diye cevap verilebilirmiş. Parlayan gözyaşının sadece çıplak tene sahip insanlarda görülmesinin sosyal bir mesaj olarak da kullanılabileceğini söylüyor.
BİYOKİMYASAL DEĞİŞİM
Gelelim bir başka teze. Bu da, gözyaşlarının içeriğinde idrar gibi atık maddeler olduğu. Yapılan kimyasal incelemeler, üzüntü sırasında akan gözyaşının içeriğinde farklı proteinler, gözün tahriş olması sonucu ortaya çıkan gözyaşları içinde de başka proteinler olduğunu ortaya koymuş. Yani, duygusal durumlar sonucunda gözlerin yaşarması, vücutta strese sebep olan birtakım kimyasallardan kurtulma çabası. Bu da sıkı bir ağlama sonucu kendimizi neden iyi hissettiğimizi açıklamaya yetiyor. Yani, ruh halimizde meydana gelen bu olumlu değişim, biyokimyasal bir değişim.
Desmond Moris'in bu teze bir çekincesi var. O da vahşi yaşam sırasında stresli anlar yaşayan diğer memelilerin, nasıl olup da ağlamadıkları.
Siz hangi tezi beğendiniz?