Bundan böyle Bodrum'a gelince mutlaka uğrayacağım yerlerden biri olacak Dibekli Han. Burası bir sanat köyü. Sergi, gösteri, dinleti, sanatsal ve kültürel her türlü etkinliğe ev sahipliği yapan çok özel bir buluşma noktası.
Adını girişin iki yanındaki Anadolu'da kullanılan taştan yapılan iki büyük yoğurt dibeğinden alan "Dibeklihan Sanat Köyü" Yıldız Kenter Sanat Galerisi, Erdinç Bakla Sanat Galerisi, Orhan Kemal Meydanı, Nedim Günsur Sanat Galerisi, Dibek Sofrası Sanat Galerisi ile Bodrumda açılan en önemli sergilere ev sahipliği yapıyor.
Halen beş sanatçının eserleri sergileniyor. Ressam Ayhan Türker'in resim, Deniz Toraman'ın seramik, Kamil Masaracı'nın karikatür, Nebahat Timur Tokgöz'ün resim, Tüzün Kızılcan'ın seramik sergisi 30 Ağustos'a kadar açık. Hemen ardından Gülay Yüksel'in resim, Orhan Algök'ün heykel, Fatih Urunç'un koleksiyonlarından oluşan sergiler açılacak.
LATİFE'Yİ KAÇIRMAYIN
Ayrıca her hafta etkinlikler yer alıyor. Örneğin geçen hafta İzmir Türk Sanat Musikisi Derneği, Bodrum'da bir musiki yolculuğu düzenlemiş, Rahmi Saltuk sazıyla müthiş bir konser vermiş.
Yarın Dilek Türker "Latife" adlı oyununu sahneleyecek. Ve bütün bunlar ücretsiz olarak izlenebiliyor.
Buranın sahibi, kurucusu, her şeyi idealist bir çift; Mimar Cenap Tezer ve eşi Gülay Tezer. Gülay Hanım aslında petrol mühendisi ama eşi nedeniyle inşaat sektöründe çalışmış. Cenap Bey projeleri çizmiş, Gülay Hanım uygulamalarını yapmış. Bodrum'da, yüzün üstünde binaları var. Mesut Yılmaz'ın, Erol Çarmıklı'nın, Cevdet Sunay'ın kızının ve damadının, Anadolu Holding'in sahibinin, Yazıcılar'ın evleri bunlardan bir kaçı.
İzmir'de yaşarken, daha küçük bir yerde yaşamayı arzu ederek Bodrum'a geliyorlar. 25 yıl öncesi. "O zamanlar Bodrum gerçekten küçük bir yerdi ve biz hakikaten elektrik lambaları olmayan bir yer diye gelmiştik." diye anlatıyor o günleri Cenap Tezer.
SANDIK ODASI
Zaman içinde Bodrum'un çarpık gelişmesine şahit olmak gerçek Bodrum sevdalılarını üzdüğü gibi onları da çok üzüyor ve bu kötü değişime inat Bodrum'un eski dokusunu canlandıracak, dar, gölgeli begonvilli sokakları, avlu kapıları, geniş meydanlı bir köy yapmaya kalkışıyorlar. Sonra proje bir sanat köyüne dönüşüyor ve sergi alanları, sandık odaları ortaya çıkıyor. Sandık Odası'nda müthiş bir etnoloji koleksiyonu sergileniyor. Anadolu'dan topladıkları ve kendi evlerinde kullandıkları objeler bunlar. Küçük dükkanlarda, Anadolu'da halen üretilen ve ekonomik nedenlerle kapanmaya yüz tutmuş bir takım atölyelerin ürünleri var. Keçe ve ipek gibi.
Yani burası anlatmakla bitmez. Gelmek, görmek lazım. Lokantasını, canlı müzik eşliğindeki nefis yemeklerini de siz keşfedin.