• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Tefrikadan televizyona

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 10.10.2012, 00:00
Güncel edebiyat dergisi Sabit Fikir, Ekim sayısında televizyon dizilerinden yola çıkarak, edebiyatın televizyona uyarlanmasını masaya yatırmış. Hayatın açtığı boşlukları dizilerle yamadığımızı düşünüyor haberi yapan Melise Kesmez ve Aysu Önen. "Gündüz onun savurduğu kroşeleri, akşam oturma odamızda biten dizi oyuncularıyla unutuyoruz." diyerek, dizilerle kurduğumuz bu romantik ilişkinin en önemli ayaklarında birinin edebiyat olduğunu dile getiriyorlar.
Son zamanlarda Aşk-ı Memnu'dan Yaprak Dökümü'ne, Hanımın Çiftliği'nden Veda'ya kadar pek çok edebiyat uyarlamasını dizi olarak izliyoruz. Seyirci memnun, yazarlar ve varisleri memnun, yapımcılar ve yayıncılar da keza. Dizi sevilince, raflardan unutulan kitaplar öne çıkıyor ve hem kitabı okunuyor, hem dizi izleniyor. Bu işi yapanların çoğu, "Film uçar, kitap kalır" dese de dizi yazmanın hoşlarına gittiğini de söylemeden edemiyorlar. Aslına bakarsanız, dizilerle tefrika roman arasında bir fark yok. Aysu Önen, dizinin tefrika romanın uzantısı olduğunu belirterek ünlü İngiliz yazar Charles Dickens'tan iki örnek veriyor.

İÇERİK VE HİKAYE

Master Humphrey's Clock dergisi 1841 yılında Dickens'ın "Antikacı Dükkanı" adlı romanını tefrika ediyor ve New York halkı büyük bir merakla limanda derginin son sayısını bekliyor.
2011 yılında ise yine bir Charles Dickens romanı Büyük Umutlar, üç bölümlük bir dizi olarak BBC'de yayımlanıyor ve izlenme rekorları kırıyor. Televizyonda izleyemeyenler da bilgisayarlarına indirerek izleme imkanı buluyorlar.
Aysu Önen, "Aradan gecen 170 yılda tek değişen, en heyecanlı yerinde kesilerek bölümlere ayrılmış hikayeye ulaşma ve onu tüketme yöntemi" diyerek şunları söylüyor:
"Edebiyatın meselesi hikaye anlatmaksa ve hikayeyi bölümlendirmek bir kurmaca planlama ve anlatım tekniği ise, dizi türü tefrika romanını uzantısıdır. Yani bir dizi, edebiyat uyarlaması olmasa da, anlatım fikri olarak edebi bir tekniğe dayanır."

EDEBİYAT VE SENARYO
Behzat Ç.'nin senaristlerinden Emrah Serbes bu hususu şu sözlerle açıyor: "Roman, hikaye ya da senaryo yazarken ayrım yapmıyorum. Şimdi edebiyat yapıyoruz, bu ciddi bir iştir; şimdi televizyona bir şey yazıyoruz, sallayalım biraz demiyorum. O an yoğunlaştığım şey, anlattığım hikayeyi yeterince iyi bir şekilde yazmaya çalışmak oluyor."
Bu nedenle senaryo üretimini kısıtladığını, her hafta 70-80 sayfa iyi senaryo üretebilmenin altından kalkılacak bir şey olmadığını da sözlerine ekliyor.
Esas sorun da bu aslında. Zamana karşı yarışmak ve seyircinin baskısına boyun eğmek. İzlenen pek çok dizinin senaristi Gaye Boralıoğlu bu nedenle dizi yazmak ve senaryo yazmak arasındaki farklara değinerek, "Dizi yazmak için tükenmez kalem gerekir, çünkü kaleminiz her koşulda çalışmalı. Edebiyata ise dolmakalem yakışır, yavaş yavaş, baskı ve stres altında olmadan, kendi kişiliğinizin çizgisini yakalaşarak yazarsınız. Roman kahramanları efendidir, dizi kahramanları hizmetkardır" diyor.
Yazının tamamını dergiden veya sabitfikir.com'dan okuyabilirsiniz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA