Türkiye'deki kışlalarının neredeyse tamamının görünür bir yerinde kocaman harflerle "Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz" yazar. Bu sadece emir komuta zinciri içinde değil, hayatın her alanında geçerliliği olan bir sözdür. Siyaset bir sonuç alma sanatıysa -ki öyledir- Başbakan Erdoğan'ın hakkını teslim etmek lazım. Ne 8 yıllık iktidar yorgunluğu, ne ekonomik kriz, ne de bir türlü önüne geçilemeyen terör belası Erdoğan'ın halk nezdindeki kredisini tüketemiyor. Siyaseten 1946 seçimlerinde ayrılan DP ve CHP'nin dahi birleştiği muhalefet bloğunun, yüzde 42'yi ancak bulması ve bu rakamı başarı olarak kabul etmesi bile, Erdoğan'ın Türkiye'nin en popüler lideri olduğunu kabul ettikleri anlamına gelmiyor mu? Bu bir Erdoğan'a övgü yazısı değil. Sadece durum tespiti. Türkiye'de herkes gazetelerde duymak istediğini görmek ve okumak istiyor. 1970'li yılların söylemiyle 2010 yılının Türkiye'sinde siyaset yapmak ne derece doğru, kimse bunu tartışmıyor. Oysa yeni bir Türkiye, yeni bir dünya var artık. AK Parti iletişim kanalları sonuna kadar açık, toplumla bağını sürekli canlı tutan bir siyasi hareket. Öyle olmasa referandumda daha önce kendisine oy vermemiş yüzde 13'lük yeni bir seçmen kitlesini kendi safına çekebilir miydi? CHP, MHP, DP, DSP, İP, TKP, EMEP ve ÖDP'nin toplam oylarının 2009 yerel seçimlerinin gerisinde kalmasını birileri bizlere açıklayabilir mi? Rakamlar yalan söylemez. Muhalefet cephesinin ikna edebildiği yeni bir seçmen kitlesi yok bu referandumda. Sadece mevcut korunabilmiş. Kılıçdaroğlu'nun insan üstü çabası da olmasa bugün muhalefet bloğu ile ilgili başka şeyler konuşuyor olacaktık. Muhalefet hiçbir mazeretin başarının yerine tutamayacağı gerçeği ile yüzleşmediği sürece, siyasi tabloda hiçbir değişiklik olmayacak Türkiye'de. Fazla söze gerek, görünen manzara bu.
Mengü'den Kılıçdaroğlu açıklaması
Referandumun en sansasyonel tartışma konularından biri Kılıçdaroğlu'nun oy kullanamaması oldu. Bu konuda rivayetler çok. Gürsel Tekin özveride bulunup "Suç benim" dedi ama CHP içinde bu skandal daha uzun süre konuşulacak gibi. Herkes topu birbirinin üzerine atıyor. MYK Üyesi Şahin Mengü de bu konu ile gündeme gelen isimler arasında. Partinin hukukçu kurmaylarından Mengü'nün iki ay önce Kılıçdaroğlu'na "Ben o işi hallederim" dediği iddia edildi dün kulislerde. Ancak Mengü bu iddiayı kesin bir dille reddediyor. "Ben o sırada Manisa'da köy köy geziyordum. Bu lafı söyleyeni de, benim üzerime yıkmaya çalışanı da çok iyi biliyorum ama neyse" demekle yetiniyor. Bu haberlerin kendisini yıpratmak için kasıtlı olarak çıkarıldığını düşünen Mengü, Manisa'da çıkan referandum sonucundan ise son derece memnun. 15 Ekim'den itibaren Manisa'da seçim çalışmalarına başlayacağını açıklayan Mengü, genel seçimler için iddialı." Manisa'dan an az 4 milletvekili çıkarız" diyor.
Türk'ün seçimle imtihanı
Biz sandığı seven bir milletiz. Dünya üzerinde vatandaşların bizim kadar sık oy kullandığı başka bir ülke sanırım yoktur. Öyle bir 10 yıl var ki önümüzde, tam 6 kez sandık başına gideceğiz. Yasal takvime göre 2010-2020 arasında her 1.5 yılda bir seçim var güzel ülkemde. Temmuz 2011'de milletvekili genel seçimi, kesin olmamakla beraber Ağustos 2012'de cumhurbaşkanlığı seçimi var. 2013'ü boş geçip, 2014'te mahalli idareler seçimi yapacağız. 2015'te milletvekili genel seçimi için yine sandık başındayız. 2016'da seçim yok. 2017'de yeni cumhurbaşkanımızı seçeceğiz. 2019'da ise milletvekili genel seçimleri ve mahalli idareler seçimi var. Anayasa gereği o yıl iki seçim birlikte yapılacak. Tabi ufukta görünen yeni referandumları da unutmamak lazım. Kolay gelsin Türkiye...