• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ZAFER ŞAHİN

Meclis'te son tango

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 28.09.2010, 00:00
TBMM'de yeni yasama yılı 1 Ekim'de başlıyor. Referandum nedeniyle bu yaz dinlenemeyen milletvekilleri Ankara'ya yorgun gelecek. Bu yorgunluğun üzerine yoğun Meclis gündemi ve yaklaşan genel seçimde yeniden listeye girme mücadelesi içerisine girecekler. İşleri zor. 2007 seçimlerinde Başbakan Erdoğan ve dönemin CHP lideri Baykal, parti gruplarının neredeyse üçte ikisini değiştirmişti. Muhtemeldir ki; 23. dönemin 5. yasama yılında bazı vekiller Meclis'in kırmızı kaplı deri koltuklarında son kez oturacaklar.
Vekillerin uykularını kaçıran liste savaşlarını daha çok yazarız. Biz Meclis'in gündeminde neler var ona bakalım. TBMM'nin açılmasıyla bütçe maratonu da başlamış olacak. 2011 yılı bütçesi 17 Ekim'de Meclis'e sunulacak. Bütçe'nin ardından ise öncelik referandumda kabul edilen Anayasa değişikliklerine uyum amacıyla hazırlanacak yasalarda olacak. Genel Kurul'da bu yasama yılında ele alınması beklenen yasa tasarılarından biri de askerlikle ilgili. Gündemde "tek tip askerlik" uygulaması var. Hükümet Genelkurmay Başkanlığı'nın askerliğin 9 ya da 12 aylık sürede tek tip olarak yapılmasını öngören çalışmasını bekliyor. Tasarı Meclis'te kanunlaşırsa kısa ve uzun dönem askerlik kalkacak.
Herkes 9 ya da 12 ay askerlik yapacak. Uzun dönem yapanların süreleri 15 aydan bu süreye inecek. Ancak 6 ay olarak görev yapan üniversite mezunları 3 ya da 6 ay daha kışlada kalacak. Yedek subaylar ise görevlerine devam edecek. Meclis gündeminde bekleyen ve geçen dönemden bu döneme sarkan çok sayıda tasarı var. Ancak bunların bu yasama yılında da Meclis'ten geçmesi düşük bir ihtimal. Çünkü Meclis'in ve Türkiye'nin asıl gündemi Haziran 2011'de yapılacak genel seçim olacak.

Zorunlu bir Sezen Aksu açıklaması
Yaklaşık iki yıldır haftada bir bu köşede yazıyorum. Ağırlıklı olarak siyaset yazan bir gazeteci olarak, geçtiğimiz hafta Sezen Aksu ile ilgili kaleme aldığım yazıya gelen tepkiler açıkçası beni şaşırttı. İzmir'den çok sayıda tepki telefonu ve mail aldım.Bu nedenle bu açıklama benim için bir zorunluluk haline geldi. Öncelikle ben, "Sezen Aksu'nun heykeli dikilsin" demedim. Sadece rahmetli Priştina'nın böyle bir niyeti olduğunu, Aziz Başkan'ın bu projeyi hayata geçirip geçirmeyeceğini sordum. Meğer sormamam gerekirmiş. İzmir'de Sezen Aksu'nun aslında ne olduğunu iyi bilen, çok sayıda insan varmış! Üstelik bu insanlar gazetemin ve benim gizli niyetlerimden de haberdarmış!
Bu ne kin, bu ne hırs, anlayamadım. Kendisi gibi düşünmeyen herkesi 'öteki' kabul edip, düşman ilan etmek nasıl bir ruh halinin yansımasıdır? Sezen Aksu'yu protesto etmenin yolu ona akla gelebilecek her türlü iftirayı atmak, bir siyasi partinin temsilcisi gibi göstermek midir? İzmir halkının tamamının böyle düşünmediğini biliyorum.
Sezen Aksu'ya kızanlar, onu dinlemez olur biter. Sonra bu kent neden enerjisini böyle bir konuyu tartışarak tüketiyor ki? Referandumda sandığa gitmeye bile tenezzül etmeyen 600 bin kişiyi de mi Sezen yoldan çıkardı acaba?


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA