Gerçek demokrasilerde 'olmazsa olmaz' kabul edilen önseçime kimselerin yanaşmadığı bir aday belirleme süreci yaşıyoruz. Kimin vekil olup asili temsil edeceğine her zamanki gibi liderler karar verecek. Hal böyle olunca biz sade vatandaşlara düşen görevin kapsamı da daralıyor. O kapsamda 12 Haziran'da tıpış tıpış sandığa gitmek ve önümüze konulanları bir güzel onaylamak var. Kuralları önceden belirlenmiş, kimin başrollerde, kimin figürasyonda yer alacağı belli olan bir oyun bu. Ana muhalefet partisinin tabanından yükselen önseçim talebinin, 29 küçük ille sınırlandırılması ne kadar da anlamlı değil mi? Ya demokrasi adına 'yetmez ama evet' denilecek hareketin yine ve sadece AK Parti'den gelmesine ne diyeceğiz? İktidar partisinin 9 yıldır neden hiç seçim kaybetmediğine kafa yoranlar, temayül yoklamalarından yansıyan görüntülere baksın. İzmir'deki oylamadan ilk sırada çıkan Bilal Doğan, Muğla'da sürpriz bir başarıya imza atan Ali Boğa, Aydın'da dengeleri altüst eden Mustafa Savaş'ın listeye yazılmasına bu saatten sonra kimse itiraz edebilir mi? Ya da teşkilatın desteğini bu kadar net ve bileklerinin gücüyle arkalarına almış bu insanları parti yönetimi görmezden gelebilir mi? Tüm anketlerde açık ara önde görünen iktidar partisi sürekli kendini yenileme çabası içindeyken, CHP'nin hala ve inatla Baykal-Sav ikilisinden kalma yöntemlere sarılmasını anlamak mümkün değil. CHP'nin aldığı oyların büyük bölümü büyük şehirlerden. Ancak orada yaşayan vatandaşların, canla başla çalışan teşkilatın aday belirleme sürecinde hiç söz hakkı olmayacak. Sonra çıkıp bunun adına demokrasi diyeceğiz öyle mi? Sevsinler böyle demokrasiyi...
Liderler fit, vekiller diyetlik
Çok istememe rağmen hayatı boyunca fit olmayı başaramamış bir insanım. İtiraf edeyim sinir bozucu bir durum bu. Bu haftaki Aksiyon dergisini okurken gördüm ki, Meclis'teki milletvekillerinin yüzde 40'ı benimle aynı dertten muzdaripmiş. Bu saptamayı yapan Ankara'nın ünlü diyetisyenlerinden - kendisine kilo yönetim danışmanı diyenler de var- Evren Odabaşı Kanar. Bugüne kadar bilimsel yöntemlerle çok sayıda vekili fit bir hale getirmiş. Evren Hanım'a göre, çoğu 50 yaş ve üzerinde olan vekillerin neredeyse tamamı vitamin ve mineral takviyesi alıyor. Yüzde 90'ında unutmaya yol açan B-12 vitamini eksiği var. Yine kendisinden öğreniyoruz ki, vekillerimizin en önemli korkusu yaşlanma ve sağlığını kaybetmek. Anlayacağınız vekillerin durumu pek iç açıcı değil. Oysa liderler cephesinde tam tersi bir durum söz konusu. Ünlü diyetisyene göre Başbakan Erdoğan'ın enerjisi, duruşu ve cilt kalitesi doğru beslendiğini gösteriyor. CHP lideri Kılıçdaroğlu, yaşını hiç göstermeyen sağlam bir bünyeye sahip ve fit bir politikacı. MHP lideri Bahçeli de yıllardır kilosunu koruyor, görüntüsü ideal ölçülerde. Meclis'in yaşına göre en fit ismiyse bir CHP'li. Tahmin ettiğiniz gibi Deniz Baykal'dan başkası değil bu vekil. 72 yaşındaki Baykal, cilt kalitesi, fiziği ve duruşu ile yaşıtlarına fark atıyor. Diyetisyen gözüyle siyasetçilerimizin hali böyle.
Tanrıkulu'nun Ortadoğu uyarısı
MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, suların bir türlü durulmadığı Ortadoğu'da iş yapan girişimcilerin durumunu Meclis gündemine taşıdı. İç çatışma ve isyanların birbiri ardına patladığı Ortadoğu'da faaliyet gösteren Türk şirketlerinin zorda olduğunu vurgulayan Tanrıkulu, "Hükümet sadece kriz masaları kurarak girişimcinin sorunlarını çözemez. Tedbir alınmaması durumunda ihracatta hedef ülke seçilen 15 ülkeden 6'sında pazarı kaybederiz" uyarısında bulunuyor. Bu uyarı umarım ilgili bakanlık ve kurumlarda karşılığını bulur.