• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ZAFER ŞAHİN

PKK töreden muaf mı?

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15.01.2013, 00:00
Paris'te öldürülen üç PKK'lı kadının hazin sonu üzerine yüzlerce senaryo okuduk son bir haftada.
Meğer Sakine Cansız adlı PKK'lı, aynı zamanda bir kadın hakları savunucusuymuş!
Hadi ayrılıkçı Kürt hareketini destekleyen gazeteleri anlıyorum da, bizim medyaya ne oluyor?
Örgütün daha 90'lı yıllarda idam fermanını imzaladığı ve kendi ifadeleri ile 'itibarsızlaştırdığı' Sakine Cansız'dan bir kahraman yaratma gayreti niye?
O itibarsızlaştırmanın ne anlama geldiğini merak edenler, 2004 yılında yayınlanan Necdet Buldan'ın "PKK'da Kadın Olmak" kitabına bir göz atsın.
Bırakın Sakine'nin nasıl bir özgürlük savaşçısı olduğu masallarını da; bu zavallı kadın ve kendisiyle aynı kaderi paylaşan binlerce hemcinsini PKK'nın kucağına iten sisteme bir bakın.
Kürt kadınları kendilerini bekleyen kaçınılmaz sonu bile bile neden kanlı terör örgütüne katılıyor?
Bu sorunun çok basit bir cevabı var aslında.
Kürt sosyal yapısı olan aşiret sisteminde kadının adı yok da ondan...
Hani şu töre için 13-14 yaşlarındaki kızlarını gözlerini kırpmadan öldüren aşiretler var ya; onlardan bahsediyorum.
Türkiye'de 2000-2005 yılları arasında 1091 töre cinayetinin işlendiğini, bunların yüzde 17'sinin Güneydoğu, yüzde 19'unun Doğu Anadolu'da yaşandığını, batı bölgelerindeki töre cinayetlerinin yüzde 45'inin de Kürt aşiretlerine mensup kişilerce işlendiğini biliyor muydunuz?
Almanya'daki töre cinayetlerinin yüzde 90'ını da bu meşhur aşiret mensupları işlemiş.
Töre cinayetleri dediğiniz şey malum namus meselesi!...
Şimdi dönelim yukarıda sözünü ettiğimiz 'PKK'da Kadın Olmak' kitabına...
Kitabın yazarı Necdet Buldan, tanınmış bir Kürt aşiretine mensup.
Hayatını yurtdışında sürdürüyor.
Kitabında PKK'da faal görevlerde bulunmuş 10 Kürt kadınının yaşadıklarını kendi ifadeleriyle anlatıyor.
Aşiret baskısından kaçarak dağa sığınan genç kızların örgüt tarafından kimlere nasıl peşkeş çekildiği en küçük detaylara kadar yansıtılmış kitapta.
PKK'nın yönetici kadrosu sözde özgürleştirdikleri Kürt kadınlarından isteklerini karşılamayanları sudan gerekçelerle hemen infaz ediyor.
30 yılda, PKK tarafından bu şekilde infaz edilen kadınların sayısının bini bulduğu tahmin ediliyor.
Kürt kadını ovada aşiret, dağda ise PKK kıskacı altında.
Burada sorulması gereken soru şu:
Namus deyince gözü hiçbiri şey görmeyen ve töreyi gerekçe göstererek evlatlarını öldürmekten çekinmeyen aşiretler, bunca yıldır PKK'nın kızlarına yaptığı insanlık dışı muamelelere neden sessiz kalıyor?
Sakine, Fidan, Leyla ve onlarla aynı kaderi paylaşan yüzlerce Kürt kadını için bugüne kadar ne yaptılar?
PKK, törenin acımasız ve tavizsiz kurallarından neden muaf tutuluyor?
Aşiretler bu soruların cevabını vermek ve kendileriyle yüzleşmek zorunda.
Yoksa, PKK'nın kullandıktan sonra vahşice katlettiği o kızların laneti hep üzerlerinde olacak.

Günay gider mi?

Bu ülkede ne zaman kabine değişikliği gündeme gelse bizim medyanın ilk gözden çıkardığı bakan Ertuğrul Günay olur. Merkez medya diye tabir edilen kesim, onun AK Parti'ye geçişini hala hazmedememiştir. Bu cenahta "Bakın gördünüz mü, kullanıp sonunda bir köşeye attılar " demek için yanıp tutuşan en az 10 tane köşe yazarı sayabilirim. Günay, kendisini hükümete yakın olarak konumlandıran medyadaki bazı kalemler için de makbul bir isim değildir.
Onlara göre her şeyden önce aralarında bir doku uyuşmazlığı vardır. Sırf bu nedenle dünyaya soldan bakan bir adamın beş yıldır AK Parti hükümetlerinde görev yapmasını bir türlü içlerine sindiremezler. Her iki tarafın 1970 model ideolojik saplantıları bir yana, Günay başarılı bir bakandır. O koltukta 2002'den beri oturan 4 bakan içinde karnesi en iyi olandır.
İnanmayan son beş yılın turizm istatistiklerine, açılan müze ve tiyatro salonlarına, yurtdışından getirilen tarihi eser sayılarına, sinema ve kültürel etkinliklere verilen desteklere bakabilir. Bakanlığın 2012 merkezi yönetim bütçesinden aldığı payın sadece 1.7 milyar lira olduğunu, bu rakamın 2013'te yüzde 8 artırıldığını, bütün bu işlerin kısıtlı bir bütçe ile kotarıldığını da unutmamak lazım.
Bu bir Ertuğrul Günay'a övgü yazısı değil. Zaten kendisinin de böyle bir şeye ihtiyacı yok. AK Parti'nin esas itibariyle büyük bir koalisyon olduğu malum. Bu çok partili yapı içinde Günay'ın üstlendiği rol, görmezden gelinemeyecek kadar önemli.
Onu kabine dışında görmek için sabırsızlananların meseleye bir de bu açıdan bakmasında fayda var.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA