Oysa ne kadar da güzel başlamıştı her şey.
Yılların iktidar özlemini dindirecek lider bulunmuştu.
Statükoya, bürokratik vesayet sistemine teslim olmuş CHP, zincirlerinden kurtulacak ve Türkiye'nin umudu olacaktı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlıktaki 3 yılını doldurmasına 2 ay kala takke düştü kel göründü.
Cumartesi günkü PM toplantısı sonrası yayınlanan bildiri, "Yeni CHP"nin, "Eski CHP"ye teslim olduğunun ilanıdır.
CHP yönetimi, ülkenin en yakıcı sorunu olan Kürt meselesinde nötr kalmayı tercih etti.
***
İktidarın yürüttüğü çözüm sürecinin başarılı olamayacağı ve AK Parti'nin bu nedenle kan kaybedeceği üzerine kurulu bir stratejiye bel bağlamış durumdalar.
Ulusalcıların dümen suyuna giren parti yönetimi bir nevi kumar oynuyor.
Ya tutarsa hesabı...
Kendi içinde mantıklı ve tutarlı gerekçeleri olan bir strateji..
Ama tutmama ihtimali de var.
Hem de oldukça kuvvetli bir ihtimal bu...
Çözümün değil sorunun bir parçası olmak CHP'ye hep kaybettirdi.
En yakın örneği 12 Eylül referandumu...
Türkiye toplumu yönünü değişimden ve özgürlüklerden yana çevirmiş; ama bu ülkenin en köklü ve kurumsallaşmış partisi bunu bir türlü algılayamıyor.
AK Parti 2013'te yeni bir anayasa referandumuna gider ve 12 Eylül 2010'dakine benzer bir sonuç alırsa ne olacak CHP'nin hali?
İlk seçimde yine yüzde 20'yi alır ve yerinde saymaya devam eder...
Kişisel ikballeri uğruna milliyetçi- ulusalcı damarı kaşıyan arkadaşlar da koltuklarını korurlar.
Hepsi bu...
Zaten partinin başında kim olsa o oyu alıyor CHP...
Ha, "Bu bize yeter" diyorlarsa söyleyecek bir şey yok.
Ama asıl mesele büyümek, yüzde 30'ları 40'ları yakalamaksa bu kafayla zor...
Sonra sürecin başarısız olması durumunda milliyetçi - ulusalcı oyların CHP'de toplanacağının bir garantisi var mı?
Tıpkı ticarette olduğu gibi siyasette de büyümenin yolu risk almaktan geçiyor.
Kılıçdaroğlu'nun elini kolunu bağlayan da bu risk alamama durumu...
Ne zaman ileri doğru bir adım atsa sesleri gür çıkan ulusalcıların ördüğü duvara çarpıyor.
İşte bu yüzden CHP'nin Kürt meselesinde ne söylediğini kimse anlayamıyor.
***
Sıkıştıklarında SHP'nin 1989 yılında hazırladığı Kürt raporuna sahip çıkıyorlar.
Oysa o raporun içeriği, bugünkü parti yönetiminin asla içselleştiremeyeceği öneri ve tespitlerle dolu.
Kürt meselesinin nasıl çözüleceğini değil, nasıl çözülmemesi gerektiğini anlatırken başka bir argüman kullanmalarını tavsiye ederim...
Son söz:
Bu kadar kafa karışıklığı ve aykırı ses CHP için bile çok fazla...