Yaratılmak istenen algının adli sonuçtan daha önde olduğu bir tezgah bu... Mehmet Ali Alobora'nın Gezi Parkı eylemleri devam ederken attığı tweeti bir hatırlayalım: 'Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hala anlamadın mı?' İstanbul merkezli bu operasyonda da asıl mesele; üç bakanın oğulları, bazı işadamları ve bürokratların karıştığı iddia edilen adli bir vaka değil...
'Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin' fikrini kendisine şiar edinmiş, uluslararası bağlantıları da olan bir organizasyonla karşı karşıya Türkiye...
Aslında biz kendilerini yakinen tanıyoruz.
Yıllar, hükümetler, devirler değişiyor; onların iş tutma yöntemleri hiç değişmiyor
Türkiye'de üst üste 3 seçim kazanan iki parti var..
Biri Menderes'in DP'si, diğeri Erdoğan'ın AK Partisi...
Her ikisinin de son dönemlerinde yaşanan 'Ali Cengiz oyunlarının' birbirine bu kadar benzemesi bir tesadüf olabilir mi?
2010 yılında CHP kongresine 2 hafta kala Deniz Baykal'a, 2011 seçimlerinde milletvekili listelerinin YSK'ya tesliminden sonra MHP'ye kurulan kaset komploları da aynı organizasyonun işi.
Siyaset mühendisliği, sandığa ve milli iradeye müdahale uzmanlık alanları...
Elbette ki yolsuzluk yapanın gözünün yaşına bakılmasın...
Elbette ki sonuna kadar üzerine gidilsin, sorumlular cezalandırılsın...
Ancak kimse seçime 3 ay kala milletin iradesine ipotek koymaya kalkmasın...
Bu milletin sağduyusu yüksektir...
Her askeri darbeden sonra sandığa gittiğinde egemenlerin değil vicdanının sesine göre oy atar...
Bu kez de öyle olacak...
Kayıp dinleme cihazları kimde?
Bütün bu keşmekeş içinde atlanan çok önemli bir detay var...
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan bir süre önce sızan bilgiye göre; ülke güvenliği için çok önemli olan bir dinleme cihazı kayboldu.
Sadece bu cihaz değil çok sayıda böcek aparatları da kayıp...
Üstelik bu cihazlar Emniyetin envanterinde kayıtlıydı...
Şu an kimin elinde bilinmiyor ama, o cihazlarla denetim dışı dinleme ve izleme faaliyetleri yapılmış olma ihtimali çok yüksek.
Emniyet içinde amirlerine haber vermeden, onları bay-pass ederek operasyon yapan polisler olduğunu son olayda gördük.
Acaba kayıp dinleme cihazları ile insanları dinleyen, komplo kuran yapılanmalar da var mıdır derseniz?
Artık Türkiye'de bir insan hakları ihlali olan yasadışı dinleme ve izlemelerinin önüne geçmek için harekete geçme vakti geldi.
Emniyet, Jandarma ve diğer birimlerde ne kadar dinleme-izleme cihazı varsa hemen MİT'e devredilsin...
Hukuki gerekçelerin oluşması şartıyla birinin dinlenmesi gerekiyorsa, MİT'ten yazılı izin alınarak bu yöntem devreye sokulsun.
Böylece kim, kimleri, hangi sebeplerle dinlemişse ortaya çıkar...
Öyle her kafasına esen de siyaset mühendisliği yapmaya soyunamaz...