Adam bir zamanların en ünlü teknik direktörleri arasındaydı. Ama yaş kemale ermiş, Hollanda'da istirahate çekilmiş, emekliliğin tadını çıkarıyordu.
Ama teknik direktör seçme kte pek becerili(!) Fenerbahçe, Pereira depreminden ders almamışcasına gitti Hollanda'da Dick'i buldu, "Gel Türkiye'de milyon eurolar var, kazan" dedi, getirdi. Adan sezon başından beri bir türlü ideal 11'i oturtamadı, oyuncularla top gibi oynadı. Kimi zaman, "Bu Aatif, bu Stoch işime yaramaz, gönderin" dedi, sonra onlara kurtarıcı olarak sarıldı. Emenike ve Van Der Wiel'i, "Bu takımda işleri yok, satın gitsin" dedi. Sonra 3 aydır takımla idmanlara çıkmayan bu ikiliden Emenike'yi akıllara durgunluk verecek şekilde dün gece Krasnodar'a karşı ilk 11'de sahaya sürdü. Bu Emenike kim, F.Bahçe'yi küçümseyen 3 kez sabıkası olan biri. Ben onu, değil oynatmak, Fener'in kapısından içeri sokmam. Bu şanlı kulübün bu futbol bezirganlarıyla işi olmaz, olmamalı.
BİR KADRO Kİ FELAKET
Advocaat'ın sabıkalarını saymanın sonu gelir mi bilmem. Van Persie gibi bir yıldızı Rusya'ya götürmüyor. Başka golcün mü var ki, bu kadar hovardasın. Skrtel cezalı, Kjaer'in yanına Rus Milli Takımına nasıl çağrıldığını anlayamadığımız Neustadter'i koyuyor ve Rus gaf üstüne gaf yapıyor, defansı "Yolgeçen hanı"na çeviriyor. Bursa maçında çok iyi randıman veren İsmail de kesik, yerine atak yapmasını bilmeyen, savunmayı da beceremeyen Hasan Ali. Halbuki al Mehmet Topal'ı, koy Kjaer'in yanına, orta sahaya da Ozan Tufan'ı koy, Alper'le iyi savunma yapsın.
Koymuş Emenike ile Sow'u yanyana ikisi de markaj yapmıyor, Josef de öyle. Krasnodar'da Sırp Martinoviç daha maçın başında 40 metre top sürüyor, kimse müdahale etmiyor, bir orta, seyirci defans arasından yeni transfer Claesson bomboş kafayı vuruyor, mağlupsun. Bu Dick Advocaat maçtan önce yaptığı basın toplantısında ligden fazla umutlu olmadığını, Avrupa Kupası'na ağırlık vereceğini söylemişti, Ağırlık buysa yandı gülüm keten helva. Aziz Yıldırım Advocaat'a, "Bir yıl daha kal" teklifi yapmış. Bence hemen gönderilmeli.
Başkan en büyük hatanın kendisinde olduğunu ne zaman kabul eder ki?