Bir yanda nice zorluklarla para bulup, nice emekler harcayarak 'Kartal Yuvası'nın' inşası... Ve bu yüzden, dön babam dön, gurbet ellerde memleket memleket dolaşarak rıskını araması... Diğer yanda ise, çeşitli zorluklara katlanarak çıktığı zirvenin tam tadını çıkarıp, üstüne de iki kadeh parlatacakken, nefesleri ensesinde, başta medya olmak üzere, rahat bırakmıyorlar adamı! Evvet bahsettiğim, malumunuz Beşiktaş...
Birkaç hafta öncesi yakalanan ciddi puan aralığının bu denli kısalmasını, son düzlüğe girmenin heyecanı olarak nitelendirebilir bazıları... Çok doğru ancak, gözlemlerime göre en sakin olması gereken Şenol Hoca, herkesten fazla heyecanlı(!) Neden? Mesela; geçen hafta Sosa kardeşe, nasıl dayanabildi doksana kadar?
Dün akşamki rakip, aşağılarda debelleşen Kayseri... Adamlar cendere içinde ama, çıkmayan candan ümit kesilmez misali, kesin direneceklerdi, kanlarının son damlasına kadar... Kartal Yuvası, rakip için bela bir yer... Gurbete gelmiş bir futbolcunun, topu her ayağına aldığında, müthiş ıslıkları kulağında duyarak, ne yapacağına karar vermesi çok güç! Nitekim, böyle 'tacizkar!' durumu yaşayan Kayserili'lerin, elleri ayağına dolanırken, Gomez attı ilk şaplağı... Ardından, Oğuzhan... Çok geçmeden Quaresma, üçleyiverdi, sihirli vuruşuyla... Cenk ise oyuna dahil olduktan sonra arka koltuğu dörtledi. Alışkanlıklar önemli ve herkes tecrübeli olduğu mevkide yer almalı... Mevzu, Quaresma... Dün gecenin maestrosu, oyunu yönlendiren ve istediğinde hızlandıran veya yavaşlatan... Gol pasları atan, dahası, attığı golle kendini taçlandıran adam Şenol Hoca'sına, nerede oynaması konusunda, iyi bir ders vermiştir bana göre!
Geçen hafta Akhisarspor karşılaşmasında 'gözlük!' tavsiye ettiğim Şenol Hoca'mın Tosiç başlangıcı ve Quaresma'yı ezberlediğ yerde oynatmasıyla, yakaladı şu sonucu...
İşler, bundan sonra daha güç.. Karşıt medya, daha bi etkili! Daha bi sakin olmalı, bu bağlamda... Yani, hem 'uzak', hem 'yakın' gözlük ile hadiseye bakmalı Hoca'm...
Menzile varmak için!