At yarışçılarının ağızıyla, artık son düzlük... Hal böyle olunca da, geçmişte yaşadığım teşfik-meşfik gibilerinden konular, geçmiyor değil aklımdan!
Taraflı ve fanatik spor müdürleri başta olmak üzere, ayarında giden futbol iklimini ters-yüz yapmaya çabalayan yorumcuların, kendi tuttukları takım için ellerince 'uçuk!' iddialarını da eklediğimde, gram sevgisiz, gram heyecansız bir ruh haliyle koyulacakken maça...
İçimdeki o şeytani dürtü, durmadan sorguda; Neden, maç başlamadan hakemlerin vereceği kararlar konusunda kuşkuluyum? Safiyane hata yapacak herhangi bir futbolcuya 'yaftayı!' yapıştıracak düşünceler, niye aklımdan geçer?
Ne spor müdürlerinin kendilerine göre yaptığı haberler, ne yorumcuların taraflı söylemleri, hepsi kaldı kıyıda- kenarda... Çünkü; içimdeki doğru meleklerin sesleri daha bir ağır bastı ve hemen 'objektif' gösteren gözlükleri takıverdim, arkama bile bakmadan...
Hedefe oynayan Beşiktaş olmasına karşın Galatasaray'ın inanılmaz direnişi ve Podolski ile Emre'nin o tepkilerini izleyince, şeytan gene girdi içime! GS'liler, geçmişteki hayatmemat karşılaşmalarında böylesine hırslı görüntü vermezken, adamların boğazı sıkmaya kadar saldırganlıkları, neden acaba? Hele hele, kulüpten postalanması haberleri ayyuka çıkmış o 'Zabri!' denilen vatandaşın, o öfkeli hallerini, forma aşkına mı yormalıyız? Kusura bakmasınlar ama, usul usul 'Bugüne kadar nelereydeydiniz?' demek geçiyor içimden...
Yaşamın hep, 'adalet' tarafındayımdır, bilenler bilir... Kurban olduğum bayrağımdan dolayıdır ki 'kırmızı', olmazsa olmazım, baş tacımdır... Ki, bu bağlamda kırmızılı taraf, olmazsa olmazımdır...
Ancak; medyayı da yenmiştir siyah-beyazlılar, Galatasaray'ı da....
Adalet gerçekleşmiştir ve sorulursa cevabım; 'Hukuk, yerine gelmiştir' derim....