'Tarif et!' deseniz, zor... Dört büyüklere karşı oyun alanına çıkarken, çekingenlikten veya adlarının büyüklüğünden olmalı, 'sünepe!' bir çocuk psikolojisinde, başlarsınız maça... Çünkü; adamların hepsi, ayrı ayrı birer yıldız...
Çünkü alayı, senin fiyat etiketinden kat be kat pahalı...
Tribünlerdeki taraftar korolarının çıkardığı uğultular, kulaklarınızı çın-çın çınlatırken, ayağınıza gelen toptan bir an önce kurtulma düşüncesiyle, def-i bela kabilinden, en uzağa göndermenin hesabına girersiniz, korkunuzdan! Çünkü;
'Gol yersek eğer, amman hata benden olmasın!' meselesi yani... Dün akşam hakemin düdüğü üfleyip, ilk çeyreğe kadar olan zaman da, Kayserili kardeşlerin psikolojisi, aynen bu durumdaydı.
Başta, korktular... Talisca ve Atiba'nın her top ayağına geldiğinde kendilerini aciz hissettikleri, her hallerinden belli oluyordu. Baktılar ki, Abuobakar ile Cenk'i topla buluşturamıyorlar, baktılar ki hücum etmeleri gerekiyor, yüklendikçe yüklendiler rakip kaleye... Ha, ilk dakikalarda, Beşiktaş'ın Kayseri kalesine yaptığı doldur-boşaltta, Levent'in eline çarpan topu Hakem Göçek penaltı olarak öttürseydi, kabir azabından erken kurtulmuş olurdu Beşiktaş... Mesela, en az Beşiktaş kadar gol pozisyonuna giren Kayserili Nakoulma'nın direkten dönen bir şutu var ki, maçın seyrini-şeklini değiştirebilirdi, o an... İkinci yarı yaptığı değişikliklerle sevenleri, Şenol Hoca'ya diyeceklerdir ki, 'sihirbaz!' Kesinlikle katılmıyorum... Quaresma'yı oyuna dahil etmesi ve topun mülkiyetni bu nedenle ele geçirmesi... Şişmanoğlu'nu içeriye ittirmesiyle birlikte, Beck'in kaleye vurduğu şutun, bu kardeşin ayağından gol pasına dönüşmesi, şansa şansa(!) Zaten kendi farkında değil ancak, yardımcılarıda mı söylemiyor!
Ne zamandır ilk onbiri kurarken hep yanılgı içinde(!) Bakınız, yaptığı ikinci hamleler kurtarıyor zevatı(!) Aklına ilk gelen 'doğru', yani Hocam! Niye yaşamını zorluyorsun?