Maç başlamadan meraktayım... Ev sahibi Napoli'nin son hallerini soruyorum, etrafımda oturan en iddialı 'İddiacı'lara!' Diyorlar ki; son iki hafta kayıplarda İtalyan... Söylemlerine ima içeren beden dillerini de katarak, Beşiktaş'ın şansı olduğunu vurguluyorlar, büyük birer bilge edalarıyla.... Alaycı bir tebessüm belirmiş ki yüzümde, 'Hadi len sen de(!)' demelerine, sadece dilleri varmıyor o an...
Pustum... 'Her ne kadar ligde kaybetmiş olsalar da, Şampiyonlar Lig'i oynayan her futbolcu için, birer vizyon olduğunun altını çizecem, heyecanları kırılacak!
Lig ayrı, futbolcuların fiyatlarını arttıracağı böylesi 'sahnenin' ayrı' olduğunu, dilim yettiğince anlatmaya çabalıyorum ancak, adamlarda kafa takık! 'Nuh!' deyip, 'Peygamber!' dememelerine saygı gösterdiğimi söylerken, Mertens'in ilk saniyerde kaçırdığı şut sonrası alayı, şaşkın şaşkın bakışlarla, gözlerimin içine içine bakıyor!
Beşiktaş, bu zavallı durumları yaşayıp, kendi haklılıklarımı düşündüğüm o anlar geçilirken Adriano'nun golü, inanılmaz sürpriz oldu benim için... 'Ele avuca sığmaz Mertens'i, gözden kaçırmamak gerekli!' diye düşünürken, topu ağlara yapıştırdı.
Kafam hala Şenol Hoca'nın, Talisca ile Cenk'i oynatmamasına kızarken, Aboubakar'ın golüyle silkindim az biraz... Gecenin adamı Fabri'nin penaltıyı kurtarmasıyla, galibiyet adına 'tam umutlarım depreşti!' dediğim anlarda Caner efendi, penaltıyı yaptırmaz mı? Öldük, geberdik!
Maç başlarken pek umutlu olmadığım şu karşılaşmanın sonuna yaklaşırken, saplantılarıma nasıl kızdığımı, bir bilseniz!
Şampiyonlar Ligi liderini, kendi evinde bu kadar zora sokan Beşiktaşlı oyunculardan özür dilerken, galibiyeti yaratan Aboubakar'a ayrı bir özür... Yanımda oturanlara, ayrı bir özür...
Hişşt Fabri! Herkes, tüm emeği geçenler bir yana... Sırtımdasın, sırtımda...