Tanımıyorsunuz değil mi? Tanımıyorsunuz çünkü renkli ve göz boyayan basın, birbirinin aynı ve hatta kopya haberlerle beyninizi yıkadı. Verilen magazin haberleri size yetiyor, elinizin altındaki interneti "Bir şey daha öğreneyim" diye değil, "Birine daha takılayım" diye kullanıyorsunuz. Peki, öyle olsun. Mehmet Kaynar'ı tanımıyorsunuz değil mi?
Birbirinden sıkıcı, kötü yazılmış ve oynanmış ve hatta yönetilmiş dizilerde oynayan kaslı, keçi sakallı ve baygın bakışlı adamları tanıyorsunuz mutlaka! Fenerbahçe'de oynayan futbolcuları da tanıyorsunuz, Serdar Ortaç'ın karısının adını biliyorsunuz. Eda Taşpınar'ın ne giydiğinden haberdarsınız, Burcu Esmersoy'un sunduğu birbirinden 'muhteşem' programları ezberliyorsunuz, sonunun nasıl biteceğini bildiğiniz şovları her nasıl oluyorsa heyecanla takip ediyorsunuz değil mi?
Mehmet Kaynar'ı ben tanıtayım o halde size. Gazeteci haber vermek zorunda, okuyucuyu bilgilendirmek zorunda, bunu artık maalesef üç-beş yayın organı dışında yapan yok! Köşe yazarlarının hiç umurunda değil, okuyucuya ne verdiği, ne veremediği... Gazetelerde yazanlar, yaz(a)mayanlar ve yazdırılanlar var, sakın unutmayın! Bugün kamuoyu genel kültür açısından geride kaldıysa, medyaya bakmak lazım. Size art arda üç tane tarihçi adı sayamayacak köşe yazarı söyleyebilirim ama ayıp olur! Yazı yazamayanları mı anlatmamı istersiniz, imladan, gramerden bihaber olanları mı? Yo hayır, yemek yediğim kaba ihanet ediyor değilim ama o kaptan yiyenlerin akıttığı salyalardan bıktım usandım. Üniversitelerde konuşmalar yapmaya gidiyorum, benim bu mesleği emanet edeceğim meslektaşlarıma bir borcum var; o da haber vermek! Bilinmeyeni söylemek, az bilinene işaret etmek ve farklı bakış açılarından bahsetmek, yol göstermek.
Yarın bir gün, "Mehmet Kaynar'dan kimse bahsetmemiş Türk basınında" demesinler. Anlatıyorum işte. Bugün buna mecburum, çünkü bugün 19 Mayıs. Ülkenin gençlere emanet edildiği gün. Atatürk'ün sporcu ve sanatçı gençleri yücelttiği gün. 40'lı yaşların artık genç kabul edildiğini hatırlatıyor ve Mehmet'e geçiyorum. Kimseyi ilgilendirmez oldu ulusal başarılar. Ulusal başarıdan kastımız sadece futbol çünkü. Futbol yoksa, ülke de yok! Öyle değil ama. Bireysel başarılarıyla yüzümüzü güldüren isimlerden biri Mehmet Kaynar. Aslında kendi hayatı film olmalı Mehmet'in ama o oyunculuğa gönül vermiş eski bir futbolcu. 1974 Sivas doğumlu, İstanbul'da gençliğinde farklı takımlarda futbol oynamış, sonra askere gitmiş. 1999 yılındaysa San Diego'ya taşınmış, Mesa Collage'da okumuş ve oradayken de futboldan kopmamış. Ama gönlünde her zaman bir oyunculuk aşkı varmış Mehmet'in. 2005'te İstanbul'a döndükten sonra tatil için gittiği Hong Kong'a aşık olmuş ve orada kalmış. Orada oynadığı futbol takımı Hong Kong Legal League'de şampiyon olmuş. Çocukluk hayaline 2013 yılında rol aldığı kısa bir filmle kavuşmuş. Geçen yıl rol aldığı ve Los Angeles Film Yarışması'nda birinci olan belgesel film 'Asylum-İltica' ile dünya çapında tanınmaya başlandı.
Yönetmenliğini Pakistanlı Uzair Sipra'nın yaptığı 40 dakikalık belgesel umarım ülkemizde de bir şekilde bir festivalde gösterilir. Mehmet Kaynar'a hayat mücadelesinde başarılar dilerim, eminim süslü püslü basının ilgisini koluna yarı-çıplak bir yabancı oyuncuyu takınca çekecektir. Ama bilsin ki bu memlekette değer bilen birileri var. Sen varsın Mehmet, ben varım, benim gazetem var, okuyucularımız, aslan gibi gençlerimiz var. Az önce bahsettiğim, aklı fikri Beren'de Burcu'da, hacıda hocada olanlar, yarın bir gün Mehmet ödül alır veya ünlü bir kadınla poz verirse peşine düşerler. Ama geç olur...