• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ELİF AKTUĞ

Bugün bayramı yaşamak kolay!

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 18.07.2015, 00:00
İnsanların güvertesinde sırt sırta oturup, bir bilinmeze doğru yol almalarının verdiği korku, merak ve tedirginlikle ufka doğru bakındığı ve kalabalıktan ve elbette serin havadan ötürü birbirinin üzerine yığıldığı, bir koca tahta gemiyle geldiler Ayvalık'a, 1924 yılında. Mübadeleyle Girit'ten gelen 3 bin kişinin arasındaydı annemin ailesi. Geldiler, yerleştiler ve kendilerine bir dünya kurdular, sil baştan...

SEKİZ ÇOCUĞA KIYAFET DİKMEK
Bayram sohbeti yapıyoruz annem ve babamla kahvaltı soframızda; babam bir aydır oruç tutmanın verdiği mahmurluğu üzerinden pek atamadığı için yavaş yavaş çayını yudumluyor. 40'lı yılların sonunu, çocukluğunu hatırlıyor annem; Ayvalık'ta bayramların nasıl kutlandığını anlatıyor. Rahmetli anneannemin 8 çocuğu var, 40 yaşında dul kalmış bir kadın! Her bayram öncesi 8 çocuğuna da baştan ayağa kıyafet dikiyor, çoraplarına varana dek, aklınız alıyor mu? Parası çok olanın bile ancak otobüsle yarım günde İzmir'e gidip, alışveiş yapabildiği dönemler...
Şimdi ne hikmetse milyarlar verilen, özellikle İstanbulluların bayıldığı otantik evlerde su yok o dönem Ayvalık'ta! Çeşmeden akan iplik kalınlığındaki suyla günde üç defa bulaşık yıkamakta anneannem, yemek yapmakta ve evlatlarına eksiklik hissettirmemek için çırpınmakta. Her bayram sabahına hazır ediyor kıyafetleri. Erkek çocuklarına pantolon, ceket, gömlek, kravat dikip, kızlara kabarık elbiseler, saçlarına kocaman fiyonklar, dantelli çoraplar ve hatta mayolar diken bir kadın... Anneme tığla ördüğü bikiniler efsane mesela, şu çok moda bir marka var ya Missoni diye, işte onun desenleri vardır ya, aynı onlara benziyor. Eski fotoğraflara bakıyorum. Annem, öyle sıradan bir kasabada yaşayan sıradan bir çocuğa benzemiyor. Sanki siyah beyaz filmlerden bir kare baktığım, tertemiz insanlar, tertemiz bir kasaba, mutlu insanlar...

MUTLULUK PARAYLA DEĞİL

Yokluk içinde varlık yaşıyorlar, her bayram sabahı kahvaltıdan sonra, anneannem arkasına büyükten küçüğe 'civcivlerini' alıp önce kabristana ve sonra aile büyüklerine ziyarete gidiyorlar. Annem anlata anlata bitiremiyor, annesinin yaptıklarını. Bayram hediyesi için, yeni elbiseler için kaçan uykularını, şeker toplama maceralarını. Bayram gezmeleri bitip de eve döndükten sonra, mahalle arkadaşları toplanıp, başka başka mahallelere giderlermiş şeker toplamak için. O dönem Ayvalık zaten avuç içi kadar bir yer, Cunda'da kimsecikler yok.
Kasabanın meydanında bando takımı marşlar çalar, türlü eğlenceler tertip edilirmiş ve herkes katılırmış coşkuyla. Eğlenmek ve mutluluğun parayla ilgisi yok aslında. Giritliler şöyle dermiş, "Bir ailede ne kadar muhabbet ve kalabalık varsa, o kadar mutluluk olur".
Bugün ailelerindeki kalabalıktan ve bayram telaşından kaçarak, otel kalabalığına sığınıyor insanlar. Sosyal medyada paylaştıkları mesajlar tuhaf geliyor bana bu yüzden, "Nerede o eski bayramlar, şöyle yapardık böyle yapardık". Eh madem o bayramların tadı damağında kaldı, ne diye koştura koştura gittiniz tatil köylerine?
Çocuklarını şımartma yarışındaki ebeveynler dövünüyor mesela, "Bizimki hiçbir şeyle mutlu olmuyor şekerim, hiçbir şeyi eksik değil oysa". Bayram hediyesi heyecanıyla uyudu mu çocuklarınız peki, diye sormak istiyorum. Bayram heyecanınız, sevinciniz, aile muhabbetiniz hiç eksik olmasın, inanın eksik kalırsınız altın varaklı mobilyalarla dolu otel odasında bile olsanız...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA