Salih Esen İzmir'in önemli sanayicilerinden biri.
Aynı zamanda Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Meclis Başkanı. 
Yoğun çalışmaları arasında başını kaldırıp sorularımızı da cevaplandırdı.
Konumuz, yasalara ve bunun getirdiği önlemlere rağmen bir türlü önleyemediğimiz iş kazaları...
Esen, "Kanunlar iş kazalarının yüzde 98'ini, meslek hastalıklarının yüzde 100'ünü önlemeyi amaçlıyor" diyor ama, iş kazalarında artış önlenemiyor.
Esen'i dinlemeye devam:
"Bu noktayı çözmeliyiz. Artışlarda, işçi-işveren ikilisinden sadece tek tarafı itham etmek büyük haksızlık olur. Devletimiz denetimleri yapsa da, istenenen sonuçlar tam olarak alınamıyor. İşverenlerin bir kesimi, iş güvenliği önlemlerini maliyet olarak görmekte. Bu yanlıştır ve insan hayatının maliyeti olamaz. Çalışan açısından baktığımızda ise, kurallara uymak kesinlikle bir gereklilik olmalıdır. İş sağlığı ve güvenliği konusunda işveren gerekli bütün yasal sorumlulukları yerine getirdikten sonra, kişisel koruyucu ekipmanı kullanmayarak yükümlülüklerini yerine getirmeyen çalışanın iş kazalarında işverenle ortak sorumlu olması gerekmektedir.
Bareti, kemeri takmayan bir çalışanın yaptığı kazadan işvrenin sorumlu tutulması çok adil olmamaktadır." Kamuoyunda iş kazalarının en çok sanayide olduğu yönünde algı yaratıldığını belirten Esen; inşaat, tarım ve lojistik sektörlerinin öne çıktığına işaret ediyor.
Bahane
Ahmet Bey, sabahtan beri elinde olta, deniz kıyısında balık bekliyordu.
Saatlerdir, onun bu beyhude bekleyişini gülümseyerek seyreden kayıkçı Salih Reis sonunda seslendi:
-Yahu, nafile bekliyorsun.
Bugün balık yok...
-Benim de tutmadan gitmeme imkan yok.
-Neden?
-Karım "Bugün balık tutmadan gelirsen seni içeri almam" dedi.
Salih Reis gülümseyerek tamamladı:
-Karın seni evden kovmuş da haberin yok!