Soma'da açılan 'Önce Kadın Eğitim ve Üretim Merkezi'ndeki kursa katılan kadınlarla konuşurken bir kez daha anladım ki para kazanmak kadına çok büyük güç veriyor. Aslında kadın erkekten daha güçlü. Bunu biliyoruz. O yüzden kadınlar susturuluyor, bastırılıyor, gücünün farkında olması istenmiyor ya.
Kadının kendi gücünü kullanarak başkalarını güçlendirmesi ve kadınlardan bu fedakarlığı yapması isteniyor. Karşılığında hiçbir şey istemeden üstelik.
Soma'da sertifika alan kadınlardan biri törende bakın ne dedi: "Daha önce babamın kızı, eşimin karısı, çocuklarımın annesi idim. Şimdi ise sadece kendimim. Artık kendimin farkına vardım."
Kendinin farkına varmasının nedeni bir şeyler öğrenerek el işi yapması veya üretmesi değil. Kadınlar zaten doğduğu andan itibaren üretiyorlar. Eldeki malzemeyle çocuklarının ve evdekilerin karnını doyuruyor. Evdeki malzemeyle evini güzelleştiriyor. Giydiriyor, donatıyor. El işi, nakış yapıyor, örgü örüyor. Ama yaptıklarının karşılığında para almıyor. Yaptıkları onun asli görevi olarak kabul ediliyor. Yapması gerektiği sürekli hatırlatılıyor kendisine. "Bir kadın olarak" ev ve el işi yapmalı. Bedavaya. Parasız olduğu için de değeri yok.
PARA KAZANMAK
Ama bu tür işler evin dışında değerli. Emek isteyen işler. İşte Soma'daki kadın da daha önce yaptığı el işlerini biraz daha geliştirip bir şeyler üretince ve bu ürettikleri pazarlanıp satılınca öğreniyor ki yaptığı işin önemi ve değeri büyük. Getirisi var. Para kazanıyor. Para kazanınca da güç sahibi oluyor. Daha önceleri önemsenmeyen kadın değerli ve güçlü oluyor.
İşte o yüzden erkekler kadınların evin dışında çalışmasını ve para kazanmasını istemezler. O yüzden kadın çalışmak istediğinde, "Ben para kazanmıyor muyum? Benim param sana yetmiyor mu?" diyerek duygu sömürü yapar ve erkeklik güçlerine sığınarak kadını ezmeye kalkışırlar.
Erkekler kadınların güçlü olmasını istemez. O zaman kendi güçlerinin bir önemi ve değeri kalmaz. O çok büyüttükleri para kazanma işini kadınların da yapabildiklerini herkes görür çünkü. Sadece onların tekelinde değildir para kazanmak ve güç sahibi olmak.
Kısacası kadınlar genelde güçlerini aile sistemini, aile fertlerini ve çevrelerindekileri güçlendirmek için kullanırlar. Onlara bu öğretilir ve 'bir kadın olarak' bunu yapmaları istenir.
Yani 'Başkalarını güçlendirmek için kendi güçlerini' kullanırlar.
BAŞKASINI GÜÇLENDİRMEK
Uzmanlara göre bu tür güç, farklı davranış tarzları ve farklı amaçlar güder. Yani gücünü bu şekilde kullanan kişi, her şeyi tümüyle kontrol edemeyeceğini bilir. Bu yüzden diğer kişilerin sürekli değişken güçleriyle baş etme yollarını arayıp bulmaya ve anlamaya çalışır. Zamanlamayı iyi yapma, becerilerini yerinde kullanma ve sabırla kendini daha güçsüz hisseden kişinin gelişmesini ve güçlenmesini sağlar.
Psikolojide bu tür güce 'birlikte güçlenme' adı veriliyor. Bu terim, güç birliği ederek kendini güçlü hissetmek, başkalarını güçlendirerek kendini güçlü hissetmek anlamını taşır.
Ve bu, topluma hakim olan ve erkeklerin anladığı geleneksel güç anlayışından; yani bir başkası üzerinde güç kullanarak kendini güçlü hissetme kavramından oldukça farklıdır. Genelde kadınlara özgü bir güçtür çünkü toplumun kadınlardan beklediği de budur.
Kadınlar da yakın ilişkide bulundukları tüm kişileri; aile, eş, sevgili, çocuklar, hatta patron, iş arkadaşları ve çevrelerini sürekli, belli veya belirsiz güçlendirmeyi doğal olarak benimserler. Ve bunu sorgusuzca ve yaptıklarının değerini bilmeden yaparlar. Ve de yaptıkları işi küçümseyerek 'Ben bir şey yapmıyorum ki!' diye gerçekleştirirler.
Bilmezler ki, başkalarını güçlü kılıp kendini güçlü hissetmeye yönelmek, öz gücünü seferber etmek demektir.