• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Çeşme koyları daha mavi

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 30.09.2016, 00:00

Önce bilmemiz gereken bazı gerçekler: denizlerimizi, karadan ve denizden gelen kirlilik nedeniyle hızla kaybediyoruz. Her geçen gün deniz ve başta balıklar olmak üzere denizin hayat verdiği canlılar ölüyor.
Denizler adeta dünyanın en büyük çöplüğü. Çünkü tüm kanalizasyon atığı, endüstriyel ve tarımsal atık, su kaynaklarına atılıyor.
Peki, kim kirletiyor? Biz, yani insanlar. Deniz kirliliği, yüzde 80 oranında karadan ve insan eliyle gerçekleşiyor. Sadece tekneler veya gemilerden atılan atıklar veya denizlere atılan plastik veya pet şişeler kirletmiyor denizleri; evde, ofiste, hastanede, fabrikada kanalizasyona giden her şey denizin kirlenmesine neden oluyor. Yani evimizde elimizi yıkarken veya bulaşık- çamaşır yıkarken de denizleri kirletiyoruz.
Aldığımız iki nefesten birini denizlerimizin sağladığını göz önüne alırsak, denizleri kirleterek kendi yaşam döngümüzü yok ettiğimizi söyleyebiliriz.

ARITMA TESİSLERİ ŞARTI

Peki, ne yapmamız gerekiyor? Öncelikle sanayi tesislerinin arıtma sorununu çözmesi şart. Rakamlara bakarsak, sanayide kullanılan suyun yüzde 81'i ve organize sanayi bölgelerinde bir yılda üretilen 30 milyon metreküp atık su, arıtılmadan doğaya bırakılıyor.
Belediyeler de bu işi üstlenmiyor. Arıtma, belediyeler için de öncelikli konular arasında yer almıyor ne yazık ki. Belediyelerimizin büyük bir kısmında arıtma tesisi mevcut değil. Kıyı belediyelerin yüzde 74'ü arıtma tesisi hizmetinden yoksun. Toplam 2.950 belediyenin 650'sinin kanalizasyon şebekesi yok. Bunlar TUİK 2012 verileri. Dört yılda çok şeyin değiştiğini söylemek de mümkün değil.
Turistik işletmelerin arıtma tesisi var mı sanıyorsunuz?
Maalesef çoğunda yok. Var olan tesisler de çoğu zaman çalıştırılmıyor. Ayrıca tarım da denizleri kirletiyor.
Aşırı ve bilinçsizce kullanılan gübre ve kimyasal ilaçlar, rüzgar ve yağışların da etkisiyle akarsulara, dolayısıyla denizlere taşınıyor.
Kısacası denizlerimiz nefes alamıyor. Türkiye'nin denizleri can çekişiyor da diyebiliriz. Su kaynaklarımızı, doğaya bıraktığımız atıklarla yine bizler kirletiyoruz.

ATIK TOPLAMA TEKNESİ

İşte kıyı ve denizlerinin korunmasını ulusal bir öncelik haline getirmek amacıyla 1994 yılında kurulmuş olan Deniz Temiz Derneği/TURMEPA bu konuda önemli çalışmalar yapıyor. Kıyılarda dolaşan 5 atık toplama teknesi ise, denizdeki teknelerden katı ve sıvı atıkları topluyor.
Bunlardan biri de 10 yıldır Çeşme koylarında dolaşan ARKAS Holding'in yapımını ve işletimini üstlendiği "Arkas Turmepa II". On yıl önce TURMEPA'dan gelen teklife "Sadece Çeşme koylarında" atık toplamak kaydıyla "Evet" demiş, Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas.
Bu süre içinde 2.900 tekneden yaklaşık 1.500.000 litre sıvı atık ve 6 tonu aşkın katı atık toplanmış. Bu, on yılda 78 binin üzerinde damacana atık suyun denize karışmasının önlenmesi anlamına geliyor. Haftanın her günü sabah 08.00'den akşam 18.00'e kadar Hacettepe Koyu, Aya Yorgi Koyu ve Çeşme Merkez arasında geziyor atık toplama teknesi.
İşbirliğinin 10. yılını kutlamak için İzmir'de düzenlenen törende konuşan Lucien Arkas, "Biz ekmeğimizi denizden kazanıyoruz. Merkezimiz İzmir.
Dolayısıyla dünyada eşi benzerine az rastlanan ve milli değerlerimiz olan Çeşme koylarını ve plajlarını korumaya almamak olmazdı" diyerek başka şirketlere ve yerel yönetimlere örnek olmaktan dolayı mutlu olduklarını belirtti.
Arkas'a plaketi TURMEPA'nın yeni başkanı Şadan Kaptanoğlu verdi. Denizcilik sektöründen gelen bir şirketin başkan yardımcısı Kaptanoğlu. Öncü kadınlardan.
Tek rakibinin kendisi olduğunu söylüyor.
Adını bundan böyle daha sık duyacağız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA