Bence, Onno'nun (Tunç) peşinden gelen çok önemli bir müzik adamıydı Uzay Heparı. Hayata 25 yıl tutunabildi. Motosikletiyle, yolda arıza yapan ve durmak zorunda kalan Demet Akbağ'ın aracına çarpıp hayatını kaybettiğinde müzik dünyasında piyanist ve aranjör olarak müthiş bir ivme kazanmıştı. Dün onun ölümünün 20'inci yıldönümüydü...
***
Uzay Heparı'yı Sezen Aksu vasıtasıyla tanımıştım. Onno'yla çalışmalarına ara veren Sezen, Uzay'da yeni bir enerji bulmuş şarkılarını ona teslim etmeye başlamıştı. Uzay Heparı çok sıkı düzenlemeler yapıyordu. Müzik dünyasında ilk olarak Vedat Sakman'ın dikkatini çekmiş, şöhretlerin arasına ilk katıldığında Zuhal Olcay'ın "Küçük Bir Öykü" albümünde piyano çalmıştı. Levent Yüksel, Sertab Erener ve Aşkın Nur Yengi albümlerinde çok başarılı olmuş, Sezen Aksu'yla müziğin dışında gönül ilişkisine de girmişti.
1993 yılı içinde Sezen'le birlikte Nükhet Duru için bir albüm hazırlamaya başladık. "Yasaksa Yasak", "Sürgün" ve "Çay" adlı parçaların düzenlemelerini aranjör olarak Uzay Heparı'ya teslim ettik. İşte o albüm çalışmasında Uzay'ın nasıl bir disiplin içinde çalıştığını ve ne kadar yaratıcı olduğunu yakından gözlemledim. Yeni bir Onno Tunç doğuyordu.
***
Kaza geçirdiği 31 Mayıs 1994'te manken Zeynep Tunuslu'yla 6 aydır evliydi. Fatma Girik kıymıştı nikahlarını. Uzay 24, Zeynep 31 yaşındaydı. Ve kural bozulmamış kendinden hep yaşça büyük sevgilileri olan Uzay, evliliğinde de aynı tercihi yapmıştı. Zeynep, Uzay'a kazadan bir gün önce bir bebekleri olacağı müjdesini vermişti. Uzay bebeğini göremedi. Bebek 5 Ocak 1995'te dünyaya geldi. Ona babasının adını verdiler. Uzay Kanat Heparı şimdi 20 yaşının içinde ve babası gibi yakışıklı karizmatik bir genç. Modellik yapıyor...
Arşivimde saklamışım... Ölümünden önce bir röportajında şu sözleri sözlemiş Uzay: "Hızlı yaşayıp bütün yaşanacak şeyleri tüketmekten korkuyorum. Bazı keyifleri belirli yerlere bölmeye çalışıyorum ama yaşanacak çok şey de var. Benim de hayata karşı çok büyük enerjim ..."
Hızlı yaşadı, 50'lerin efsanesi aktör James Dean gibi çok genç öldü. Arkasında bıraktığı yapıtlar arasında en sevdiğim 1993'te Sezen Aksu'ya piyanosuyla eşlik ettiği "Küçüğüm" adlı şarkıdaki piyano yorumudur... Sezen'in "Deli Kızın Türküsü" adlı o albümünde bir çok düzenlemesi de yer almıştı.
***
90'ların başında yeni kuşak müzisyenlerin en yeteneklilerinden biri olarak parlayan Uzay, farklı karakteriyle de dikkat çekiyordu. Özellikle gönül ilişkilerinde. Sezen'in orkestrasında çaldığı günler. Almanya turnesinde bir Türk kızıyla üç günlük bir aşk yaşar Uzay. Havaalanında, ayrılacakları dakikada kız "Bende resmin bile yok" der. O zamanlar daha fotoğraf çekebilen cep telefonları yok. Uzay sevgilisine "Ben gümrükten geçene dek bekle" der. Gümrükten geçtikten hemen sonra pasaportunu üç günlük sevgilisine fırlatır. Almanya'dan çıkışı böyle olunca Türkiye'ye girişi kolay olmaz. Neyse ki Sezen Aksu vardır. Gümrükteki polisler ikna edilir ve Uzay Türkiye'ye giriş yapabilir.
***
Uzay'ı kaybedeli 20 yıl olmuş. Ben yitirdiğimiz büyük değerleri doğum ya da ölüm yıldönümlerinde hatırlatmaya ve yeni kuşaklara tanıtmaya devam ediyorum. Bu misyonu yüklendim ve her fırsatta yerine getirmek istiyorum.
Sapanca anlaşması
Başlığı böyle koyunca birden aklıma lisede öğrendiğim Karlofça antlaşması geldi. Osmanlı Devleti ile Kutsal İttifak Devletleri'nin Sırbistan'ın Karlofça kasabasında 1699'da imzaladıkları bu antlaşma ile Osmanlı'nın gerileme devri başlamıştı...
Sapanca anlaşması ise, geçtiğimiz hafta içinde dört müzik birliği arasında (Mesam, MSG, Müyap, Müyorbir) iki günlük görüşmeler sonucunda Sapanca'nın Richmond Oteli'nde imzalandı.
Ortak Lisanslama Birimi'ni devreye sokan anlaşma umarım yeni bir dönemin başlangıcı olacak ve telif borçlularının karşısında müzik sektörünün haklarını daha kolay alabilmelerini sağlayacak. Yani, Karlofça'nın aksine yükselme devri başlıyor...
Meslek Birlikleri yönetim kurullarının üyeleri olarak yaklaşık 40 kişi Sapanca'daydık ve hemen her konuda anlaşıp imzaları attık...
Henüz çıkarılamayan yeni telif yasasının da ortak lisanslamayı mecbur tuttuğunu ekleyelim ve "müzik sektörünün gözü aydın" diyelim...