Salı günü Bükreş'ten döndüm. Aysun'la buluştuk ve Zorlu Müzik Center'a attık kendimizi. 5'inci Uluslararası İstanbul Opera Festivali'nin Gala Konseri vardı. Peki, Bükreş'te ne işim vardı? Onu birazdan anlatacağım. Önce gala konseri...
***
Sahnede İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası. Şef Rus kökenli Amerikalı Constantine Orbelian. Orkestrayı o kadar keyifle yönetiyor ki etkilenmemek mümkün değil. Ve sahneye bembeyaz yele gibi saçları omuzlarına dökülmüş Brad Pitt benzeri 51 yaşında Rus bariton Dimitri Hvorostovsky geliyor. Sahnede avına atlamaya hazır bir panter gibi duruyor. İnanılmaz bir nefes tekniği var. Ustalığını daha ilk yorumunda ortaya koyarken, sıcacık tebessümüyle yüreğinize de dokunuyor. Porto Rico'lu soprano Ana Maria Martinez de müthiş. Martinez adını, "Placido Domingo Ses Yarışması"nda ödül kazanarak duyurmuş, Latin Grammy ödüllü (2001) bir sanatçı... Düetleriyle ve solo yorumlarında salondan büyük alkış alıyorlar. Ellerimiz yoruluyor alkışlamaktan.
***
Denizbank'ın sanatsever CEO'su Hakan Ateş ve eşiyle karşılaşıyoruz. Yine başarılı bir festivale sponsor olmanın gururunu yüzlerindeki tebessümden anlıyorsunuz. Tebrikler ve teşekkürler...
BÜKREŞ'TE JÜRİ ÜYELİĞİ
40 yıllık dostum Bülend Özveren "Türkçe Olimpiyatlarını izlemelisin, jüri üyesi olarak Bükreş'e gel. Bu çocuklar harika!" diye ısrar edince 2 günlüğüne Romanya'ya uçtum.
Uluslararası Türkçe Derneği'nin organizasyonu. Sekiz yıldır 145 ülkeden onbinlerce öğrenci arasında barış köprüleri kurmak amacıyla yapılıyor. Bu bir dil ve kültür festivali. Bir Mozambiklinin, Kamerunlunun, Cezayirli'nin, Filipinli'nin, Romanyalı'nın, Amerikalı'nın, Fransız'ın bizim gibi Türkçe konuşması, şarkılar söylemesi, kendi coğrafyamızın halk danslarını oynamaları nasıl güzel ve gurur verici anlatamam.
***
İlk gece Türkçe şarkılarla yarışıyorlar. Attila Özdemiroğlu/Aysel Gürel şarkısı Firuze'yi söyleyen 18 yaşında Kosova'lı öğrenci Anita Syla birinci oluyor. Samimi söyleyeyim. Şimdiye kadar duyduğum en güzel "Firuze" yorumu... Bu kız hem çok sempatik, hem de süper bir sese sahip. İkinciliği Azerbaycan "Zahidem Çiçekler Ekiliyor", üçüncülüğü Cezayir "Adını Sen Koy" şarkılarıyla kazanıyorlar.
Jüri üyeleri arasında yer alan dünyanın en büyük pan flüt ustalarından Georgie Zamfir'le tanışıp sohbet etmek benim için ayrı bir güzellik...
İkinci gece yarışmacılar kendi dillerinden şarkılar söylüyorlar. En iyi ses seçiliyor. Birinci Gürcistan, ikinci Fransa, üçüncü Tanzanya...
Notlarıma bakınca iki yarışmada da yaptığım sıralamanın çıkan sonuçla aynı olduğunu görüyorum. Bu beni daha da mutlu ediyor.
***
Sunucular arasında Murat Başoğlu'nun yanında Romanya'lı Andrea var. 24 yaşında. Güzel, becerikli, sempatik ve çok başarılı. Karadeniz Ereğlisi'nden bir Türkle evlendiğini söylüyor. Bir de ufak tefek kapkara Mozambik'li Bangayana. Hayatında ilk kez sunuculuk yapmasına rağmen o da kusursuz. Bizim profesyonel ve ekranlarımızın popüler sunucusu Murat Başoğlu tüm yakışıklılığı, karizması ile sahnede. Ne var ki gözünü elindeki notlardan ayırmıyor, her cümleye "Evet" diyerek başlıyor. Sunuculukta her söze "Evet" diyerek başlama hastalığı bizim ekranlarımızın en bulaşıcı hastalığı. Yarışma sonrası Bülend Özveren ve Bülent Osma gibi iki deneyimli ve mesleklerinin gerçek ustası yayıncı arkadaşımla uzun uzun, bir türlü tedavi edilemeyen bu hastalığı konuşuyoruz...
Ve ben Murat Başoğlu gibi sahneye yakışan bir sunucumuzun bu hastalığın pençesinden nasıl kurtulamadığına şaşıyorum...
***
Unutamadığım sahnelerden biri Soma faciası için söylenen "Karadır Kaşların" adlı türkü. Ortada Tanzanyalı bir çocuk bağlama çalıyor. Azerbaycan ve Arnavutluk'tan iki çocuk paslaşarak bu türküyü söylüyorlar. Hepsinin başlarında madenci kaskı var...
Mozambiklilerin Kastamonu dolaylarından sergiledikleri halk oyunları, Kırgızistan ve Azerbaycanlıların birlikte yaptıkları halk oyunları gösterisi bir Türk olarak beni heyecanlandırıyor, gururlandırıyor...
Bir teşekkür de bu kadar ülkeden, bu kadar güzelliği bir araya getiren ve Türkçeyi dünyaya yaymak için çaba gösterenlere...