Beni en çok yörüngesine alan müzik duayenlerinden Abba'nın gösterisi (yenisi olsa da) herşeyini hazırladığım seyahatimi erteletti. Haliç Kongre Merkezi muhteşem olmuş, önce bunu yazmak zorundayım. Özürlerimle, bizim en büyük konser salonumuza bakarsak dünyalar kadar farkımız olduğunu anında görürüz. Demek ki bazı otoritelerimiz (İzmir'den) bir İstanbul yolculuğu yapsa iyi olur diyorum, acizane.Gelelim konsere; bir kez daha yazdım, yine de doymadım bir daha yazıyorum. Herkes anlayacağı, zevk alacağı yerlere gitse böylece biletler tükenmese, belki başına az malzeme çıkar ama daha anlamlı gösteriler olur diyorum. Abba'ninki gibi. Herkesin bir ağızdan, aynı duygu aynı hazla tüm ama tüm repertuarı söylemesi, aynı anda coşup aynı anda duygulanması çok güzeldi. Konser içime sindi, herkes gibi, hele içeri geçip tüm grupla konuşmam başka bir neşeydi benim için. İzmir'i iki hanım solist de çok iyi biliyor ve mutlaka gelmek istediklerini söylüyorlardı.
Bu arada yaza Efes'e geleceklerini bu yüzden İzmir ve Çeşme için konser bağlantılarını görüştüklerini söylediler. Avrupa turnelerinin ağzına kadar dolu geçtiğini, sadece Yunanistan konserinin mali krizden dolayı iptal olduğunu ve bilselerdi Türkiye konserlerini uzatabilecekleri söylediler.
Çıktıkları turnede şu ana kadar 100.000'in üstünde kişi izlemiş bu dev grubu şimdiye kadar. Şu anda tabii ki yaşı hayli ilerlemiş hakiki saksafoncuları ve aranjörleri Anderssen süper bir performans sergiledi. Hele hele keman ve viola çalan güzel kızlar süperdi. Yıllarca önce 80' lerde Abba'yı seyreden bir tanıdığım, o günkü aynı hazda seyrettiğini söyledi konseri.
İzmirliler bir de İstanbul'u görmeli
İstanbul yılbaşına hazır. Susleriyle, renkleriyle, fiyatlarıyla, aniden soğuyan hava şartlarıyla, vitrin ve artan kalabalığıyla İstanbul yılbaşına hazır. Herkes sokaklarda. Tamiri imkansız bir trafik sıkışıklığı benim çok sinirimi bozsa da gördüğüm kadarıyla pek bir kişinin rahatını bozmuyor. İstanbul'da olmak onlara başka bir haz veriyor, benim sakin İzmir'den aldığım gibi. Ama faaliyetlere gelince hiç bir şey söylemeye hakkım yok. Hele beni çok ilgilendiren her türden sanat gösterileri pek negatif lafı edilecek gibi değil.
Nazan'ın çok mutlu olacağına inanıyorum
Ben ne ketum bir gazeteci (yeni ve minik) olduğumu bir kez daha anladım, arkadaşım Nazan Şoray'in erkek arkadaşı ile resimlerini gördüğümde. Biz bir sene kadar önce gittiğimiz Londra seyahatinde tanışmıştık delikanlıyla. Hiçbir şekilde renk vermedim, hiçbir şekilde yazmadım, yazdırmadım. Çünkü bu benim gözümde haber değil dedikodudur. Bu da halen 1970'lerde yaşayan insan modellerinde bitmiştir. Şimdi ki herkes biliyor, ben de beraber geçirdiğimiz, şovumuzdan sonra (Fatih Ürek, Sibel, Suzan Hacısüleymanoğlu ve bizi Londra'da misafir eden Barış kardeşimiz ile) bizi Hilton'da misafir eden Nazan-Mehmet çifti ile resmimizi yayınlıyorum. Nazan benim çok eski ve çok değerli arkadaşımdır. çok mutlu olacağına inanıyorum bu çok efendi delikanlı ile... Şimdi İtalya'ya geçiyorum. Haftaya size oradaki gelişmeleri bildirmek üzere şimdilik uçağa biniyorum.