Ayağımın tozu ile döndüğüm yurtdışı gezisinden ülkemize, İzmir'ime, evime adapte olamadan Bodrum'a geçtim. Bu arada size hazırladığım Avustralya anılarımı da hazırlıyorum. 'Abimmm' dediğim çok ender kişilerden biri 'Hayri Abim' (Yazıcı) İzmir'den arabasıyla Bodrum'dan geçerken, beni de aldı hiçbir yere uğramadan doğruca bu yaz hep birlikte işletmeyi planladığımız 'Grand Yazıcı Beach'e geçtik. Öyle güzel olmuş ki, heyecanım daha da yükseliverdi. Eh biraz da eski olduğum için gözümde canlanıyor ne güzellikler yapacağımız. Bodrum'da eski günlere, haftalara, yıllara dönmek iyice kızıştırdı beni. Hayran olduğum zekası ile tüm talimatlarını verdi abim. Otele de uğrayıp yeni sezonun yeniliklerinde haber aldıktan sonra, Bodrum'a indik. Bodrum'un klasiklerinden 'Manastır' da kalmak inanın eskisi gibi bir ayrıcalık. Güler yüzlü personelin sizi iyi bir yerde olduğunuzu hissettirmesi kadar başarılı bir faktör azdır bilirsiniz, hele manzara, odaların klasik konumları... Bilirsiniz 'Manastır' bu yörenin en eski, en sık butik otellerinden biridir.SAHİBİ SADRİ ŞENER
Otele ilaveten 19 suitten oluşan yeni bir bölum yapılıyor. Hatta içlerinde hamam olanları bile var. Otel müdürü Eren Tarzi'dan aldığım bilgilere göre 1930'un Fransız dizaynı kullanılmış. Yaz rezervasyonları şimdiden bitmek üzere. Bu yaz bahce restoranı dunya mutfağı ile faaliyete geçiyor. En güzel Bodrum manzaralı otellerden biri Manastır'a özel tescilli 'Lahen' adlı et yemeği ki, özelliği lahana ile etin bulusması özel sosu ile en istenen yemeklerinden. 40 kalifiye elemanın çalıştığı bu tesis 24 yıllık ve Bodrum'un bir klasiği. İlk butik otellerden de biri. 2011 sloganı da 'buluşma noktası'. Otelin bir özelliği daha sahibinin Hayri abimin çok eski bir dostu ve Trabzonspor'un başkanı Sadri Sener gibi değerli birinin olması.
KAHVALTI
Mutlu bir şekilde sabah kahvaltısına geçtiğimiz ikinci bir Bodrum klasiği 'Vittoria' kahvaltısı ancak tattığınızda anlayabileceginiz muhteşem bir kahvaltı...
Her şey inanılmaz taze ve lezzetli ama bir yumurtalı kavurması var ki, sanmıyorum başka yerde yiyebilelim. Tanımam pastane işletmeciliğinde Karadenizlinin üstüne. İbrahim abim yıkılıyor. Biraz İbrahim abimden bahsetmek istiyorum. 1902'de Karadeniz'den gelen ilk ailelerden biri, ailesi. Aynı benim İzmir'e yerleşmemin sebeplerinden biri olan 'Reyhan Pastanesi' eşrafı gibi Hemşinli. Şu pastane dünyasında Karadenizliler'in eline pek kimse su dökemiyor. Kendilerini çok sevdiğim Bodrum klasiklerinden 'Yunuslar Pastanesi'ni de katarsak. Ali Reyhan'a söz verdiğim gibi en kısa zamanda Camlı Hemşin'e gidip orası hakkında size bir seyahat öyküsü yazmak farz oldu. İbrahim, Bodrum'lu bir hanımla evleniyor. 1979'da Vittoria Pastanesi'ni ilk olarak Bodrum'da açıyor. 1984'te de bar-Restoran konseptine dönüştürüyor. Aynı yıl da İzmir...
Birbirinden başarılı tatlı, tuzlularını ve çok başarılı menüsünü kendi seçiyor. Bunların yanı sıra devamlı çalıştığı Belçika ve İtalya kökenli firmaların yetkilileri her yıl gelip yenilikler icat ediyorlar hep birlikte. Kış ve yaz devamlı açık olan 'Vittoria'nın sabah kahvaltısı, akşam üstü çayının bilhassa gidilmesi gereken tüm gün açık (Gümbet kavşağındaki Migros ile Karia Oteli arasındaki) ikinci mekanı dolup dolup taşıyor. Yaz aylarında bunlara barlar sokağı girişindeki mekan 23.30'dan itibaren her gece dolup dolup taşıyor kulüp olarak. Kişilerin seçilip alınması Bodrum'un gidilebilecek en rahat mekanlarından biri olmasını kılıyor. Dünya ne küçükmüş hakikaten. 'Vittoria'da kahvaltı ederken İstanbul'dan Urla'da (Mytos Balık) ve Haydarpaşa Garı'nda nefis iki balık restoranı olan arkadaşım Cem (Bişkin) katıldı bize. Laf lafı açtı benim Milano'daki en can dostumun yeğeni Nedim'e geldi laf. Birkaç sezon Cem ile İstanbul'da çalışan Nedim, İbrahim'in de mekanını işletti 2 sezon evvel.
Nedim meğer ne güzel şeyler yapmış ki iki eski patronu da kendinden böyle iyi bahsediyor. Geldik her zamanki mevzumuza. İyi şeyler yap mutlak bir gün sana döner. Vittoria'dan 'Yunuslar'a geçmek istedim, hani pasta, corege başlamışken onları da yazabileyim diye, ne mümkün inşaat halindeki yollarımız pek geçit vermedi. Bir an evvel sıkı bir çalışma ile su insan ve araç trafiğine açılabilirse insanların da ekmeği ile oynamamak o derece azalır diyorum.
İYİ ŞEYLER YAPMALI
Yolların ne zaman bitebileceğini düşünürken kendimi 'Kısmet lokantası'nda buldum öğlen yemeğinde. Burası apayrı bir dünya. Tüm Bodrum esnafı, devlet yetkilisi, oturanı bir öğlen yemeğinde mi buluşur? Bir de muhteşem bir ev yapımı menü eklenirse buranın 1 numara olmasına kimse karşı gelemez bence. Yine İzmir'den bizim beach'in mühim noktalarını tamamlayacak mimar arkadaşım İlknur ekibi ile katıldı, 'Kısmet' sofrasına. Yağan yağmura rağmen ekibin masadaki yerlerini zor tuttum.
Sabah kesin gitmek gözü ile baktığımız İstanbul seyahatini hava koşulları yüzünden iptal etmek zorunda kaldık, Hayri Abim'le en sevdiğimiz ablamız, hepimizin ablası Fikret ablamızın (Şenes) yaşgününe gitmek zorunda olmamıza rağmen.
BİR BALIK USTASI
Size geçen yıllarda çok gittiğim, favori balıkçım, mekanım 'Berk'den bahsetmeden yapamam. Halikarnas'ın hemen karşısında sayılabilecek bu balık ustasına gittik. Rezerve ful dolu idi. Tabii ki oradan buradan masamız ayarlandı. Derler ki balıkçının mutfağı önden verdiği peynirinden anlaşılır. Harika mezeler, hepsi klasik hani abartıya geçmemiş. Aynı yıllarca evvel, olduğu gibi, iyi bir balık, tertemiz bir servis, normal balıkçı mezeleri, iyi bir ambians veeee Haydar Usta...
İki günlük Bodrum yolculuğunun büyük bir bölümü size pek cazip gelmeyecek inşaatta geçti. Ancak inşaat bitsin, yerimiz açılsın bunların ardından hepimizi ilgilendirecek neşeli olaylar yazmak sizin dikkatinizi çeker dedim. Bu yüzden hani Bodrum klasiklerini bir çırpıda geçeyim dedim. Şu Besim restorandan pastaneden çıkmıyor demeyin ama gittiğim güzel yerleri de yazarım. Güzele, her zaman en güzele...