İyi pazarlar... Bu pazar uzun zamandır ilk defa, nihayet İzmir'de, Alaçatı'da sevdiklerime "Günaydın" diyerek pazarıma başladım. "Oh be, en sevdiğim, yaşamaktan en mutlu olduğum şehirde, harika köyde uyanıp, bir zamanlar tattığım gibi sabah turumu atıp, gazetelerimi alıp çaktırmadan kendi sayfama bakıp, kahvaltılıklar alıp, kaldığım yere geçmeyi özlemişim.
Bu pazar daha da heyecanlı bir uyanış olacak dedim. Hem Çeşme, hem Alaçatı, hem de "Babalar Günü". Belki "Sana ne çocuğun mu var?" diyeceksiniz. Körler sağırlar birbirlerini ağırlar... Değil işte, yıllarca yaptığım eğlence müdürlüğümden dolayı belki en kalabalık bir oğul kitlesi ile babalar günüm kutlandı.
Hani dün geceden başladı desem kutlamalar. Tabii ki bu tebrikler benim için tüm yorulmaları yok ediyor, çok da mutlu ediyor. Oğul dediklerimin çoğunun başarılı ve mutlu olduğunu görmek benim babalık hislerimi nerelere götürüyor, bir de aramaları... Tüm babaların da mutluluğunu paylaşmak istiyorum ve tüm babaların bu güzel gününü tebrik ediyor, evlatlarıyla gurur duymalarını diliyorum.
KIBRIS YOLCULUĞU
Artık buradayım diye bir yerlere gitmeyeceğim demek değil yani...Geçen hafta sonu hani yağmurla ertelenen konser için aynı ekip Kıbrıs'a gittik Ajda'mla. Bu kez Sabiha Gökçen'den uçtuk. Tam saatinde kalktı uçak, bir de Duty Free tıklım tıklım olmadığından bol bol gezindik. Savoy Otel yine ağzına kadar doluydu. Ajda severler hazırlanıyorlardı. Biz ise uçaktan iner inmez direkt balık yemeğe Girne 'Lagun' restona gittik. Harika bir yemek yedik, çıkışta Ajda'mın gündüz dolaşamadığı Girne'nin ünlü alışveriş caddesini baştan başa geçtik. Ertesi geceki gösteriye başka otellerden gelen konuklar içinde benim için en mühimleri İzmir'imizin bence en sevilen, sayılan, en pozitif birbirinden ayrılmayan üç lady'si idi. Elif Özusta, Dilek Göksan, Elif Özusta... Onlarla seyrettim Ajda'mı. Çok keyif aldık, hele alaturka sürprizinde "Huysuz ve tatlı kadın"da. Ajda'm şu saatlerde çarşamba gecesi İstanbul Arena'daki konseri için çılgın çalışmalar içinde. Tekrar başarılar diliyorum canım, rakipsiz dostuma...
TATLAR
Şu an Arzu'm (Uzel) ile şipşirin bir yerde kalıyorum. Adaçatı Aşk adı. Prag da odamın adı. Arzu'nunki Marakesh'.. Her oda ayrı bir konsept, 8 ayrı oda var. Minik otelin karşısında 'Anna Perenna' adı ile çok değişik, dekoru ve Girit asıllı ahçısı ile yerel tatları Akdeniz mutfağıyla birleştiren harika bir restoranı var. Önümüzdeki günlerde bol bol bahsedeceğim.
EKİP DE BEN DE VARIM
Eeee bu yaz size bilhassa Alaçatı'dan bol bol yazacağım... Neden mi? Hani 2 kış önce Alsancakta beni sizlerle bütünleştiren 'Lavanta' restoran vardı ya, bu yaz sezonunda Alaçatı'da hizmete devam ediyor, ekipte ben de varım. 22 yıldır ilk kez Bodrum dışında çok sevdiğim bir beldedeyim. Perşembe gecesinden Alaçatı'ya geçtim, hani yaz süresince kalabileceğim bir yuvacık bakmak ve de dün gece şöyle deneme açılışı yapmak için. İnanın cuma sabahı 'Lavanta'ya uğradığımda bir hazırlıklara bir neşe içindeki Melda'ya baktım. Aklıma Alsancak 'Lavanta' geldi. Açılıştan 1 saat önce inşaat halindeydi. Harika bir açılış olmuştu. Işıklar bile sönmüştü. Caddede yıldız gibi parlıyorduk, tüm sezon da öyle geçmişti. Son dakika her zaman en iyisidir, yeter ki içimiz ferah olsun. Bol bol seyahat, animasyon, İstanbul, İzmir, Miami anıları, en yeni magazinler sadece ve sadece artılarda buluşmak için 'Lavanta Alaçatı'da görüşürüz.
Bu arada her hafta size birbirinden güzel, sevimli ve başarılı Alaçatı mekanlarından bahsetmek üzere nefis bir yaz diliyorum.
HONG KONG'TAN...
Kıbrıs dönüşü Selma'mın (Türkeş) önemli konuKları vardı. Dünya çapında yanında 50.000 kişinin üerinde çalışanı olan Hong Kong'un en önemli ailesi... Bu en önemli aile, en mütevazI aile de aynı zamanda. Düşünün şu an dünyanın dev konfeksiyon firmalarından en az 10'una sahipler... Hong Kong'da iken (söylemesi ayıp beni çok severler) bana gösterdikleri misafirperverliği unutamam. Düşünün adedini bilemiyeceğim kalite arabalarını bırakıp, üstü açık belediye otobüsü ile şehir turu yaptık. Unutamadığım bir gece idi... O kadar doymuş, o kadar mütevazılar ki... Selma'nın hazırladığı süper geceyi, "Gelecek seyahate bırakalım, bu gece Nevizade İmroz'a gidelim. Oradan da Saray Muhallebicisi'ne..." dediler Ve biz de uyguladık. Tabii ki en sevdikleri dünya sanatçısı Savan Bıçakçı ile... Sevan'la büyük tesadüf Hong Kong'da yine bu aile ile aynı anda tanıştık. William ve Sylvia Fu...
İzmir bunlara layık
Geçen çarşamba günü, Benim seyahat ve yaşam dostlarımdan Ece (Şirin) İzmir'de idi. Ece şu an dünya çapında olan Bee Godess tasarım harikaları dışında, verdiği konferanslarla da anılıyor. İşte, İzmir'e de bir konuşma gerçekleştirmek için geldi, başarılı gösterisinden sonra Swiss Otel'in bahçesinde bana küçük bir konuşma yaptı. Bu arada gençliğimin çok güzel hatıralarla geçtiği, her köşesinde bol bol hatıralarım olan meşhur Swiss Otel'de (gençliğimde Efes oteliydi) havuzvaltı akvaryumu takıldı gözüme. Bu kadar mı şık, sıcak bir yer olur. Ve de insanlar ayakta yer bekliyorlar. Bir gece önce de Ece ile aynı yerde oturduğumuzda bu kez bir de müziğin eklendiği aynı yer dikkatimi çekti. Bir kaç kez 'En iyi yerel ve Yunan yemekleri' bahçeleri arasında ilk 10 'a giren bu hatıra dolu mekanı bu şekilde yaşattıklarından dolayı başta otel sorumlularından Tuncer Beyaz'ı ki İzmir için çok büyük bir değer kendisi ve restoranın müziğinden, mutfağına kadar tüm sorumlularını candan tebrik ediyorum. Oh be İzmir bunlara layık.