• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
BESİM KAZADO

Hollywood'un film seti kültür mirası PETRA

besim.kazado@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 12.05.2013, 00:00
UNESCO'nın 'Dünya Kültür Mirası Listesi'ne soktuğu Petra, 1977'de "Simbad" olmak üzere Hollywood'un gözdesi olmuş. Ama "Indiana Jones" ile 1 numara olmuş. Ardından Mortal Combat, Mumya Geri Dönüyor, Transformers gelmiş

Ürdün yolculuğumu tasarladığım günden itibaren en çok Petra'yı ziyaret edebileceğime heyecanlanmıştım. New York'tan tanıdığım (hatta pazar söyleşilerimden birinde size tanıttığım) dünya vatandaşı Jana'dan en çok nerede yaşamak istediğini sorduğumda, 'Petra' yanıtını almıştım. O günden beri aklımda yer etmişti bu tılsımlı belde. Dağda kutladığımız 2 arkadaşımızın yaş günlerinden, kum fırtınası, peşmergelerin kapattığı yollardan Petra'ya ulaşmak epey heyecanlı gelmişti.
Bu belde ilk 1812'de bir gezgin olan Johann Burckhardt tarafından keşfedilmiş. İlerki yıllarda dünya savaşları ve başka nedenlerle unutulmuş olan bu büyülü yerde, başta 1977'de "Simbad" olmak üzere birçok film çekilmiş ama "Indiana Jones" ile (1989) yeniden 1 numara olmuş. Ardından Mortal Combat, Mumya geri dönüyor, Transformers... bu arada UNESCO Petra'yı 'Dünya Kültür Mirası Listesi'ne sokmuş ve de dünyanın 7. harikası olmasına karar verilmiş.

HER YER KUAFÖR
Petra'da gecemizi hemen yenında bulunan oteller beldesinde geçirdik. Burada hem bildiğimiz markalar hem de geçmişteki konak ve evlerden yapılmış otantik butik oteller var. Biz havuzu, dükkanları, aynen harika mutfağı olan otantik restoranı olan birinde kaldık. Beldede bakkal, butikten çok ne var biliyor musunuz? Kuaför... Ama erkek kuaförü. Ve de üzerlerinde Kıvanç Tatlıtuğ, Murat Yıldırım vs aktörlerimizin dev resimleri ile.

PETRA MÜKEMMEL
Sabah erkenden Yunanca 'TAŞ' anlamına gelen taş şehri Petra'ya geçtik. Günlük 50 dolar girişi var. MÖ 400 ile MS 100 arasında Nebatilerin kumtaşı ve kayalıklardan yarattığı bu büyülü beldede resmen kırmızı, turuncu, sarı ve de pembe kayaları ayırarak ve de el gücü ile sanat eserinin ilerisindeki eserleri görüyor, temas ediyorsunuz. Burada yaşayan zenginlerin güçlerine göre yaptırdıkları 500'ün üzerindeki aile mezarlıkları, 7 bin kişilik amfisi, el hazne dedikleri hazine bölümü, o devirde akıllara durgunluk veren adliye sarayı, evleri, bilhassa en önemli hayat damarı suyun getirtildiği mekanizma ve daha nicelerini görmeğe 1 hatta 3, 4 gün yetmez gibi.

MUTLAK GÖRÜLMELİ
O kadar ilginç hikayeler var ki buralarda. Hazinenin önünde mesela tam ortada 31 çiçek var, bu 1 ayın gün sayısını, 7 sürahi var, bu 1 haftanın gün sayısını, 12 dev sütun var ki bu ayları belirtiyormuş. O afetlerle birbirinden ayrılmış dev kayaların arasından geçen serin yolu atlı araba ile geçtik. Bizim seyisimiz oradaki çoğu vatandaşlar gibi Türk dostu çıktı. Epey bildikleri vardı bizim hakkımızda. Ona gazetede ondan bahsedeceğimi ve de resmini koyacağımı söyleyince sevincinden uçuverdi, Yazeed Shamaseen... Mutlak görülmesi gerekir buraların.

SAZLARLA KARŞILAMA
Veda gecesi çok ama çok özeldi. Önce bir antik kente geçtik ki burada son zamanlarda ortaya çıkarılan tüm şehirlerin, denizlerin, bitki ve meyve ticaretinin mozaiklerle işlendiği nefis müzesini ziyaret ettik. Ardından da ciplerle çöl safarisi yapacağımız bölgeye. Size o taşların, kumların arasından, üstünden o nefis manzaraya karşı safarinin güzelliğini anlatmam zor. Gecesine kalacağımız Bedevi çadırları bölgesine geldiğimizde sazların karşılamalarını ve o renkli görüntüleri anlatmam da kolay değil. Sabah Akabe'ye yola çıkarken herkes çöl yaşamını biraz da olsa yaşamış oldu...

ÜRDÜN ÇOK SICAK!

Son uğrak noktamız Kızıldeniz'in en önemli beldelerinden Akabe'den Amman'a geçerken tekrar uğradığımız Ölüdeniz üzerindeki dev tesislerden öğrendiğimize göre, buraları sebebi hala bulunamamasına rağmen sedef hastalığını ve de romatizmayı kökünden yok eden bir özelliğe sahip yöreler. Yüzde 100 doluluğu her zaman devam ediyor.
Dini artıları ile, turizme attığı adımlarla, renkli yaşantışı, çöl hayatı, çöl fırtınası, yemekleri ile... İnsanca, dostça yaklaşımları, en önemlisi geleceğe çok iyi olmak için tertemiz bakışları ile mutlak gidilmesi gereken bir ülke Ürdün...

HERKESE TEŞEKKÜRLER
Bir de otelimizin lobisindeki butiğin kitap bölümünde, ve de sonradan kitapçılarda başbakanımız Tayyip Erdoğan'ın kendine ait kitabının baş köşede olması epey gururlandırdı beni. Başta Di-ar Turizm adına Dilek Araç'a, bizi en iyi şekilde ağarlayan Samir Derbi ve Ürdün konsolosumuz Sedat Önal ve eşi Figen Hanım, THY'ye ve bize güzelliklerini sunmaya çalışan tüm Ürdün yetkillerine çok teşekkür ediyorum. Ve de seyahat boyunca çok iyi şeyler aylaştığım İstanbul ve İzmir gazeteci grubu tabii ki...
Bu arada dünyanın 7. harikası Petra'yı, dünyanın tek harikası annelere ithaf ediyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA