Bu gün de Bodrum'dan yazıyorum. Tahmin ediyorum bir kaç kere daha buralardan yazarım. Önce bir süredir yapmakta olduğumuz müzikal çalışmalardan ilkinin başarı ile sonuçlandığını söylemek istedim, iftiharla. Bu gösteriyi sergilediğimiz gece, uzun süredir göremediğim birçok yakınımla paylaşmak bana ayrı bir haz verdi. Yıllarca yaptığım animasyonlarda tanıdığım ve çalıştığım en iyi koreograflardan Bodrum'a yerleşen Selda'm (Can), terzilikte en iyi haute-couture üstatlarına fark atabilecek Oğuz'um, Bodrum'un animasyon firması olarak bir imza olan Şenol (Fiesta Animasyon) ve birçok eski arkadaş haricinde Genel Yayın Yönetmenimiz Şebnem Bursalı, can arkadaş Gülşen (Altın) ve daha birçok yakınım artı WOW Bodrum misafirleriyle muhteşem bir gala yaşadım. O, yıllarca evvelki o muhteşem galaların heyecanı ile doldum. Ne mutlu ki bazı kişiler, firmalar animasyonun değerini tekrardan takdir etti ve iyi bir ekip ile yurt dışından getirilen cambaz, dans, komik şovların yerini tüm gün çalışan gençlerin çok daha fazla alabileceğini geç olmadan gördü. Böylece yok olmakta olan tatil köyü anlayışı geri geldi. İzleyiciler o gece olsun, ertesi günler olsun mutluluklarını belli etti.
BROADWAY'DEN BODRUM'A
Bilhassa Türk izleyicisine yurt dışında göremedikeri veya izledikleri ve bir kez daha haz duyabileckleri eserleri bir nebze bile olsa hatırlamak sunmak bambaşka bir haz. Bir müzikal düşünün Broadway'de haftada 9 kere 1.500 kişiye gösterisini yapıyor ve 15 yıldır sergileniyor. Bir keresinde Hayri abimle (Yazıcı) izlemeye gittiğimde kız rolüne çıkan sanatçı anne rolüne geçmişti o gece ilk kez. Bu müzikal aynı şartlarda Londra'da da sergileniyor ve de dünya turuna çıkıyor... Bizde ancak 4 gün gösteri yapabildi. Arzum bu sektörde elimden geldiğince tanıtım yapabilmem ve de sevdirebilmem tabii ki. Bizim eserlerimiz dahil fragman niteliğinde parçalarla...O heyecanı bana tattırdığı için ülkemizin önde gelen tatil krallarından WOW Bodrum'a, ekibine ve de Edip Araç'a sevgilerimi sunuyorum buradan.
KÜBANA'DA YENİDEN
Bodrum dedikse İzmir'imi ihmal ediyorum demedim. Her zaman tabiata tat gelir geri daha da parlak olarak derim. İşte biri daha... Her zaman peşinde koştuğum 'İzmir Fuarı'nı yaşatalım' sloganı vardır. Fuar'ın en otantik mekanlarından, ülkemizin en saygın sanatçılarının en güzel İzmir- Fuar gecelerini yaşattığı "KÜBANA"da en son proramı yapmıştık (buradan sevgi ve saygılarımı göndermek istediğim) İbrahim Talıses ile. Seren Serengil, Asena ve Hande Yener'li kadro ile. Tek kelime ile muhteşemdi. Görebileceğim en saygın (hakiki) gazino patronlarından biri (ki diğeri rahmetli Fahrettin Aslan'dı) Ahmet Buluntekin ile tanışmak ve çalışmak şerefini tatmıştım. O kadar şanslı hissetim ki kendimi arkadaşım Ziya Alat beni arayıp bu projeyi sunduğunda size tarif edemem. Ardından Ahmet Bey'in ofisi... (Tek arzum Ahmet Bey ile bir söyleşi yapabilmek, gazino dünyasında böyle bir ansiklopedi yok yok yok...) Ve Cumartesi gecesi "Kübana". Size yıllar sonra açılacak olan bu pırlantadan değerli nostaljik mekanda açılış gecesi sahne almanın ne kadar gurur ve heyecan verdiğini tasvir edemem. Bir de bunlara plus Fatih Ürek kardeşim ile o gece sahnesini paylaşmak... Evettt nihayet özlenen 'İzmir Fuarı' Kübana ile ilk adımını atıyor.
İNNA İLE KARŞILIKLI
Şu satırları yazarken bulunduğum Grand Yazıcı'da birkaç dakika yazmaya ara verdim, çünkü karşımda bir kıpırdanmalar oldu. Çok tatlı hatta güzel 2 genç kız ve arkadaşları... Bir gece evvel ve de birkaç senedir çıktığı her yeri tıka basa dolduran kızlardan biri ünlü Romen pop starı İnna... Grand Yazıcı'nın süper masajını methede methede konuşmaya başladı. Çok ama çok şirin ve de olduğu şöhrete rağmen çok mütevazi bir kızmış, bir daha geldiğinde mutlak gideceğim konserine. Demek ki peşin yargılı olmamak lazımmış dedim kendi kendime. Hep anlatıyorlar, kesin bir dinle, bir seyret diyorlardı.
Ne güzel bu yaşımda bu kadar heyecan duyabilmek. Yarı Bodrum'da sahneye koyduğum müzikalle yarı cumartesi İzmirli dostlarla "Kübana"nın galası ile....