Neler gelmedi ki başımıza geçtiğimiz hafta? Yüzyılın soğukları tenimizi, Fransa'daki kanlı saldırılar kanımızı dondurdu!
Televizyonda bir yandan kar ve buzla kaplı yollarda kalanların, diğer tarafta Avrupa'nın bir ucunda kafasına kurşun sıkılan masum insanların acı görüntüleri...
Ve böylesine yaşamdan soğutan, içimizi karartan tatsız gündemin yüreğimize oturduğu bir haftada insana iyi hissettirecek, ruhundaki buzları eritecek ne yapılabilirdi ki?
Tek çare vardı, üzerimize müziğin kapılarını kapatarak tüm olumsuzlukları dışarıda bırakmak! Ben de öyle yaptım; soğuğa, kara, yağmura, çamura aldırmadan...
***
Tanrıya şükür, kentin iki güzide orkestrasının, Adnan Saygun'da bir gün arayla iki konseri vardı geçtiğimiz hafta. Üstelik her ikisinde de ayrı ayrı dünya starlarının yer aldığı ve Türkiye'nin yetiştirdiği iki değerli şefin yönettiği muhteşem konserler yetişti imdadımıza!
İlki, çarşamba gecesiydi. Başarı çıtasını her seferinde daha üst seviyelere taşıyan genç sanatçılardan kurulu Olten Filarmoni Orkestrası, İzmirlilerin kalbinde ayrı bir yeri olan büyük piyanistimiz Gülsin Onay'ı ağırladı.
Ünlü şef İbrahim Yazıcı'nın yönettiği Olten Filarmoni'nin eşliğinde en sevdiğim bestecilerden Wolfgang Amadeus Mozart'ın 9 numaralı Konçertosu'nu yorumladı Gülsin Onay.
***
Onun tuşların üzerinde uçuşan parmakları adeta gökyüzüne salınan bir güvercin gibi özgürlük, sevinç, coşku ve heyecanla doldurdu yüreğimizi...
İlaç gibi gelen o dokunuşlar ruhumuza, dimağımıza değdikçe, ne biraz önceki soğuğun izleri kaldı bedenimizde, ne de hafızamızda gündemin o çirkin görüntüleri... Mozart'ın notalarıyla resetlendik, tüm kötülüklerden arınmışçasına kendimizden geçtik.
Ve sevgili Gülsin Onay'ın parmakları ucunda gidip gelen duyguları ezgilere dönüştükçe, çiçeklerle kaplı bir bahçeye açılan kapılardan geçtiğimizi hissettik.
İkinci bölümde ise Joseph Haydn'ın 'Veda Senfonisi'ne sürpriz bir yorum getiren İbrahim Yazıcı'nın yönettiği Olten Filarmoni Orkestrası, muhteşem dinamizmiyle yüreğimizi kabarttı, gözlerimiz yaşardı, gerçekten çok duygulandık. Sağolun, varolun...
***
İkinci etkinlik ise cuma gecesiydi. Bu kez İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, 'Çalışan Gazeteciler Günü Özel Konseri' ile çıktı izleyicilerin karşısına... Özellikle biz basın çalışanlarının daha büyük bir minnet duygusuyla yer aldığı gecenin maestrosu, Türkiye'nin önde gelen şeflerinden Rengim Gökmen'di...
Önce Hasan Niyazi Tura'nın neşeli, eğlenceli, kıpır kıpır 'Türk Dansları' ezgilerini dinledik İzmir Senfoni'nin coşkulu tınılarından...
Ardından sahneyi dünyaca ünlü kemancı Tedi Papavrami aldı. Niccolo Paganini'nin bir numaralı keman konçertosunu çalan Papavrami, eserin her anını nota nota içimize işleyecek ustalıkta bir performans sergiledi. Kemanını vücudunun bir uzvu gibi rahat kullanan Tedi Papavrami'nin tonları, kendimizi çılgınca duygulara kaptıracak kadar canlı ve sıcaktı... Helal olsun!
***
Konserin ikinci bölümünde ise Rengim Gökmen'in yönetimindeki İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, aynı canlılık ve enerjiyle Bizet'in Senfoni Do Majör eserini seslendirdi.
Muhteşem melodileriyle dinlemeye doyamadığımız Bizet'in eserinde Murat Özülgen'in obuasıyla seslendirdiği solo partiler ise konserin tadını dimağımızda bıraktı. Obuasından, ruhumuzu okşarcasına yükselen o pürüzsüz, yumuşacık ezgiler için Murat Özülgen'i ayrıca kutlamak istiyorum.
Ve gazetecilere armağan edilen bu özel konserde, başta Sayın Gökmen olmak üzere tüm orkestrayı tebrik ediyorum...