• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Her bayram günü yaşam rapsodisi HÜROL DAĞDELEN

Her bayram günü yaşam rapsodisi

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 16.11.2010, 00:00
Üç sinema filmi, insanoğlunun "kurtuluş savaşı"na çok iyi örneklerdir.
Üçü de Hollywood filmi. İçinde azim, inanç ve sevgi var.
İlki 1967 yapımı bir şaheser, "Sevgili Öğretmenim"... Çocukluğumun hayat karelerinde ayrı bir yeri vardır bu filmin...
Yıllarca etkisinde kaldığımı söyleyebilirim. O dönemde bu filmi izleyen pek çok çocuğun geleceğini etkilediğine de adım gibi eminim.
Siyahi aktör Sydney Poitier'in, idealist, yılmaz, korkusuz öğretmen Mark'i canlandırdığı film, Londra'nın kenar mahallesinde yaşayan, disiplinsiz, iflah olmaz öğrencilerin, sevgiyle, hoşgörüyle, dostlukla nasıl yola geldiğini, en başta kendilerine, sonra da çevrelerine örnek olmasını çarpıcı bir anlatım diliyle aktarıyor.
***
İkinci film ise "Esaretin Bedeli"... Yapım yılı 1994, başrol oyuncuları, Tim Robbins ve Morgan Freeman... Bu filmi sanırım on kez izledim, bir on kez daha izlerim, hiç bıkmadan...
Nedeni, yüreğime hissettirdiği hayata tutunma azmi... Başına gelenle mücadele etme, yılmama inancı...
İzleyenler çok iyi bilir bu duyguyu; hapishane müdürünün, Andy Dufrense'nin hapisten nasıl kaçtığını, büyük bir şaşkınlıkla öğrendiği o sahneyi... Kendisine her türlü işkenceyi yapan, hatta hapisten kurtaracak tanığı öldüren bir adamı, nasıl ters kepçe getirdiğini...
Küçücük bir çakı ve yıllar süren bir özgürlük dürtüsünün birleşimiyle açılan kapıları...
Ve hapisteki tek dostunu hiç unutmamasını...
Filmi tek şanssızlığı, Forrest Gump ile aynı anda gösterime çıkması oldu. Oscar'ı o kaptı, gönüllerin Oscar'ı ise, Esaretin Bedeli'ne kaldı.
***
Ve inanılmaz bir film, "Kalbini Dinle"... Yüreği müzik sevgisiyle yoğrulan August Rush'u canlandıran çocuk yıldız Freddie Highmore'un olağanüstü oyunuyla süslenen film, insanlığın bir mücadele nişanı sanki...
İki müzisyen çiftin aşkının meyvesi olan August, yetimhanede büyümüştür; yıllar önce ailelerin ayırdığı annesi ve babasını aramaktadır.
Tek kılavuzu müziktir, bir gün onları müzikle bulacağına inanır. Olağanüstü yeteneği ve her türlü talihsizliğine karşın hayata pozitif bakışıyla amacına ulaşır.
"Hayatta gördüğün ve duyduğun her şey müziktir" diyerek art arda beste yapar ve bir gece ülkenin en büyük orkestrasını yönetir.
Anne ve babasını buluşturur...
Bu güzel film, inanç, azim, sevgi ve hoşgörünün bileşkesidir.
***
İnsana gücünü anımsatan, yüreğinin ışığını yayan her film, birer başyapıttır sanatta...
Bayramlar da öyledir işte...
İnsanın kendine döndüğü, yaşamsal gayelerden biraz olsun uzaklaştığı, eşi ve çocuklarıyla, anne ve babasıyla, kısaca sevdikleriyle bir araya geldiği bir yaşam rapsodisidir.
İçinde azim, sevgi, inanç ve hoşgörünün yeşerdiği özel bir yaşam sanatı...
Sinema, hayatın resmidir.
Bayramlar da hayatın gayesi...
Ortak noktaları insan... Kendini bulduğu, yüreğini taşıdığı, paylaştığı, sözleştiği, saygıyla çevrelediği bir insani coşkudur, bayram...
Kurban Bayramı da, unuttuğumuz birçok değerin yaşandığı bir hayat armağanı.
Yeter ki saygı olsun, sevgi olsun, vefa olsun.
Byaramınız kutlu olsun.

SÖZÜN ÖZÜ
Cebimde yoktu, yüreğimden verdim
Nazım Hikmet

Duyguların doruğunda

Her çocuk gibi, benim de edebi karalamalarım arasında şiire yer vardır; kimi satırları anneme yazmışımdır, kimisini de platonik aşkıma...
Ama gerisi gelmedi, üç-beş örnekte kaldı. Hala saklarım onları... Çünkü onlarla duygularım dile gelmiş, hayatım renklenmişti.
Benim gönlümün başyapıtlarıdır onlar.
Ancak benim gibi, anlarda bırakmayıp bu işi ustaca yapan, satırlara hükmeden, çizdikleri sözcüklerde hayatı, aşkı, dünyayı resmeden nice başarılı insan vardır çevremizde...
Onları bilir ama duymayız. Oysa sırları, bizi anlatır.
***
Bu isimlerden biri de Sabahattin Kömürcüoğlu... Gazeteci ağabeyim Okan Yüksel göndermiş bana, sağolsun.
Kitabı okurken dalıp gitmişim.
"Leylak Zamanı" adlı şiir kitabı, bir duygu sağanağı... Birçok gazetede yazıları çıkan, birçok dergiye yazan Kömürcüoğlu, emekli bir edebiyat öğretmeni... Kitabının her satırında romantizmin doruklarında yaşamış, hissettiklerini de satırlara dökmüş...
İşte onlardan biri:
***
Nerde bir çocuk ağlasa
Ben de ağlarım
Nerde bir kuzu melese
Ben de yanarım
Sızlamasın
Hiç kimsenin yüreği
Tüm acılarda ben varım.
***
Duyguların titreten her usta kalem, yaşama açılan penceredir. Tıpkı acıları "hoşgörüyle" resmettiği gibi...
Eline sağlık Sabahattin hocam.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA