• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Gözlerindeki ışık hiç sönmesin! HÜROL DAĞDELEN

Gözlerindeki ışık hiç sönmesin!

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17.08.2011, 00:00
Günümüz çocukları pek bilmese de, biz biliriz bayramların değerini... Toplumsal birlikteliğe, insanların kaynaşmasına yaptığı katkıyı, sadece birkaç gün, özellikle çocukların yaşadığı maddi ve manevi "özgürlüğü" çok iyi biliriz.
Ah keşke o günler geri gelse, o neşeli bayram yerleri yeniden kurulsa, ninemin elini öpüp mendil aldığım o özel anları yeniden yaşasam...
Ya yeni ayakkabı alınınca başucumda, bayramın ilk gününü bekleyişim yine geri gelse...
Ah keşke...
Geri gelmeyeceği, tekrar yaşanamayacağı kesin ama o anı bekleyen minik yüreklere yaşatabiliriz belki; onlara bir yaşama sevinci, bir yudum mutluluk verebiliriz inanın...
Kim mi onlar, hastanede tedavi olan çocuklar...
Yani Behçet Uz ve Ege Üniversitesi Çocuk Hastaneleri'nde aylarca tedavi gören, gözlerinde mutluluk ışığını hiç sönmemiş, minik, küçük yürekler...
Gözleri, sürekli kapı girişinde bir çift sevdalı yürek görmek isteyen, o güzel yavrular...
***
Bu bayramda hasta yatağında bayram sevinci yaşamak isteyen çocuklarla, onlara destek olmak isteyen büyüklerine rehberlik edecek bir dernek var, Mutlu Olalım Derneği... Facebook'ta da adresi var.
Bu büyük bir organizasyon işi...
Onların bir çağrısı var, sizinle paylaşmak istiyorum:
***
"Behçet Uz ve Ege Üniversitesi Çocuk Hastaneleri'nde tedavi gören çocuklarımızı sizlerin de desteğiyle bayramlıklarla sevindirmek istiyoruz. Hepimiz biliyoruz ki bayramlık kıyafetlerin çocukların hayatında çok önemli bir yeri var, çocukluğumuzda bayramlıklarımızı başucumuza koyup uyuduğumuz zamanları hatırlayalım. Hastanede kalan bir çocuk için bayramın ne kadar zor geçtiğini düşünelim, bu nedenle bu bayramda gelin onları biraz da biz mutlu edelim ve onlara aldığımız güzel giysilerle bayramda yalnız olmadıklarını hissettirelim.
0-18 yaş arası kız ve erkek giysileri alabilirsiniz. Kız çocuklarına elbiseler, erkek çocuklarına şort-tişört şeklinde takımlar olabilir... İsterseniz dilediğiniz sayıda alıp aşağıdaki adrese gönderip bize ulaştırabilirsiniz. Adres, Mutlu Olalım Derneği'den Yurtiçi Kargo Liman Şb. Alsancak-İzmir adresine Özlem Şengir adına...
Behçet Uz Çocuk Hastanesi Sosyal Himet Birimi'ne başvurup çocukları sevindirebilirsiniz.
Kaç adet bayramlık alacağınızı buradan sürekli paylaşırsanız, biz de alınacak bayramlık sayısını güncelleriz, ihtiyacımız olan sayıyı, yaş ve cinsiyet grubuna göre buradan paylaşırız ki bayramlık alamayacak olan bir çocuk bile kalmasın. Hepimizin dilegi tüm hastaneye yetecek kadar bayramlığı toplayabilmek. Hepinizin desteklerini bekliyoruz."
***
Onların gönderdiği listede, çocuk hastanelerinin çeşitli servislerinde yatan çocuk ve bebek sayısı ve de ihtiyaçları var.
Her birinin gözlerinde ise yaşama sevinci...
O ışığı söndürmemek elimizde.
Haydi hep birlikte.

GÜNÜN SÖZÜ
Aklı olan, düşmanını hiçbir zaman küçümsemez.
Goethe

Su ürünlerini hoyratça kullanmayın

Denizi iyi kullanamıyoruz, bu kesin... Dört bir yanımız denizle çevrili olduğu halde, ne deniz ürünlerinde dünyada söz sahibiyiz, ne de dünyada örnek gösterebilecek bir deniz filomuz var...
Türkiye'nin dörtte biri kadar bir ülke olan Yunanistan bile bizden bu konuda kat be kat ileride... Şu an ekonomik krizdeler ama ellerindeki üstünlüğü kabul etmemek olanaksız...
Hem deniz ürünleri hem de taşımacılıkta üstünlüklükleri var bizlere... Hele su ürünlerini kullanımda.
Bunu yurt dışına giden, Yunanistan'da turist giden her Türk vatandaşı görüyor, yaşıyor. Adamlar bu işi bizden daha iyi biliyor.
***
Yıllardır, bu vurdumduymazlığa hükümetler henüz kalıcı bir çare bulamadı. Özel sektör de hala bilinçsiz... Örneğin yıllardır balık çiftlikleri sorun oluyor, balık avlamak da çoğu zaman, ilkel yöntemlerle yapılıyor.
Bu yüzden birçok balık türü de Ege'de yok olup gitti.
Bu uyarıları yıllardır bir kişi, ısrarla, özenle, inatla, uygarca yapıyor. Bu isim Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Yaşar...
Uyarıyı sadece sadece sözle değil, yazdığı kitaplarla da kamuoyuyla paylaşıyor. Görüşleri bilim adamları tarafından da destekleniyor.
Bunun son örneği, "Su Ürünleri Sektörü'nün Türkiye için önemi" adlı kitap...
***
Kitapta Selçuk Yaşar'ın konu hakkındaki görüşlerinin yanı sıra birçok üniversiteden bilim adamlarının fikirleri, neler yapılması gerektiği, su ürünlerinin sağlıklı gelişiminin nasıl sağlanması gerektiği, dünyada nasıl söz sahibi olacağımıza kadar pek çok konu ayrıntısıyla ele alınmış...
Üstelik herkesin anlayabileceği anlatım ve örneklerle...
Hem bu bir ilk de değil, işadamı Selçuk Yaşar daha önce yazdığı kitaplar da var; örneğin "Balık Çiftlikleri Hakkındaki Gerçekler", "Kültür Balıkçılığı'nda Yaşanan Sorunlar ve Çözümleri", "Sağlıklı Nesiller İçin Balık" gibi...
Hepsi, konusunda birer başyapıt.
***
Dikkatinizi çekmek isterim...
Denizde insanoğlunun hoyratlığı yüzünden bir bir yok olan türler için çanlar çalıyor, insanın geleceği için de... Önlem almanın tek yolu bilinçli olmak...
Su ürünlerini yok etmek, geleceği de bugünden bitirmektir.
Kitap bu uyarıları peşinen yapıyor, artık sözde kalmasın.

12 yıl önce bugün...
12 yıl önce, yer yarılmasını andıran, insanı yüreğinden vuran, acı bir bir sesle uyanmıştım ansızın... Kapılar çarpıyor, dört duvar sanki üzerime üzerime geliyordu...
Uyku sersemliğinden anlamadım önce bu ölümcül sesi... Eşimin "Deprem oluyor" uyarısıyla kendimi yeni doğmuş oğlumun yanında buldum. Daha 40 günlüktü. Büyük oğlan ise mışıl mışıl uyuyordu. Eşim yeni doğanı kaptığı gibi merdivenlere koşarken, ben büyük oğlanı uyandırmakta güçlük çekiyordum. Henüz depremin farkında bile değildi kerata...
***
Güç bela attık kendimizi dışarı... O gece 4. kattan zemine inene kadar yaşadığımız gerginliği, sanırım milyonlarca aile de hissetti.
O an bu, ölümle yüzyüze gelmek gibi bir duyguydu. İlk kriz bitip de, "Türkiye'de acaba neler oluyor" diye televizyonun düğmesine bastığımda ise, korkunç gerçekle karşılaştım.
Yalova'da, Sakarya'da, Kocaeli'nde onbinlerce kişi toprak altında kalmış, feryatlar yürekleri dağlıyordu.
Türkiye gerçek bir felaket yaşıyordu.
Onlar bizim yaşadığımızın on misli daha büyük sarsıntıya tanık olmuş, çoğunun evleri yerle bir olmuştu.
Manzara korkunçtu.
***
O günden bugüne, deprem çok konuşuldu, ufacık bir sarsıntı yürekleri titretti. Hele İstanbul biraz sallansın, uzmanlar televizyonlara koşturdu.
Yani, yine aynı "düşüncesizlik" hakimdi ülkeme... Son anda, herşey olup bittikten sonra, aklımızın başına gelmesi gibi...
Türkiyem'de deprem hazırlığı var mı, tam bilmiyorum ama Karşıyaka Belediyesi'nin bugün hizmete sokacağı, tam donanımlı deprem evi projesini destekliyorum.
En acı günde çaresiz kalmayalım diye...
En azından, bir felaket başımıza gelmeden önlem almanın farkındalığını yaşayalım diye...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA