• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Karşıyaka’da bilinçli sanat izleyicisi var HÜROL DAĞDELEN

Karşıyaka'da bilinçli sanat izleyicisi var

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 29.04.2014, 00:00
Yeri geldiğinde, bizzat yaşadığım bir değeri anlatmaktan hiçbir zaman üşenmem, bilakis bundan keyif alırım.
Okurlarım hatırlar, dört yıl önce eşimle birlikte Orta Avrupa'ya Kültür turuna çıkmıştık. 6 ay taksitle üstelik...
Bunu da br kjöşe yazımda anlatmıştım.
5 ülke ve başkentlerini gezdik. Tarihin nasıl korunduğuna tanık olduk, insanların bizler gibi sıcak birer Egeli olmasa da; ne kadar kuralcı ve insan hakkını yemekten uzak yaşadığını, aksine bir başkasının hakkını gaspetmekten titizlikte kaçındığına tanık olduk.
Gördüğüm o ki en büyük kazançıları pozitif olmaktı. Hayata olumlu bakmayı, insanlara "emek" vermeyi, gülümsemeyi seviyorlardı.
Viyana'da bir konsere gittik örneğin, klasik müzik konserine... Bu müziğin başkentinde bir konsere girmeden olmazdı.
***
Orada iki saate yakın, müthiş bir konsere tanık olduk, sadece onunla da kalmadık, sanatçıların dinleyicilerin gözlerinin içine baka baka müziğe renk verdiklerini, pozitif algı yarattıklarını, gülümsediklerini gördük.
Bizim burada kimi zaman yaşadığımız gibi, "Ne işiniz var burada, yorgunum zaten, çalıp da gideyim" havasında değildi hiçbiri...
"Müziğe değer katmak, insana emek vermek" budur dedim içimden... "Acaba biz de bu sahneye, İzmir'de görebilecek miyiz"i sormaktan da kendimi alamadım konser çıkışında...
***
Geçen akşam gittiğim bir konserde, İzmir'de de artık sanatçının, dinleyiciye bakışının değiştiğini, olumlu hava yaratmak, izleyiciyle ortak bir "müzik ortamı" oluşturmak için gayret sarfettiklerine tanık oldum.
Mekan Karşıyaka Opera ve Tiyatro Sahnesi... Sahnedeki sanatçılar ise, İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin genç ama deneyimli isimleriydi. Konserin özü, Karşıyaka'da Bahar Şarkıları'ydı. Konserin eserleri ise napoliten şarkılar...
Soprano Derya Kırcalı Gürlük, soprano Evren Işık ve tenor Serkan Taylan, konser boyunca sadece şarkılarını yorumlamadılar, izleyicinin gözünün içine bakıp ortak bir temada buluştular. Tiyatral yeteneklerini ortaya koyup sahneye renk kattılar. Keyiflendirdiler, izleyiciyle müthiş bir iletişim kurdular.
Genç piyanist Cemile Cabbar Kızılateşli'nin izleyiciyle kurduğu diyaloğa ve eserlere hassas dokunuşuna bayıldım.
***
Dördü de başarılı bir sınav verdi, dördü de konseri hatasız tamamladı. Ben ana teması opera olan bir konseri de sıkılmadan, zevke izledim.
Bana umut veren önemli bir ayrıntı da, seyircinin bir saati aşkın süre boyunca, çıt çıkarmadan, sanatçıya saygısızlık etmeden, mekanın verdiği rahatlıkla konseri izlemesiydi.
Sanatçılarla empati kurmaları ve bir kez dışında alkışta hata yapmamaları, Karşıyaka'da örnek bir sanat kültürünün oluştuğunun göstergesiydi.
Bunda kuşkusuz Karşıyaka Opera ve Tiyatro Sahnesi'nin önemli bir payı var. Çünkü açıldığı günden beri, burası sanat dünyasının merkezi olmuş, sanat çeşitliliğiyle, 'sanat izleyicisi' profili oluşturmuş...
Bunu yaşamak gerçekten gurur verici...

GÜNÜN SÖZÜ
Hayata değer katan 'bilinçli' dokunuşlardır. Bakmayın siz vurgunculara... Onların ömrü, yaşadıkları kadardır.
H.D.

Hayatın gerçeklerine eleştirel bir bakış

Toplumsal bilinçlenmenin temel taşlarından biri, kütüphanelerdir. Bilgiyi arayışın, öğrenmeye ilk adımlarından biridir aynı zamanda...
Çocukluğumdan kalan anılardan biridir örneğin kütüphanelerden bilgi toplamak, ödev hazırlamak, ders çalışmaktı...
O zaman böyle internet, bilgisiyar kolaycılığı yok. Bilgiyi alırken bile bir emek var. İşte o yüzden o dönemin çocukları boş yetişmemiştir, kolaycılığı sevmez, bilgiyi söke söke alır, şüphecidir, araştırmacıdır.
***
İzmirli düşün adamlarından biridir emekli öğretmen Recai Şeyhoğlu... Çocukluğu kütüphanelerde geçtiği için, ömrünü kütüphane kurmaya harcamıştır neredeyse... Üstelik bu tutkuyu alesine de bulaştırmış, İzmir'e, Ege'nin birçok iline, ilçesine sayısız kütüphane kazandırmıştır.
Bu işin topluma neler kazandırdığının bilincindedir. Bilginin artı değer uzmanıdır o...
Öncelikle kendisine bu yoğun emek isteyen çalışma için teşekkür etmek istiyorum, bizim 60'lık kuşak adına...
Çünkü her kütüphane açılışı bana, bu yüzden her zaman umut vermiştir, heyecan katmıştır.
***
Ancak burada Recai Şeyhoğlu'nun yaptığı çalışmalardan bir örneğe, yazdığı birçok kitaptan sonuncusuna, yani en yenisine dikkatinizi çekmek istiyorum.
Çünkü Şeyhoğlu bir düşün adamı... Kütüphane açmaya hayatını adayan bir insandan başka bir şey beklemek de abesle iştigal bence...
Recai Bey'in kitabı, "Köşe Vuruşları" adını taşıyor, özü Türkiye'de yaşananlar, hem de her açıdan... Toplumsal, politik, ekonomik...
Yanlış bulduğu her gelişmeyi, her davranışı eleştirmiş Şeyhoğlu; o devrimci bakışıyla kendi doğrularını toplumla empati yaparak ortaya koymuş...
Lafı eğip bükmeden, "onu bunu kızdırmayalım" demeden... Dinamik, rahat örülmüş sözcüklerle, her bir yazı, insanı düşündürüyor, etki altında bırakıyor.
Köşe yazmanın de amacı budur oysa... Okuru gerçekle buluşturmaktır. Çünkü yazmak, kendini tatmin etmek değil, toplumu uyanık tutmaktır.
Bu yüzden "Köşe Vuruşları"nı edinip, okuyun derim.

Notalarla hayatı kucaklayan adam
Hayatın bu kadar karmaşa, bu kadar sıradan gitmesi, kuşkusuz kimsenin suçu değil...
İçinde bulunduğumuz düzen, ekonomik sorunlar, kişisel açmazlar, çoğu zaman insanı karamsar yapıyor, isteksizleştiriyor. Ümit ışıkları olsa da zaman zaman; yaşanan her kötü olay, her kötü gelişme, umutsuz kılıyor insanı, yaratıcılığını küstürüyor.
İşte ben bu anlarımda "Kitaro" dinlerim. Hani bir zamanlar "İpek Yolu" belgeselinin müziklerini yapan o eşsiz besteciyi... Yüzyılımızın Mozart'ı diye adlandırdığım bu Japon asıllı bestecinin, notalara hayatı kucaklatan büyüsü, bana yaşama zevki veriyor, deyim yerindeyse aküyü dolduruyor.
O ise müziğini şöyle özetliyor: "İç huzuruma kavuşmamı sağlayan olay, doğduğum şehirden kilometrelerce uzakta ve de ona kesinlikle benzemeyen bir başka ülkede, mesela Kalküta'nınnın herhangi bir sokağındaki bir dilenciyle eşit olduğumu farketmemdir".
***
Müzik, insan için eşi bulunmaz bir yaşama sevincidir, sanatın en kolay ulaşılanı ama en emekçi olanıdır.
Tabii, size kahır yükleyen, kafa şişiren tekno tarzı değil demek istediğim...
Bir müzik parçası, Kitaro'nun bestelerinde olduğu gibi, dağarcığınızda notalarla resmedilmiş bir tablo oluşturuyorsa eğer, o hayatın gizemidir işte; umut verir, geleceğe taşır, yaratıcılığınızı coşturur.
Yoksa, yalan.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI