Paralel yapı-CHP birlikteliği deşifre oldu

Star ve Sabah gazeteleri, birkaç gündür bir takım belgeler eşliğinde Paralel yapı ile CHP arasındaki ilişkileri deşifre ediyor. Henüz Paralel yapı ile CHP arasındaki ilişkilerin tamamı hakkında bilgiye sahip değiliz. Herhalde zaman içerisinde birçok bilgi, ortalığa dökülecek. Ömürlerini Gülenci karşıtlığıyla geçiren CHP'lilerin vereceği tepkiyi merak ediyoruz. Yıllardır anti Gülenist mücadele içerisinde olduğunu düşünen CHP'liler, ortaya saçılan belgelerden Gülen'in stratejik ortakları olduğunu gördüklerinde acaba kendilerini nasıl hissedecekler? Özellikle de kasetle koltuğunu bırakmak zorunda kalan önceki Genel Başkan. Yoksa kasetle gelen, kasetle gider mi diyecekler?

Kaset operasyonları

Baykal'ı kaset operasyonuyla genel başkanlıktan indiren Paralel yapı, bu kez aynı yöntemle Kemal Kılıçdaroğlu'nu da esir almışa benziyor. İddialara göre Paralel yapı, 45 CHP'li milletvekilinin +18'lik kasetlerini elinde tutuyor.

Aslında bu olaylar, Paralel darbe girişimini planlayanlarla ana muhalefet partisinin ilişkisinin çok önceden başladığını ve bütün olayların bir senaryo dahilinde gerçekleştirildiğini görmemizi sağladı. Ana muhalefet partisinin 17 Aralık ve sonrasında ileri sürdüğü iddiaların kaynağı da bugünlerde deşifre oldu. Yaşanan gelişmeler, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Süleyman Soylu'nun o günlerde ileri sürdüğü gibi, Baykal'a kaset tuzağı kuranların CHP içinde olduğunu açıkça göstermiştir.

Cumhuriyet'in kurucusu olduğunu ileri süren CHP'nin düştüğü duruma bakın. Yıllarca rejimin savunuculuğunu yapmakla övünen bir siyasal partinin, Milli Güvenlik Kurulu'nda terör örgütü olarak tanımlanan Paralel yapıyla işbirliği içinde olduğu ortaya çıkıyor. Ne dersiniz, CHP'nin Genel Başkanı ve bu olaylarda deşifre olan bazı üst düzey yöneticileri, darbecilerle işbirliği yapmaktan yargılanabilir mi?

Özgecan'ın ardından

Bir haftadır, genç bir kızımızın vahşice katledilişini ve acılı babasının bizler için bir ders niteliğinde olan sözlerini konuşuyoruz. Uzmanlar, gazeteciler ve kadın örgütleri konuyu etraflıca tartışıyor. Haklı olarak bu cinayet de önceki kadın cinayetleri gibi toplumumuzda büyük bir infiale yol açtı. Son yıllarda hükümetimizin ve ilgili bakanlığın aldığı pek çok önleme ve geliştirdiği projeye rağmen, kadına yönelik şiddeti bir türlü önleyemiyoruz.

Acılı babanın, Özgecan'ın vahşice katledilişi karşısındaki metanetli duruşu, her türlü takdirin üstündedir. Tüm ülkemize hatta dünyaya yönelik bir 'sevgi' ve 'barış' çağrısı yapan acılı baba, Kur'an'a referansla birlik ve beraberlik çağrısı yaparak bize bilgeliğini ve kocaman bir yüreğe sahip olduğunu gösterdi.

Hakettikleri ceza verilsin

Ancak her olayda iktidara saldırmak için bahane üretmeyi başarabilen muhalefet cephesi ve Paralel medya, kadınlara yönelik şiddet olaylarından da AK Parti hükümetini sorumlu tutma gayretinde. Buldukları çözüm de son derece basit. Problemin kaynağı AK Parti hükümetiyse, o zaman bu hükümeti iktidardan düşürmek için darbe girişimleri dahil her yol mubahtır. Ancak bizzat Cumhurbaşkanımız, 'Zanlıların en ağır cezayı almaları için davanın takipçisi olacağını' açıkladı. Aynı şekilde Başbakanımız da "... hiç bir ceza, böyle bir suçun karşılığı olamaz. Bu infiali, hepimiz paylaşıyoruz" dedi. Ayrıca, Sayın Sare Davutoğlu Hanımefendi'nin aileye taziye ziyaretinde acılı baba: "Sayın Başbakanımız tüm İslam aleminin ve tüm Türk dünyasının adeta kalkanı gibi" şeklinde konuştu.

Böylece hem Cumhurbaşkanımızın hem Başbakanımızın bu katliamın faillerinden hesap sorulacağını ve bizzat kendilerinin takipçi olacakları yönündeki açıklamaları hem de acılı babanın vakur tavrı, muhalefet cephesinin ve Paralel medyanın kaos planlarını boşa çıkardı.