Bu kadar iyi veriden sonra hiç borsa yerinde durur mu? Tabii ki fırsatı değerlendirip coşacak. Ben yazımı kaleme alırken İMKB 100 Endeksi yüzde 3.38'lik yükselişle 67 bini aşmıştı. Dolar bazında ise endeks 4.4 seviyelerine kadar tırmandı. Deyim yerinde ise geçen yılın Aralık ayından kısa süre öncesine kadar verdiği kayıpları bir yerde telafi etmeye çalışıyor hisse senetleri.
Aslında küresel hisse senedi piyasalarında, uzun yükselişler sonrasında bir soluklanma süreci başlamıştı geçen yılın sonlarında. Çünkü, gelişmekte olan ülke merkez bankalarının sıcak para yüzünden ısınan ekonomilerini soğutma çabaları ve bu çerçevede sıcak parayı engellemeye yönelik aldıkları para ve mali önlemler "küresel likiditenin" yönünü menkul kıymetlerden "emtia ve kıymetli madenlere" kaydırmıştı. Bu yüzden gerek emtia gerekse altın ve kıymetli maden fiyatları son 30-40 yılın zirvesine ulaşmıştı.
RİSK İŞTAHI
Küresel likidite, altın ve emtiadan sıkılmış olacaklar ki, yeniden hisse senetleri ve tahvillere karşı risk iştahlarını kabarttılar. Bugünlerde getiri olanaklarının yüksek olduğu piyasalarda pozisyon açmaya başladılar. Türk hisse senetleri ve tahvilleri de getiri potansiyeli yüksek enstrümanların başında geliyor desek yanlış olmaz.
Çünkü, Merkez Bankası'nın faiz ve faiz dışı araçlarını kullanarak aldığı önlemlerin dozajı beklentilerin biraz üzerinde olunca diğer gelişmekte olan piyasalara göre bizdeki kayıplar daha fazla olmuştu. Bu tezimizi 3 temel gösterge de teyit ediyor. Birincisi fiyat kazanç oranları. İMKB'de işlem gören hisse senetlerinin ortalama fiyat kazanç oranları 11 seviyesinde. Oysa gelişmekte olan ülke piyasalarında fiyat kazanç oranı 12'yi aşıyor. Yani Türkiye'de oran yaklaşık yüzde 10 daha düşük. Bu arada fiyat kazanç oranının ne anlama geldiğini de atlamayalım... Fiyat kazanç oranı bir hisse senedinden bir birim kazanç elde etmek için kaç birim fiyat verildiğini gösterir. Eğer değer yüksek ise hisse senedinin fiyatının değerlendiğini söyleyebiliriz.
Dolayısıyla, İMKB'de F/K oranının diğer yükselen piyasalar ortalamasının altında olması, bizim hisse senetlerinin fiyatlarının alım için daha cazip olduğunu gösterir.
YÜKSELİŞE DEVAM
İkinci gösterge ise piyasa değerinin defter değerine oranı. Gelişmiş ülke piyasalarında hisse senetlerinin piyasa değerleri bilançolarında görünen aktif değerinden yaklaşık 2.5 kat yukarıda. Türkiye'de ise piyasa değerinin defter değerine oranı yaklaşık 2'ler civarında. Yine bu göstergeye göre de İMKB'de hisse senetleri alım açısından cazip bir konumda.
İMKB'nin gelişmekte olan ülke piyasalarından bir adım öne çıkaran üçüncü gösterge Morgan Stanley Capital International Endeksi (MSCI). Daha önceki yazımda da değindiğim gibi MSCI gelişmekte olan ülke endeksine göre MCSI Türkiye endeksi yüzde 10 daha aşağıdan geliyor.
Yukarıda özetlemeye çalıştığım faktörler açık bir ifadeyle, yabancı sermayeyi yeniden İMKB'den alım yönünde işlem yapmaya zorluyor.
200 günlük hareketli ortalamalara göre yapılan teknik analize göre 68.980 seviyesinde direnç noktası görünüyor. Destek ise 65.110. Eğer, günlük 3 milyar TL civarında işlem hacmi gerçekleşirse kısa süre içinde direnç noktasına ulaşma olasılığı yükselir İMKB 100 endeksinin. Kasım ayının ikinci haftasında 71.665 puan ile zirve bakalım ne zaman bir kez daha yakalanacak.
Son olarak tahvil ve bonolara da bir göz atalım. Merkez Bankası'nın zorunlu karşılıkları yükseltmesi ile hem faiz oranları yükseldi hem de TL dolar ve euro karşısında değer kazandı. Geçen hafta dolar euro sepeti TL karşısında yüzde 1.8 değer yitirmişti. Faizlerin yükseltmesi yabancı sermayenin tahvile yönelmesine neden oldu. Son haftalarda, yabancı sermaye hisse senedinin yanı sıra tahvil alımı da yapıyor. Gösterge tahvil faiz oranı 8.50-9.10 bandında dalgalanıyor.