İzmir'in keşfedilmemiş cenneti Karaburun, Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nden itibaren Mordoğan'a kadar yolun açılması ve virajların kalkmasından sonra büyük akına uğradı. Özellikle İstanbulluların arsa ve işyeri aldıkları Karaburun'un yeni bir Alaçatı olma yolunda hızla ilerlediği belirtiliyor. Karaburun Tapu Müdürlüğü de geçen yıla oranla yüzde 65 artan talepleri karşılamak için, kısıtlı kadro ve Kaymakamlıktaki dar alanda olağanüstü bir uğraş veriyor.
Talepler karşılanıyor
Resmi evrak dışındaki her türlü işlem başvurusu öğle saatine kadar alındığı takdirde birkaç saat içinde hallediliyor. Talebin alındığı SMS ile başvuru yapana iletiliyor, harcı yatırması gerektiği de yine SMS'le belirtiliyor, işlemin imza aşaması da duyuruluyor. Tapu Müdürü ve İsmet Bal ve az sayıdaki personelinin olağanüstü çalışmaları ve güler yüzlü davranışları ile çözüm odaklı yaklaşımları neticesinde elektronik ortamda hızlı, güvenli ve kaliteli hizmet sunuluyor. Ancak çalışma mekanının yetersizliği en büyük sorun. Personel bir evrak aramak için iki kat aşağı iniyor, hem zaman kaybı, hem de işgücü sorunu yaşanıyor. Karaburun'da Kaymakamlık binasının hemen yanında, Tapu Kadastro Müdürlüğü'ne tahsisli, plan ve projeleri tamamlanmış Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün vizyon ve misyonuna, kaliteli hizmet üretimi prensiplerine yakışır hizmet binasının bir an önce tamamlanması ve hizmetlerin daha ideal biçimde yürütülmesi bekleniyor.
hayattan
Bir uyarı: Denizi temiz tutmalıyız!
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Kurul Delegesi Halim Mete, "Eskiden Konak'tan Karşıyaka'ya giderken yayılan kokudan burnumuzu kapatırdık. Haliç de öyleydi, Ergene nehri de" diyerek başlıyor ve "Peki denizi kim kirletiyor?" diye sorduktan sonra cevabını da kendisi veriyor:
"Deniz kirliliğinde denizdeki araçların payı sadece yüzde 5'tir. Geriye kalan yüzde 95'i akarsular ve kanalizasyonlar aracılığıyla karadan geliyor. Balık temiz denizde yaşadığı için balıkçımız, özel tekneler temiz denizde gezdiği için de yatçımız denizi kirletmez. Onlar denizi korur. Yıllar öncesi Yunanistan'daki HELMEPA'dan esinlenerek biz de Deniz Temiz Derneği/TURMEPA'yı kurduk ama yetmiyor. DTO, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da yetmiyor. Denizi kirlettikten sonra temizlemeye çalışmak olmaz. Denizi kirletmemeyi öğrenmeli, öğretmeliyiz."
* * *
Mete'ye göre; bu temizlik de eğitimle olur. Denizi torunlarımızın torunlarına temiz bırakabilmek için yetkililer sık sık buluşmalı ve çareler üretmeli. Sorunların çözümü için siyasi otorite karar vermeli, bürokrat uygulamalı. Bazı tekneler benzerlerine oranla az atık veriyormuş. Buradan kendi kendimizi ihbar ediyorum: Teknenin aldığı ÖTV'siz yakıta bakacaksın ve ona göre atığını hesaplayacaksın.
Bazı marinalara vidanjör giremiyor. Ayrıca balık çiftlikleri atıkları da çok önemli. Atık toplama tekneleri birkaç yüz bin lira, sayılarını çoğaltmalıyız. Son olarak tekrar; kirliliği nasıl bertaraf ederiz yerine, denizi kirletmemeyi öğrenmeliyiz."
küpe
Kalp ağrıları uzun sürmeyen talihli bahtsızlar vardır.
Mor Jokai
günün fıkrası
Bir kaza
Kamyon sürücüsü, "Dikkat! Alçak köprü" ikaz levhasını fark ettiğinde iş işten geçmişti.
Olanca hızı ile üst köprüye bindirdi ve orada sıkıştı kaldı.
Arkasında kilometrelerce araç kuyruğu oluştuktan sonra trafik ekibi nihayet gelebildi.
Kurtarıcı işine başlarken, polis de gözleri sıkışmış kamyonda, sürücüye yaklaşarak söze girmiş olmak için sordu:
"Köprüye sıkıştınız he?"
Sürücü canı burnunda homurdandı:
"Yooo! Köprü taşıyordum, mazotum bitti..."
laflama
* Yok efendim daha neler. 'Beden dili' imiş. Bence 'Deden dili' kullanacaksın. Ki 7'den 77'ye, genciyle, ihtiyarıyla herkes aynı dili konuşabilsin!
* Benden duymuş olmayın ama aslında o şarkının aslı şöyle, "Hiç ayrılamam derken... Boynuzlanmak kader oldu"
* Bir mizahçı olarak ben de tam tersini söylüyorum. "Mizah ciddi bir iştir. Şakaya da bal gibi gelir"
İbrahim Ormancı'dan