Komediye inanan bir insan

Yol Arkadaşım dizisiyle tanınan İzmirli komedyen Yüksel Ünal, "Çöp Tenekesi" isimli gösterisiyle herkesi kahkahaya boğuyor ve nasıl komik olduğunu şöyle anlatıyor: "Hayat sana çok ciddi bakmayınca sen de ona ciddi bakmamaya başlıyorsun"

RÖPORTAJ: NİL GÖRKEM GÜN
Tatlı dilli, hoş sohbet ve komik bir kişi Yüksel Ünal. Kendisi de bu yeteneğinin farkında ve insanları sahneye çıkıp anı ve gözlemlerini paylaşarak güldürüyor.
Ekrandaki 'Yol Arkadaşım' dizisini izleyenler onu yakından tanır. Şeyla Halis'in, yani dizideki adıyla Meserret'in yavuklusu Fahri karakterini canlandırmıştı Yüksel Ünal orada. Bir dakikalık rol için gitti dizi çekimine, rolü son bölüme kadar sürdü.
"Çok güzel bir deneyim oldu benim için" diye anıyor dizi setini. Birbirinden usta oyuncular ile çalışmak gerçekten büyük şans tabii ki.
Kendisi hakkındaki kişisel kanımı, "Bu ismi aklınızın bir köşesine yazın. Çünkü ileride adını çok duyacaksınız" diyerek vurgulayıp sizi söyleşimizle baş başa bırakıyorum:
Gösterinle başlayalım konuşmaya, "Çöp Tenekesi"nin çıkış noktası nedir?
'Çöp Tenekesi' benim radyoda yaptığım programın adıydı. Çöp tenekeleri bana göre sayısız hatıra barındırır, hayatın kanıtı, sosyal yaşamın ürünüdürler. Çöp tenekelerinde bazen çok işe yarayan şeyler de bulunabilir. Bir şairin şiirlerini, anlatılmamış bir hikayeyi, bazen de hiç farkına varmadığımız çok komik şeyleri bulabiliz orada. Zamanla çok sevdiğim bir isim oldu çöp tenekesi. Gösterime de bu adı verdim o nedenle.
Radyo programını ne zamanlar yaptın?
Başlangıcını tam hatırlayamıyorum ama bitişini biliyorum. 99 yılına kadar radyo programı yapmaya devam ettim. 99 yılında radyodan bir dinleyicimle evlendim. Evlendikten sonra sevgili eşim radyoyu tehlikeli buldu ve benim ayağımı oradan çekti!
Radyodan evlilik nasıl gerçekleşti peki?
"Şirinyer'den Ayşegül" diye birisi arıyor sürekli. Benden şarkılar istiyor. Sonra aramaz oldu. Ben de bir gün radyodan açık açık söyledim "Şirinyer'den Ayşegül beni arasana" dedim. İlk defa böyle bir şey yaptım. İyi ki de yaptım.
Birbirinizi görmeden başladı yani aşkınız öyle mi?
Gerçekten öyle oldu ama zaten yapacak bir şeyim yok, radyodan ulaşabilirdim kitlelere. O dönemlerde böyle tombiş bir fizikle barın köşesine geçip kız tavlamam imkansızdı, kendimi radyoda gösterebiliyordum çünkü görünmüyordum...
Tiyatroyla nasıl tanıştınız?
Tiyatroyu bırakamazsınız o sizi bırakır, tiyatroya başlayamazsınız, o sizin haddiniz değildir. Tiyatro isterse sizi kabul eder. İlkokul 4'te "Ayıkla pirinçin taşını" isimli bir piyesle başladım maceram. Ondan sonra hep tiyatro yaptım. Şimdi de "Tiyatro Evi"ndeyim.
Geçiminizi sağlamak üzere yaptığınız iş olan reklamcılığı nasıl seçtiniz peki? Rastlantı mı? Deneyim değerlendirmesi mi?
Aslında o kadar komik bir hikayesi var ki... Çok iyi bir tiyatrocu olan Önder Paker benim hocamdı. Anadolu'daki yerel kanallarda yayınlanacak bir reklamda oynamamı sağladı. Repliğimi söylemeden önce bilgisayarda 'enter' tuşuna basmam gerekiyordu, hiç unutmuyorum 'enter' tuşu hangisi diye sordum, 'üzerinde enter yazan' dediler. Bilgisayar tuşuna dokunuşum da tiyatro sayesindedir... Anaokullarında çocuk oyunları oynuyorduk ve fatura kesmek gerekiyordu. Fakat şirketimiz yoktu. Bir arkadaşımın reklam ajansı vardı. Bize faturaları o kesiyordu, onun çatısı altında yapıyorduk organizasyonlarımızı. Boş zamanlarımızda da ajansta oturuyorduk. Bir gün arkadaşım "boş oturacağına şunu yapsana" dedi, ben de işte hala onu yapıyorum; grafikerliği..
"Menemen Endüstri Meslek Lisesi mezunuyum ama florasan takmayı bilmem" gibi bir söyleminiz var. Bu ülkede enjeksiyon yapmayı beceremeyen tıp fakültesi mezunları olduğunu da biliyoruz. Anlaşılan okulda da günlerinizi komiklik yaparak geçirdiniz, öyle mi?
Memlekette bir değerlendirme sorunu var. Fiziği yerinde bir adam boyacılık yapıyor ya da hekim olmaya yatkın biri de piyano çalışıyor... Yani kimse işini sevdiği için yapmıyor. Belki de bu yüzden bu memleket böyle.. Aslında benim de lise yıllarında elektrik bölümü okumam bir mahalle ya da aile geleneği idi. Herkes Menemen Endüstri Meslek Lisesi'ne gidiyordu. Bize 'istediğini yapabilirsin' diyen olmadı ki... Deseler de inanmazdım. Çünkü istediğimizin yapılabildiği bir dünya değildi o dönemler yaşadığımız ortam. Kestirmeden hayata atıl, ekmeğini eline al ve mutlu ol... Hep şu bizim hayatımızı yakan "kaç para maaş verecekler" sorusuyla yaşadık. Bu dünyada çok başarılı olan insanlara dikkat edin, onlar mesleklerini severek yapan insanlardır. Ben de ne yazık ki hiç sevmediğim elektrik bölümünde okudum. O yüzden de okulda gösterilen hiçbir şeyi öğrenemedim.
Taklit yapıyor muydunuz okul zamanlarında?
O dönemlerde çok meşhurdu taklit yapmak. Süleyman Demirel ve Mesut Yılmaz gibi ünlü siyasetçilerin taklitleri yapılıyordu. Biz de komiklik olsun diye Türkiye'de o dönem yaşayan Yugoslav antrenörleri taklit ederdik. Sonra Körfez Savaşı sırasında spontan tercümanların taklidini yapıyorduk. Çok meşhur bir Tarkan taklidim vardır ki, Allah Allah!..
Bir de rahmetli Kerem Tekin vardı. Rahmetle anıyoruz ama çok keyifli şarkıları vardı kendisinin. İşte sahnede benim biraz da yapmaya çalıştığım bu. Yakalamak. 'Bir de bunun şurasından bakın'ı göstermeye çalışıyorum. Yani Kerem Tekin taklidi ile şarkı sözlerinin komikliğini sahneliyorum...
Tiyatrocusunuz onu biliyoruz. Ama her tiyatrocu komik değildir. Siz nasıl komik oldunuz?
Her komik de tiyatrocu değildir. Komik olmak başka bir şeydir tiyatro apayrı bir şey. Mesela, Şener Şen ile Münir Özkul'un beni hıçkıra hıçkıra ağlattığını da, bilirim ama gülmekten geberttiğini de. Oyunculuk öyle bir şey işte, iki çizgide çok rahat gezebilmeyi gerektirir. Komiklik ise apayrı bir konu.
Sen nasıl komik oldun?
Ciddi olmak için hiçbir gerekçe kalmayınca hayatta nasıl ciddi olabilirsiniz ki... Mesela bir tişört almak istiyorsunuz ama o zamanlar memlekette XL'dan başka bir tercihiniz yok, buradaki büyük kavramının zaten dışına çıkmışsınız standart üstü bir adamsınız, bir şey bulamıyorsunuz. Ama ne olursa giyeceksiniz. Kıyafet düzgün değil, siz de güven eksik, kendine güvenin olmayınca artık maymunluğa vuruyorsunuz yapacak birşey yok çünkü... Hayat sana çok ciddi bakmayınca sende ona ciddi bakmamaya başlıyorsun. Hikaye bu aslında.
"Yol Arkadaşım" dizisine, nasıl başladın?
Dizide oynayan bir arakadaşıma, "bir dakikalık rol için İstanbul'dan oyuncu getirmeyelim varsa tanıdığın al getir" demişler. Biliyorsunuz o dizi Ayvalık'ta çekiliyordu. Yönetmen ya çok zayıf ya da çok şişman bir adam arıyormuş. Hemen fotoğrafımı yolladık. Fakat yönetmen çok zayıf arkadaşı istemiş.
Çok üzüldüm. Derken ertesi sabah bir telefon daha geldi; beni istiyorlar. Uçarak gittim. O bir dakikalık sahneyi bir defada çektik, iş bitti sevinçle eve dönüyorum, bir telefon daha geldi diziden, "Devam eder miyim?" diye sordular. Ben de "ne demek, tabii" dedim ve son bülüme kadar oynadım, 9'uncu bölümden 41'inci bölüme kadar yani.
Komedi dizisinde oynamayı hiç düşündün mü?
Çok isterim açıkcası ama İzmir'de olmanın bu anlamda dezevantajıları vardı. 'Dı'yı özellikle söylüyorum çünkü yeni projeler yapılacakmış İzmir'de. İzmir de artık dizi çekilebilen bir kent olmaya başladı.
Ben evli bir adamım, hayatımı şehir dışında geçiremem, çocuğumu özlüyorum. Ki zaman zaman zorunda kalırsak ayrılacaz tabi ama burada olması benim için daha avantajlı, bir yandan kendi işime de devam etmek istiyorum ama bir yandan da bir komedi dizisinde oynamayı çok istiyorum, ben komediye inanan bir insanım.
Kameraya sığmadı
* Dizide, muhakkak ki yaşadığınız komik anılar olmuştur...

Sevgili Şeyla ile bir kapalı alanda çekimimiz vardı ve kameranın beni tam alması gerekiyordu. Kameran geri geri gidiyor ama beni bir türlü tam olarak alamıyor. Sonunda çözümü dışarıya çıkıp pencereden çekim yapmakta buldu... Tabii herkes gülmekten kırıldı.
Bir de finalden bir önceki bölümde, benim bir intihara teşebbüs sahnem vardı. Çatıya çıkacağım, ama beni görmelisiniz, çatıda basıp da kırmadığım bir tane kiremit kalmadı. İnanılmaz bir şeydi. Yükseklik korkum da var üstelik. O sahneyi nasıl çektik bilemem, fakat çok güzel bir sahne olmuştu.
Demlenmeden pişmemeliyim
* Stand-up konusunda yeteneğiniz olduğu apaçık ortada. Tipik bir komiksiniz. Şöhreti yakalasanız tüm Türkiye'yi güldürebilirsiniz. Bunu başarmayı denediniz mi?

Öncelikle bu soru için çok teşekkür ederim. Başlarda "birkaç arkadaş toplantısından yükselen kahkahaların getirdiği gazla mı ben sahneye çıkıyorum" dedim kendi kendime. 'Biz gülüyoruz ama herkes gülmez bunlara' gibi bir kaygım vardı. Derken yaptığım birkaç gösteri beni cesaretlendirdi. İlk gösteriyi yaptığım akşam bir tesadüf oldu. İstanbul'da Old City Comedy Club adında bir yer vardır, yiğidin harman olduğu yer derler oraya. Orada çalışan bir arkadaş gösterimi izlemiş ve "kesinlikle orada olmalısın" dedi ama açık açık söylüyorum; bu çok önemli evet fakat benim önemsediğim yer burası. Burada demlenmeden orada pişemem, orada tutturamam. Öyle bir areneya çıktığınızda kıyaslanacağınız kişiler belli; tümü çok önemli isimler. O yüzden biraz daha ağır ağır çıkmak gerek merdivenleri...
CMYLMZ VE SNYKN
* Örnek aldığınız isimler var mı?

Benim örnek aldığım iki kişi var Türkiye'de. Biri Cem Yılmaz'dır. Kendisi birçok kapıyı açtı. Öte yandan Metin Şentürk de aynısını yaptı.
Bir insanın vücudundaki engelin, çok önemli bir avantaja ve keyife dönüşebileceğini gösterdi bizlere.
Benim kilom mesela... Bundan 25 sene önce benim için hergün ağlama meselesi iken şimdi her gece gösteri yapmama neden olan bir unsura dönüştü. Bunun utanılacak bir şey olmadığını, katarsam sanatın içinde güzelleşebileceğini gördüm. Örnek aldığım ikinci isim ise Sunay Akın'dır. Yani Cem Yılmaz kadar komik olabilmekle birlikte Sunay Akın gibi de hikayeler anlatabilmek.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.