Yapımcı olsam, reyting değil mesaj kaygım olurdu

Dönem dizisi ya da dönem filmi çekmek istediğini söyleyen İzmirli genç oyuncu Zilan Odabaşı, "Özellikle 80 dönemini ekrana taşımak, o dönemde yaşanan sıkıntıları ve acı olayları genç kuşaklara aktarmak isterdim" diyor

Alışveriş Gazetemizin eski modellerinden biri olan Zilan, hayallerini süsleyen oyunculuk serüveninde emin adımlarla ilerliyor. İzmirli güzel oyuncu, şimdilerde İzmir'de çekilen ve İzmirli birçok oyuncuyu içinde barındıran 'Derin Sular' dizisiyle evlerimize konuk oluyor. Zilan ile yeni projeleri ve oyunculuk deneyimi üzerine konuştuk...
* Diziden diziye koşuşturan genç yeteneklerimizden birisin... En son görüşmemizde Lale Devri'yle ekranlara gelmiştin, bir süredir de Derin Sular ile evlerimize konuk oluyorsun...
- Evet... Ayrıca Derin Sular'ın İzmir'de çekiliyor olması benim için büyük bir tesadüftü. Özellikle İstanbul'un kalabalıklığından karışıklığından her zaman kaçmış biri olarak, İstanbul'da hem çalışmak hem yaşamak insanı iki kat fazla yoruyor İzmir'de büyümüş biri olarak. Ama İzmir'de sabahlara kadar da sette çalışsam kendi evime gelip İzmir'in keyfini çıkartmak çok güzel.
* İzmir'de çekilen bir dizi Derin Sular... Eminim bu projede yer almanda en büyük etken İzmir'de çekiliyor olması oldu... Nasıl dahil oldun diziye bir anlatır mısın?
- O sırada gelen 2-3 teklif daha vardı ama Tümay Özokur direk Derin Sular'ı kabul etmem konusunda beni teşvik etti. En cazip tarafı da senin de dediğin gibi İzmir'de çekiliyor olmasıydı... Ayrıca daha önceden tanıdığım arkadaşlarımdan bazılarının da dizide olması etkili oldu...
Son zamanlarda İzmir'de diziler çokça çekilmeye başladı. Bu benim gibi İzmir'i seven ve kopmak istemeyen oyuncular için çok ideal bir durum teşkil ediyor.

YERİNDE ÖĞRENDİ
* Dizide Ceren adında bir avukatı canlandırıyorsun... Bu rolün için herhangi bir ön hazırlık yaptın mı?
- Bu rolün benim için şanslı bir tarafı oldu. Çünkü yengem İzmir'de çok başarılı ve aynen karakterdeki gibi bakımlı, güzel, başarılı ve tuttuğunu koparan, baskın karaktere sahip bir avukat... O yüzden hiç zorlanmadım desem yeridir. Yengen ile avukatlık üzerine uzun söyleşilerimiz oldu. Neredeyse kendimi avukat gibi hissettim. Bu da anında rolüme adapte olmamı sağladı. Desteğini hiç esirgemedi... Buradan Avukat Bedriye Kurtuluş Türk'e de teşekkür ediyorum...
* Oyunculuğun için neler söyleyeceksin... Zilan kendi oyunculuğunu değerlendirsin bakalım...
- Benim kendimi değerlendirmem ne kadar doğru olur bilemem ama oyunculuğumda ki gelişimi ve değişimi herkes gibi ben de fark ediyorum. Oyunculuk bir tecrübe işi. Her gün kendinize yeni bir şeyler katıp geliştirebiliyorsunuz. Her projede kat be kat üzerine koyarak devam ediyorsunuz.
* Dizide senin dışında İzmirli olan başka oyuncular da var... Aranız nasıl... Birbirinize destek oluyor musunuz yoksa tam tersi mi?
- 13 projeyi geride bırakmış biri olarak, Herkesin ilk projesi olması başta biraz tereddüt etmeme neden oldu açıkçası. Çekimler esnasında zorlanacağımı düşündüm. Genç bir ekip olduğu için aralarında anlaşmazlık da vardı geldiğimde. Bunlar her sette olan şeyler zaten. Ama ben dizi dışında da Şükrü Özyıldız ve Hilal Altınbilek'le dostluğumu sürdürüyorum. İki dost kazanmamı da sağladı Derin Sular.

HAYALLERİ BÜYÜK
* Oyunculuk dışında farklı alanlara geçme düşüncen var mı?
- Sanatın her alanıyla ilgili ve yetenekliyim küçüklüğümden beri... Ama oyunculuk öyle bir geldi ki gelişiyle kendini vazgeçilmez ve sanatın başka dalını düşünemez kıldı beni. Eskiden de söylediğim gibi pilatesi daha ciddiye aldım ve seviyorum, yine eskiden söylediğim gibi ileride meditasyon ve pilatesle ilgili bir yer açmayı çok istiyorum. Bakalım...
* Peki sen bir yapımcı olsan nasıl bir projeyi ekranlara taşırdın...
- Ben bir yapımcı olsam dönem dizisi ya da dönem filmi çekmek isterdim. Özellikle 80 döneminde yaşanan sıkıntılar ve acı olayları şimdiki genç kuşaklara aktarmak ve onlarında Türkiye'de zamanında neler yaşandığını bilmeleri açısından güzel ve anlamlı olurdu diye düşünüyorum. Yapımcı olsam reyting değil mesaj kaygım olurdu, buna eminim...
* Zilan'ın hayallerini öğrenelim biraz da... Oyunculukta gelmek istediğin nokta ne?
- Zilan'ın hayalleri çok yüksek hayaller değil. Ben her zaman yapabileceğim şeylerin hayallerini kurdum ve peşinden koştum. Şükür ki zaman içerisinde tek tek gerçekleşti. Uç hayaller ya da ulaşılması zor şeylerin hayalini kurmadım hiçbir vakit.
EMİN ADIMLARLA
* Hani bir oyuncu için tek proje vardır onu yukarılara taşıyan ve adını kazıtan.. Hatta tek bir proje ile yıldızı parlayan sayısız isim var piyasada. Sence bu olması gereken bir şey mi? Bir günde şöhreti yakalayanlar için neler söylemek istersin? Sence bu şans mı?
- Çabuk başlayan şeylerin çabuk biteceğine inanırım. Yavaş yavaş ve sağlam adımlarla ilerlemek her zaman tercihimdi. Çünkü bir anda pişmeden gideceğim bir proje bana sadece geçici başarı şöhret getirir. O yüzden bugüne kadar bir anda parlayıp sönmedim hiç. Umarım bundan sonra da böyle devam eder.
* Senin gibi birçok genç yetenek oyunculuk camiasında tutunmaya çalışıyor... Sence kalıcı olmak için nasıl bir strateji izlenmeli..
- İyi bir oyunculuk eğitimi başta olmak üzere, iyi bir sinema ve tiyatro izleyicisi olmak, çok okumak, çok izlemek, çok görmekten geçiyor. Oyunculuk yeteneğin yanı sıra bir gözlem işi. Hayat görüşlerini sınırlı tutmamak kapsamlı düşünebilmek hayatta bir görüş ve duruş sahibi olmakta önemli ayrıca.
* Boş zamanlarında neler yapıyorsun?
- Çekimler dışında Fransızca öğreniyorum. Çok fazla eski yabancı filmleri izliyorum. Çok okuyorum ve bir gün bile bunlardan birini yapamayınca sinirleniyorum...(gülüyor) Benim için vazgeçilmez alışkanlıklar bunlar. Dekorasyonla çok ilgiliyim yengeç burcu olduğum için yaşadığım yerin iç açıcılığı ve rahatlatıcılığı benim için çok önemli o yüzden odamı bu sene bembeyaz döşediğim gibi oturma odamı buddha heykelleri, yingyanglar ve fillerle doldurdum. Bunlarla ilgilenmek hoşuma gidiyor. Meditasyon ve pilatesi boş zaman değerlendirmek için görmüyorum stabil görevler edindiğim için onları saymıyorum.

50'lerin giyim tarzını seviyorum
* Dizide ağırbaşlı kıyafetler içinde görüyoruz seni, pek tarzın değil..
- Etek ceket takımları giymedim ama daha ciddi kesim elbiselerle gözüktüm. Elbisenin veya kıyafetin modeli bana başta çekici gelmese de giydiğim anda onu taşımakla alakalı olarak hoş gösterebileceğimi fark ettim. Bu konuda kostüm takı ve makyaj fikirlerinin tamamı bana aitti. Mesela klasik kesim bir elbise giymişsem bunu Marilyn Monroe baskılı bir ayakkabı ve çanta ile renklendirdim.
* Yeni sezon tasarımlarına göz atma imkanın oldu mu? Neleri sevdin ve kesin alacağım diyorsun...
- Yeni sezon tasarımlarına aylık dergilerin tümünü alarak bakabildim. Yüksek bel pantolonlar, pin up ve milittary tarzlar daha çok 1950'ler stili çok hoşuma gidiyor. Trençkotlar, şapkalar, dantelli eldivenler, zaten vazgeçilmezlerimdi. Vintage tarzlara yine devam diyorum.
Charlot'la aramızda güçlü bir bağ var
* Hayatının vazgeçilmezlerinden biri de sevimli köpeğin Charlot...
- İyi ki hayatıma girmiş diye her gün şükrettiğim, neşeli uyumamı ve uyanmamı sağlayan harika bir varlık. Tam 1 senedir beraberiz aramızda çok güçlü bir bağ var. O kadar akıllı bir köpek ki sadece konuşamadığını düşünüyorum. Yine de her şeyi anlatabiliyor. Oturup benimle film izlediği ve izlediği şeye tepki verdiği anlar bile oluyor. Beni şaşırtmaya bayılan bir köpek. Allah uzun ömür verirse çoluk çocuk istemem Charlot yanımda olsun... (gülüyor) Tüm hayatım kedi köpek vs hayvanlardan oluşsa dünyanın en mutlu insanı ben olurdum. Bu yüzden maddi imkanlarım olanak verdiği ilk anda ki Brigitte Bardot bu konuda çok örnek aldığım bir isim. Hayvanlara yatırım yapmak barınak vs açmak her şeyleri ile ilgilenmek istiyorum. Çünkü bu dünyaya hepimizin bir görev için geldiğini düşünüyorum. Ben de bunu görev edinmek istiyorum ve elimden geleni yapıyorum. Canlılara doğaya bir hizmeti olmalı insanın.